"AP’nin raporu yok hükmündedir"
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "En son Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nun, AB Komisyonu 2016 Türkiye Raporu'na ilişkin kararı ibret ve esef verici olmasının ötesinde, hukuken yok hükmündedir"
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli,
"En son Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nun, AB Komisyonu
2016 Türkiye Raporu'na ilişkin kararı ibret ve esef verici
olmasının ötesinde, hukuken yok hükmündedir"
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli,
"İç ve Dış Gelişmelerle" ilgili açıklamalarda
bulundu. İç ve dış siyasi gelişmelerin sürekli dibe doğru seyir
izlemekte, risk ve tehlikelerin serpilip sivrilmekte olduğunu
söyleyen Bahçeli, "Türkiye her alanda gerilim yaşamaktadır.
Fitne kol gezmektedir. Aziz milletimiz oluşan ve yaygınlaşan
karanlık tabloyu kaygıyla izlemektedir. İstikrarsızlık
derinleşirken, huzursuzluk tırmanmaktadır. Bu kapsamda
Türkiye'mizin beka ve birlik mücadelesi ağırlaşmaktadır. Ülkemiz
hem içerden hem de dışardan gittikçe sertleşen, günden güne
şiddetlenen bir kuşatma altındadır. Vicdan sahibi her insanımız,
her vatandaşımız bu yalın ve yakın gerçeği görmektedir.
Karşımızdaki manzara iç açıcı olmadığı gibi umut verici de
değildir" ifadelerini kullandı.
"CHP, Türkiye'nin yıkım ve bölünmesini projelendiren
odaklara göz kırptıkça, dahası onlarla aynı hizada adımlar attıkça
bunalım döngüsü alanını genişletmiştir"
15 Temmuz hain FETÖ darbe kalkışmasının yıldönümü yaklaştıkça
toplumsal tansiyonun artış göstermekte, provokasyon ihtimallerinin
çoğalmakta, kaos ve kargaşa beklentilerinin güçlenmekte olduğuna
dikkat çeken Bahçeli, şöyle devam etti:
"Cumhuriyet Halk Partisi'nin 15 Haziran'da başlayan sözde
adalet yürüyüşü Türkiye üzerinde kirli hesap ve hedefleri olan
habis çevrelere koz vermekle kalmamış, önemli bir mevzi elde
etmelerini de temin ve takviye etmiştir. CHP yollarda adalet
ararken, Telafer'de Türkmenler soykırıma maruz kalmakta, Ermeniler
kanlı eylemlerine yenilerini katmaktadır. Nitekim geçtiğimiz
günlerde 200'e yakın soydaşımız katil örgüt IŞİD tarafından
katledilmiş, Azerbaycanlı soydaşlarımızın kanı dökülmüş, ne var ki
uluslararası toplumdan en ufak kınama veya itiraz duyulmamıştır.
CHP, FETÖ ve PKK'nın açılan zehirli kollarına doğru hevesle
yürürken Bulgaristan'da Türklere yönelik baskı ve zulüm
fazlalaşmış, ayrıca çetrefilleşen Katar krizi Türkiye'yi zora
sokmuştur. CHP, Türkiye'nin yıkım ve bölünmesini projelendiren
odaklara göz kırptıkça, dahası onlarla aynı hizada adımlar attıkça
bunalım döngüsü alanını genişletmiştir. Terörizmin maskeli yüzleri
adalet iddiasıyla anarşi ve asayişsizliğe doğru yürüdükçe Türkiye
Doğu Akdeniz ve Ege'de stratejik engellemelerle
karşılaşmıştır."
"AVRUPA'NIN TÜRKİYE'YE BAKIŞI HASTALIKLIDIR MÜZAKERELERİN
ASKIYA ALINMASIYLA İLGİLİ RAPORUN ONAYLANMASI TAM ANLAMIYLA
TEMELSİZ, MESNETSİZ, DÜŞMANCA BİR YAKLAŞIMDIR"
İsviçre'nin Crans-Montana kentinde müzakere kılıfı bahanesiyle,
Kıbrıs'ın tapusunu üzerlerine geçirmek için çalışan ve çırpınan
Rumlara gün doğdunu ifade eden Bahçeli, "Güney sınırlarımız
boyunca PKK-PYD'nin terör devleti kurmak için küresel güçlerden
aldıkları destek ve yardım Afrin merkezli yeni bir açmazın, milli
güvenliğimize yönelmiş yeni bir tahrikin somut ilanı olmuştur.
Suriyeli mültecilerin neden olduğu kavga ve kutuplaşmalar ise çok
tehlikeli bir sınıra dayanmıştır. CHP, kaybettiği adalet ve ahlakı
yolda aradıkça toplumsal kaynama, sosyal gerginlikler
kamçılanmıştır. CHP yürüdükçe zalimler el ovuşturmuş, hainler zemin
kazanmış, hazımsızlar, husumet besleyenler, nefret salgınına
tutulan yerli ve yabancı mihraklar Türkiye'nin belini kırmanın
arayış ve çabasına koyulmuşlardır. En son Avrupa Parlamentosu Genel
Kurulu'nun, AB Komisyonu 2016 Türkiye Raporu'na ilişkin kararı
ibret ve esef verici olmasının ötesinde, hukuken yok hükmündedir.
