Bahçeli iktidarı suçladı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Şehitlerimizin vebali iktidardaki çıkar ortaklığının sırtındadır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Şehitlerimizin vebali
iktidardaki çıkar ortaklığının sırtındadır" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, gündemdeki son gelişmeler ve 1 Kasım
genel seçimleri hakkında yazılı açıklama yaptı. Bahçeli, Türkiye
yakın tarihinin en sancılı, en sıkıntılı, en çalkantılı döneminden
geçtiğini belirterek, "Siyasetin kördüğüm olmasının yanında
toplumsal huzur ve ekonomik güvenlik bunalım kapanındadır.
Ülkemizde istikrar ve güvenlik kalmadığı gibi, geleceğe dair umut
dolu bekleyişler de ağır hasarlıdır. Bölücü terör örgütü hain ve
hasmane yüzünü her fırsatta göstermektedir. Çözülme sürecinin
PKK'nın kanlı niyetlerini teşvik etmesi şöyle dursun, aziz
milletimizi canlı hedef haline getirmesi tartışmasız bir gerçektir.
Türkiye'nin bugünkü yüksek gerilim ve çatışma ortamından birinci
derecede sorumlu AKP zihniyetidir. Şehitlerimizin vebali
iktidardaki çıkar ortaklığının sırtındadır. Açılım ve çözüm
korosunun, sözde barış ve insan hakları blokunun şiddet ve
cinayetlerin azmettiricileri olduğu açıktır. AKP'nin PKK'yla
kurduğu müzakere masaları şehadet ve gözyaşı olarak aziz
milletimize fatura edilmiştir. Çözüm sürecinin müellif ve mimarları
Türkiye'yi tepeden tırnağa kundaklamışlar, dirlik ve asayişi
temelinden dinamitlemişlerdir. Süreç ihaneti konusunda kafa
karışıklığı yaşayan, gün aşırı farklı çelişkili mesaj ve yorumları
kamuoyuyla paylaşan AKP yönetimi, hala terörle mutabakatın zemin ve
fırsatını utanmadan aramaktadır" ifadesini kullandı.
"TÜRKİYE'NİN İSTİKRARSIZLIĞA MAHKUM OLMASININ ASIL FAİLİ
HİÇ KUŞKU YOK Kİ AKP'NİN KÖHNE VE KÖTÜRÜM
POLİTİKALARIDIR"
"Türkiye sağlıklı ve demokratik nitelikli bir iktidar
değişimine sahne olmadığı müddetçe akan kan durmayacak, şehit
haberlerinin arkası kesilmeyecektir" diyen Bahçeli,
açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Bir defa bu hakikati herkesin, her sağduyulu
vatandaşımızın kavraması milli ve ahlaki bir zorunluluktur. Bölücü
terörün yaygınlaşmasının yegâne müsebbibi, Türkiye'nin
istikrarsızlığa mahkum olmasının asıl faili hiç kuşku yok ki
AKP'nin köhne ve kötürüm politikalarıdır. Tecrübelerle sabittir ki,
ne Erdoğan'ın ne de emir eri Davutoğlu'nun ülke menfaatini
önceliklerine alarak başkent Ankara vizyonuyla hareket etmeleri
mümkün değildir. AKP'nin siyasi ihtiras ve ayak oyunları
Türkiye'nin ufkunu ve bahtını kapatmıştır. Kaçak sarayın ahlaken
rutubetli odalarında kurgulanan, tamamen kişisel ikbal ve gayeleri
gözeten siyaset planlamaları bir yanda devleti kilitlerken, diğer
yanda milletimizin zaman kaybetmesine yol açmıştır. Erdoğan,
saltanatını sürdürebilmek için başta Davutoğlu olmak üzere AKP
yönetimini ve devşirdikleri koltuk sevdalılarını kukla gibi
kullanmaktadır. 7 Haziran milletvekilliği genel seçimlerinin
sonucunu beğenmeyip telaşla koalisyon hükümeti kurulmasının önüne
taş koyan, engel çıkaran ve set çeken Erdoğan siyasetteki
tıkanıklığın gerçek suçlusudur. Davutoğlu laf olsun, dostlar
alışverişte görsün kurnazlığıyla muhalefet partilerini nafile tur
ve ziyaretlerle meşgul etmiş, akıbeti belli olan istikrarsızlığın
kılıfını peşinen hazırlamıştır. Erdoğan, 8 Haziran sabahından
itibaren seçimlerin yenilenmesini kafasına koymuş, bu maksatla da
Davutoğlu'nu uzaktan kumandayla yönetmiştir."
