Akdoğan: "Paralel yapı tam bir baş belası"
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Çözüm sürecine ilişkin, "Çözüm sürecinin sahibi AK Parti'dir. Recep Tayyip Erdoğan başlatmıştır bu süreci. Tayyip Erdoğan bu sürecin mimarı ve onu dikkate almadan, onun söylediklerine odaklanmadan, ona ileri geri konuşarak bu süreç devam etmez" dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Çözüm sürecine ilişkin,
"Çözüm sürecinin sahibi AK Parti'dir. Recep Tayyip Erdoğan
başlatmıştır bu süreci. Tayyip Erdoğan bu sürecin mimarı ve onu
dikkate almadan, onun söylediklerine odaklanmadan, ona ileri geri
konuşarak bu süreç devam etmez" dedi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AK Parti İl Danışma
Toplantısına katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Akdoğan,
çözüm süreci ve paralel yapıyla ilgili önemli açıklamalarda
bulundu.
Akdoğan, çözüm sürecin de farklı sebeplerle sürece zarar vermek
isteyenler olduğunu belirterek, "Türkiye daha güçlensin
diye, birlik ve bütünlüğü pekişsin diye, kardeşlik hukuku gelişsin
diye çözüm süreci dedik. Çözüm sürecinin sahibi AK Parti'dir.
Tayyip Erdoğan başlatmıştır bu süreci. Tayyip Erdoğan bu sürecin
mimarı ve onu dikkate almadan, onun söylediklerine odaklanmadan,
ona ileri geri konuşarak bu süreç devam etmez. Sessiz devrimleri
gerçekleştiren kişidir Tayyip Erdoğan. Bu bir devlet projesidir. AK
Parti'nin sadece politikası değildir. Bu süreci el birliği ile
devam ettirmek durumundayız. Şöyle bir şeyi kabul etmeyiz, bir
yanda silahlar olsun bir yanda siyaset olsun. Bu bir kandırmacadır.
Demokrasinin olduğu yerde silaha yer yoktur. Siyasetin kabul
edildiği yerde silaha yer yoktur. Bu yüzden PKK'nın, terör
örgütünün bir an önce silah bırakması, silahları gömmesi çok büyük
önem taşıyor. Farklı bir nedenle sürece zarar vermek isteyenler
var. Bunları da biliyoruz" diye konuştu.
Akdoğan, diğer bir baş belasının paralel yapı olduğunu belirterek
şunları söyledi: "Hastalıklı bir yapı, işte bu vesayetçi
yapı başka bir formda yeniden hortladı. Küresel siyaset
mühendisliğinin taşeronluğuna soyundular. 'Biz idare ederiz'
dediler. Onlar başarılı olsaydı Türkiye'ye esaret rejimi gelirdi.
Herkesi dosyaladılar, şantaj yaptılar. Ne demokrasi olurdu ne de
hukuk. Devletin gücünü kullanarak, devlete operasyon çeken,
vatandaşa, tek tek bireylere operasyon çeken hastalıklı bir
anlayış, herkes bunun mağduru oldu. Terör örgütlerinden bir farkı
yok. Bu insanların hayatını mahvediyor. Derin devlet yapılanmaları
da, paralel devlet yapılanmaları da, KCK türü yapılanmalar da
hiçbirine müsamaha göstermeyiz."
(İHA)