Avrupa Parlamentosu 6 Temmuz 2017 tarihinde yanlı, samimiyetten
uzak, dürüst ve dostane olmaktan tamamen mahrum siyasi bir karara
imza atarak Türk ve Türkiye karşıtlığını bir kez daha
tescillemiştir. 25 Nisan 2017'de, Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi Genel Kurulu'nda, ‘Türkiye'nin siyasi denetim sürecine
dâhil edilmesine' dair karardan sonra yeni bir sübjektif ve sorunlu
siyasi şuursuzluk karşımızdadır. Avrupa'nın Türkiye'ye bakışı
hastalıklıdır. Müzakerelerin askıya alınmasıyla ilgili raporun
onaylanması tam anlamıyla temelsiz, mesnetsiz, düşmanca bir
yaklaşımdır" değerlendirmelerinde bulundu.
"16 NİSAN HALK OYLAMASINDA 18 MADDELİK ANAYASA
DEĞİŞİKLİĞİNE ONAY VEREN TERTEMİZ SEÇİMİYLE, ŞAŞMAZ DEMOKRATİK
TERCİHİYLE TÜRK MİLLETİDİR"
Anayasa değişikliğine ilişkin halk oylamasına değinen Bahçeli,
"16 Nisan Halk oylamasını bir türlü kabullenemeyen, bir
türlü içine sindiremeyen Avrupa köhne ve kötürüm bir tutuma
savrulmuştur. Esasen Avrupa Parlamentosu'nun güdük, çürük ve çorak
kararı Türk milletinin irade ve egemenlik haklarına
tahammülsüzlüğün eser ve sonucudur. Bu itibarla bizim nezdimizde
hiçbir itibar ve inandırıcılığı yoktur. 16 Nisan Halk oylamasında
18 maddelik anayasa değişikliğine onay veren tertemiz seçimiyle,
şaşmaz demokratik tercihiyle Türk milletidir. Avrupa
Parlamentosu'nun kuvvetler ayrılığı ilkesi ve Kopenhag kriterlerini
hatırlatarak müzakerelerin askıya alınmasıyla ilgili aldığı tavsiye
kararı elbette hezeyan ve demokrasiyle ters düşen sapma halidir.
Avrupa zihniyeti kendi kendisini yalanlamakta, sözde savunduğu
değerlerle çelişmektedir. Kaldı ki, Hollanda'nın 15 Temmuz'la
ilgili karartma politikası, Türkiye'yi temsilen bu ülkedeki
Türklerle buluşacak hükümet üyelerine engel çıkarması bir nevi
zorbalık, açıkça demokrasi ve özgürlük inkarıdır"
açıklamasında bulundu.
"15 TEMMUZ MELUN İŞGAL PLAN VE SENARYOSUNU TAMAMLAMAK
İSTEYENLER; FETÖ, PKK VE YERLİ TAŞERONLARI ÜZERİNDEN YENİ DENEMELER
PEŞİNE DÜŞENLER YA EZİLECEKLER YA DA GÖMÜLECEKLERDİR"
"Türkiye'nin Avrupa'dan öğreneceği bir şey olmadığı
açıktır" diyen Bahçeli şunları kaydetti:
"Sistematik bir şekilde, belirli aralıklarla ülkemize
Avrupa tarafından aba altından sopa gösterilmesi, küçümseme ve
aşağılama teşebbüsünde bulunulması hiçbir değer ve insani mirasa
sığmayacaktır. Türk milleti böylesi bir çirkin muamelenin muhatabı
olmadığı gibi buna izin de vermeyecektir. AB'ye katılım
müzakerelerinin durdurulması bağlamında ülkemizin tehdit edilmesi,
şantaj altında tutulması asla iyi niyetli sayılamayacaktır. İp
inceldiği yerden kopacaksa kopmalıdır. Türkiye hiç kimseye, hele
AB'ye mahkum, mecbur ve muhtaç değildir. Hiçbir uluslararası yapı,
oluşum, teşekkül, birlik veya kuruluş milletimize istikamet
çizemeyecek, ayar veremeyecek, hizaya getirmeye cüret
edemeyecektir. Türk milleti güçlüdür, egemendir, varlığına ve
beraberlik hukukuna muhakkak surette sahip çıkacaktır. Milliyetçi
Hareket Partisi AB'nin naz ve kaprislerine, haksız itham ve
iftiralarına karşı devlet ve milletiyle yan yana, iç içedir.
Bilinmelidir ki, 15 Temmuz melun işgal plan ve senaryosunu
tamamlamak isteyenler; FETÖ, PKK ve yerli taşeronları üzerinden
yeni denemeler peşine düşenler ya ezilecekler ya da
gömüleceklerdir. Bunun başka yol ve çaresi kalmamıştır. Çünkü konu
vatandır, konu millettir, konu bayraktır, konu devletin istikbal ve
istiklalidir. Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye'nin hak ve
haysiyetinin, Türk milletinin tarihsel miras ve emanetlerinin can
pahasına, fedakarca müdafaasından yanadır. Bu uğurda bir bedel
varsa seve seve ödenecek, çile ve badirelere gönül huzuruyla
katlanılacaktır."