YSK'NIN SEÇİM TARİHİNİ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN AÇIKLAMASINDAN
SONRA 1 KASIM OLARAK DUYURMASI
"Türkiye terörün koyu ve göz gözü görmez sisine
kapılmışken, malum zihniyetin iktidar hesabı yapması, milli iradeyi
küçümseyip sandıktan çıkan kararı farklı yöntemlerle karartması
demokrasi tarihine kirli ve rezil bir kumpas olarak
geçmiştir" diyen Bahçeli şunları kaydetti:
"Nitekim Erdoğan, 21 Ağustos'ta seçim tarihini 1 Kasım
olarak açıklamış, 24 Ağustos'ta da aylarca üzerinde çalıştığı
hamleyi yaparak 7 Haziran milletvekilliği genel seçimlerinin
yenilenmesine karar vermiş, örtülü olarak TBMM'yi feshetmiştir. Bu
Türk siyaset tarihinde ilk kez yaşanan talihsiz ve esef verici bir
tablodur. Vicdanen sorunlu bu kararın hemen arkasından Yüksek Seçim
Kurulu malumu resmileştirerek 26. Dönem milletvekilliği genel
seçimlerinin 1 Kasım 2015 tarihinde yapılacağını
açıklamıştır."
"DEMOKRATİK TEAMÜLLER, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ RAFA
KALDIRILMIŞTIR"
Her şeyin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın isteğine göre
şekillendiğini iddia eden Bahçeli, "Demokratik teamüller,
hukukun üstünlüğü rafa kaldırılmıştır. Totaliter arayış ve hesaplar
açık ara öne geçmiştir. Yaşananların tamamı baştan ayağa demokrasi
ayıbı, egemenlik gaspıdır. Erdoğan ve Davutoğlu hükümet kurulmaması
için olağanüstü çaba harcamakla yetinmeyip, adım adım Türkiye'yi
seçim güzergahına itmişlerdir. Ekonomideki kriz ve alarm sesleri bu
iki sorumsuzun umurunda olmamıştır. Doğu ve Güneydoğu'nda seçim
güvenliğinin nasıl sağlanacağı bu iki mevki tutkununun, bu iki
Türkiye muhalifinin gündeminde yer almamıştır. Milliyetçi Hareket
Partisi her seferinde seçim ve sandık güvenliğine vurgu yapmış, bu
itibarla seçimlerin yenilenmesine mesafeli tavrını tutarlılıkla
muhafaza etmiştir. Şimdilerde farklı kesimlerin bizim bu görüşümüze
gecikmeyle intikali şaşırtıcı değilse de, ibretlik bir durum olarak
tarihin kayıtlarına geçmiştir" değerlendirmesini
yaptı.
"PKK İŞBİRLİĞİYLE KURULAN GEÇİCİ BAKANLAR KURULU'NUN ÜLKEYİ
1 KASIM'A NASIL GÖTÜRECEĞİNE DE HERKES ŞAHİT
OLACAKTIR"
Bahçeli, 'silahların gölgesinde, tehditlerin dibinde demokrasi
ödevinin nasıl ve ne şekilde ifa edileceğinin hala muamma, hala
muallakta bir soru' olduğuna dikkat çekerek, "Kanlı iç
savaş şartlarının günden güne ağlarını ördüğü bir ortamda bölgesel
ve küresel zalimliğin işbirlikçileri vasıtasıyla varlığımıza ve
birliğimize operasyon yaptığı bir süreçte demokrasinin ilke ve
kurallarını hakkıyla savunmanın ne kadar mümkün olduğu elbette
görülecektir. 28 Ağustos'ta Anayasa'nın 114'üncü maddesine uygun
olarak PKK işbirliğiyle kurulan geçici Bakanlar Kurulu'nun ülkeyi 1
Kasım'a nasıl götüreceğine de herkes şahit olacaktır. Ahlaksızlık
ve inkar üzerine bina edilen geçici Bakanlar Kurulu'nun Erdoğan'ın
maşası işlevi göreceği, siyasi dizayn ve tasarıma çanak tutmak için
kuryelik yapacağı maksadını aşan bir yorum değildir. Anayasa'nın
ruhunu ve lafzını kasten çiğneyerek milletvekilleriyle direkt temas
haline geçen, kapalı zarf usulüyle bakanlık öneren Davutoğlu, eline
tutuşturulan listeye mecburen katlanmış, yüzündeki asabi ve
hazımsızlık belirten çizgileri zoraki saklamaya
çalışmıştır"ifadelerini kullandı.
"KARAR VE MÜHÜR TÜRK MİLLETİNE AİTTİR"
Geçici Bakanlar Kurulu'nda görev alan hiç kimsenin bir saygınlık ve
prestij kazanamayacağını öne süren Bahçeli, açıklamasına şöyle
devam etti:
"Erdoğan ve Davutoğlu'nun Milliyetçi Hareket Partisi'ne
yönelttikleri suçlama ve iftara kampanyası aynısıyla ters tepecek,
projelendirdikleri alçak hesaplar sarayın başında patlayacaktır.
