Akıncı Üssü'nde yakıt tanklarını sığınağa saklamışlar
Fetullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişimi öncesi Akıncı 4. Ana Jet Üssü'nde yaşananlara şahitlik eden ve Konya'daki soruşturma kapsamında ifadesi alınan subay, üsteki yakıt tanklarını sığınağa saklayarak darbecilerden gizlediklerini anlattı.
KONYA (AA) - Metin Bolat - Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında şüpheli olarak ifadesine başvurulan "Burak" kod adlı subay, İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesindeki ifadesinde, ders çalışmak için gittiği örgütün evlerinde Fetullah Gülen'in kitaplarının okutulduğunu, videolarının izletildiğini söyledi.
"Senin ismin Hazreti Muhammed'in üzerinde miraca çıktığı
bineğin adı olan 'Burak' olsun" denildiğini, o günden
sonra "Burak" kod adını kullanmaya başladığını
aktaran subay, çeşitli film ve dizilerden kesitler izletildiğini
dile getirdi.
Motive edici cümlelerle askeriyeye yönlendirildiğini ifade eden
şüpheli, asker olma teklifine, küçüklüğünden bu yana subay olmayı
hayal ettiği için sıcak baktığını, cüzdanında yıllarca teğmen
rütbesi taşıdığını belirtti.
27 F-16 uçağına mühimmat yükletmişler
Oruç tuttuğu için tedbirsiz davrandığı gerekçesiyle örgüt abisinin
kendisine kızdığını anlatan "Burak" kod adlı
subay, örgütten ayrıldığı için okuldan atılan bir öğrencinin
hikayesinden bahsedildiğini, bu şekilde davrananların
"şefkat tokadı" yiyeceğinin söylendiğini
kaydetti.
İfadesinde, FETÖ'nün darbe girişimi öncesinde Akıncı 4. Ana Jet
Üssü'nde yapılan hazırlıklara ve o gün yaşananlara yer veren
şüpheli, "15 Temmuz'da üs komutanı tarafından gündüz bayrak
töreninin erken yapılacağı, mesainin erken bitirileceği talimatı
verildi. O gün terörle mücadele harekatı yapılacağı söylendi. Önce
14, ardından 13 F-16 uçağına mühimmat yüklemesi emri verildi.
Türkiye çapında geniş çaplı terör operasyonu olacağı bildirildiği
için mühimmat yüklenmesi o aşamada normal geldi." diye
konuştu.
"Boş tankere yönlendirdim"
Şüpheli, mesaiye devam ederken televizyonda okunan darbe bildirisi
sonrası kalkışmayı öğrendiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Çalışmış olduğum kısımda yoğun hareketlilik başladı. İlk
etapta mühimmat yüklü 4 uçak kalktı. Bölük komutanıyla,
mahiyetimizdeki personelden, uçakların kalkmasını yavaşlatmalarını
ve engellemesini istedik. Ekibimle o gece darbeyle alakalı yardımda
bulunmadık, aksine darbe yapmaya kalkışanlara engel olmak için
elimizden geleni yaptık. Darbecilere uçaklarda yakıt bulunduğu
halde yakıt olmadığını söyledik. Personelin olmadığını, paraşüt ve
oksijenin bulunmadığını belirterek yakıt tanklarını da sığınağa
sakladık. Personele bir bölgeye geçip ışıkları kapatmalarını,
gizlenmelerini söyledim. Telefonla bana ulaşarak yakıtlı uçak
numaralarını istediler. Yakıtı olmayan 6 uçağın numarasını verdim.
Yarım saat sonra isimlerini bilmediğim 6 teğmen ve bir yarbay
silahlarıyla geldi. Ellerindeki silahları doğrultup, tehditvari
konuşarak uçaklarda yakıt olmadığını söylediler. Elektrik olmadığı
için bilgisayarda çetele tutamadığımızdan, hangi uçaklarda yakıt
olduğunu bilmediğimizi bildirdik. Yakıtın ancak ulaştırma ekibi
tarafından karşılanabileceğini söyleyerek boş tankere yönlendirdim.
Bunun üzerine yanımızda bulunan tanker şoförünün başına silah
dayayarak yanımızdan götürdüler."
Pist vurulunca darbeci askerler rütbelerini söküp kaçmış
Hava lojistik komutanlığını arayan bir albayın üstte neler
yaşandığı hakkında bilgi almak istediğini aktaran şüpheli,
uçakların kalkmaması için pistin bombalatılmasını istediklerini
dile getirdi.
Sabah saatlerinde darbeye destek veren bir pilotun uçmak için piste
gittiği sırada kendisini arayan albayın, pistin vurulacağını ve
gerekli emniyeti almalarını istediğine işaret eden şüpheli subay,
şu bilgileri verdi:
"Emniyetimizi aldıktan sonra pist darbe karşıtı uçaklar
tarafından vuruldu. Bunun üzerine darbe girişimine kalkışan
pilotlar ve diğer personel üssü terk etmek için rütbe ve
isimliklerini sökerek kaçmaya çalıştılar. Emir üzerine, uçaklarda
hasar olup olmadığı ve mühimmat sarfiyatının tespiti ile uçakların
emniyetlerini almak üzere üstte kaldık. Tespitleri yapıp, gerekli
bilgiyi albaya verdik. Üstümüzü değiştirip çıkmaya hazırlanırken
çıkmamız söylendi. Yarım saat sonra bulunduğumuz bina çevresinin
vurulacağı belirtilerek orayı terk etmemiz istendi. Bunun üzerine
yüksek güvenli savaş harekat merkezi olan taş binaya gittik. Bu
sürede Hava Kuvvetlerinden ve çeşitli birimlerden bizleri arayarak
bilgi adılar. 16 Temmuz akşamına kadar orada kaldık. Ortalık
sakinleşince üsse atanan komutana çıkmak istediğimizi söyledik.
Halen darbecilerin içeride olduğunu, can güvenliğimizin olmadığını
söyledi. Darbecilerle aynı duruma düşmemek için buradan çıktık,
evimize gittik."