Bunun için 1 Kasım sabırla ve sağduyuyla beklenmelidir. Karar ve
mühür Türk milletine aittir. Milliyetçi-ülkücü camia tuzakların
farkındadır. Taraflı tarafsız herkes olan biten tüm çirkinlikleri
teessürle izlemektedir. Siyasetin doğasını zedeleyen, siyasi adap
ve edep derdi olmayan AKP yönetiminin, kaçak saraydan verilen
emirler doğrultusunda MHP'yi dört bir koldan dedikodu makasına alma
teşebbüsü tutmayacaktır. AKP-PKK hükümetinin iç yüzünü saklamak,
hedef saptırmak asla söz konusu olamayacaktır. Erdoğan Kandil'den
tembihlenen bölücüleri bakanlıklara özen ve heyecanla taşımış,
Davutoğlu da bu ihanet katarına gönüllüce eklemlenmiş ve tercihini
yapmıştır. Koalisyon hükümeti kurdurmayan Erdoğan, kurmaya
yanaşmayan Davutoğlu; süreç kalıntısının aktörlerini hiç
yüksünmeden, hiçbir vicdan azabı çekmeden devlete sokmuştur. Büyük
milletimizin engin feraseti, muazzam irade ve hissiyatı 1 Kasım'da
tüm tahmin ve beklentileri alt üst edecektir."
1 KASIM'DA YAPILACAK SEÇİMLER
MHP lideri Bahçeli, 1 Kasım'da yapılacak seçimde nelerin
seçileceğini ise şöyle sıraladı:
"1 Kasım'da terörle milli güvenlik arasında seçim
yapılacaktır.1 Kasım'da bölücülükle kardeşlik arasında tercih
yapılacaktır.1 Kasım'da huzur ve sükûnet ile kan ve ölüm arasında
oylama yapılacaktır. Ya AKP ve PKK başaracak, ya MHP'yle beraber
milli dirlik ve birlik zirveye çıkacaktır. Ya terör Türkiye'yi
yıkıp yok edecek ya da sandıktan yetki almış MHP terörün ve
hainlerin kökünü kazıyacaktır. 1 Kasım çözülme sürecine son darbe
olacaktır. 1 Kasım hırsız ve rüşvetçilerin mahkeme önüne çıkacağı
karar ve kader anı olacaktır. 1 Kasım fiilen sistem değiştirenlere,
özerklik ilan edip Türkiye Cumhuriyeti'ni çöküşe götüren mihraklara
kalıcı ders niteliği taşıyacaktır. Önümüzdeki seçimde Türk milleti
istiklali, itibarı, istikbali için topyekûn, tıpkı milli mücadele
yıllarında olduğu gibi ayağa kalkacaktır. Şehitlerimize kelle
diyen, analar ağlamasından ne mutlu şehit analarına noktasına
sarsıla sarsıla dönen gafillerden hesap sorulması için 1 Kasım son
duraktır. İnsanlığın suskun kalarak izlediği kıyılarımıza vuran
minicik bedenlerin katillerine dik durmak, emperyalizmin oyunlarını
yarmak için 1 Kasım tarihi fırsattır. Bugün Mardin Dargeçit'te
AKP'nin çözüm ortakları tarafından pusuya düşürülerek şehit edilen
4 polisimizin ve 20 Temmuz'dan itibaren şehadet şerbetinden içen
toplam 84 şehidimizin hakkını, hukukunu savunmak, dökülen kanlarını
yerde bırakmamak için Milliyetçi Hareket Partisi tüm varlığıyla
hazırdır."
"ARTIK TERÖR BİTECEKSE BUNUN ÇARESİ MİLLİYETÇİ KADROLAR,
DEVASI MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ'DİR"
Şehitlere Allah'tan rahmet dileyen ve ailelerine ve Türk milletine
sabır ve başsağlığı temenni eden Bahçeli şunları dedi:
"Artık kan duracaksa, şiddet sonlanacaksa, ihanet
tepelenecekse bunun yolu milli ve güçlü iktidardır. Artık terör
bitecekse, bunun çaresi milliyetçi kadrolar, devası Milliyetçi
Hareket Partisi'dir. Dış politikada dağılan yaptırım ve kalmayan
etkinliğimizin tamiri, kaçırılan işçilerimizin, basılan
konsolosluklarımızın, tehdit edilen milli haklarımızın müdafaası
için gecikmeye tahammül kalmamıştır. 1 Kasım'da AKP gitmez ve hak
ettiği dersi almazsa hem ekonomik, hem de sosyal felaket
kaçınılmazdır. Herkesin susturulup baskı altına alındığı, herkesin
birbirini ihbar edip güven ve toplumsal dayanışmanın sabote
edildiği ülke tablosunun yıkım olduğunu görmek ve kabullenmek
lazımdır. Türkiye'nin yeni baştan belini doğrultması için başını
öne eğen müsrif, müfteri ve münafık zümreden kurtulması şarttır.
Unutulmasın ki, Milliyetçi Hareket Partisi huzurun adresi,
güvenliğin bekçisi, milli birliğin kalesi, ekonomik arayışların tek
ümididir. Gelecek MHP'dir, MHP ise gelecek demektir. Türk milleti
MHP'dir, MHP de millet kadar kutlu, millet kadar ulvi değerlere
sırtını yaslamıştır."
(İHA)