AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten MKYK sonrası flaş açıklamalar
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararına ilişkin yaptığı açıklamalarda "İleri demokrasilerde seçimler tekrarlanır, demokrasi olmayan ülkelerde seçimler tekrarlanmaz" dedi.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MKYK toplantısının
ardından basına açıklamalarda bulundu. İç ve dış siyasetteki sıcak
konulara değinen Ömer Çelik, 'Her seçim bir tecrübedir' dedi.
Çelik, seçim sonuçlarına itiraz etmenin demokratik ülkelere has bir
müessese olduğuna dikkat çekerek, "İstanbul seçimlerinde 1 oy bile
farklı kazanan adayın başımızın üstünde yeri vardır" diye
konuştu.
Çelik'in açıklamalarından öne çıkan
başlıklar şöyle:
"KAPADOKYA'DA YETKİ KARMAŞASINA SON VERİLECEK"
Bu yakın zamanda da sosyal medyada da gündem olmuştu. Kapadokya'yı
tehdit eden yapılaşma görüldüğü zaman vatandaşlardan tepki
gelmişti. Bu tarihi mirasın korunması açısından bir alan başkanlığı
kurulmasına yönelik olarak partimiz tarafından teklif verildi.
Böylece hem yetki karmaşasına son verilecek tarihi miras güçlü bir
şekilde korunacak.
"DEMOKRASİNİN OLMADIĞI ÜLKELERDE SEÇİM
TEKRARLANMAZ"
ABD'den, AB'den bazı ülkelerinin değerlendirmelerini ortaya
koymalarına diyeceğimiz bir şey yok. Türkiye'de seçim sonuçlarına
müdahale gibi açıklamalardan kaçınmak, kullanılan dile özen
gösterilmesi gerekir. Sanki seçimin tekrarlanması demek
demokrasinin yokluğu anlamına geliyormuş gibi açıklamalar
yapılıyor. Tam tersine seçime itiraz müessesi sadece demokratik
ülkelerde var. İleri demokrasilerde buna olanak sağlayan
mekanizmaların varlığı biliniyor. Bu konuda özellikle siyasi
tarafgirlik içerisinde olmadan değerlendirilme yapılması her zaman
saygıyla karşılanır.
"YSK NİHAİ HAKEMLİK GÖREVİNİ YİNE VATANDAŞA
VERMİŞTİR"
YSK kararı yapılan tespitleri haklı bulmuş, mazbatayı birinden alıp
diğerine vermek şeklinde bir rol oynamamıştır. Sadece hakemlik
görevini millete vererek ve netice itibarıyla seçimlerin
yenilenmesine karar vermiştir. Sonuçta karar verecek olan yine
vatandaşımızın kendisidir. 28 binlik gibi fark belli sayım
sonrasında 13 bine kadar düşmüştür. Sandıkların tamamı sayılsaydı
muhakkak farklı bir sonuç ortaya çıkacaktı. Sandık üyeleri ve
üyelerinin memur olması gerekirken olmadığı tespit edilmiş. 22
sandıkta neredeyse hiç oy çıkmamış. Artık önümüzde seçim var.
Herkes gidecek, kedi tezlerini vatandaşlarımıza, İstanbullulara arz
edecektir.
"ABD'NİN DARBECİLERE ÇAĞRI YAPMASINI DÜNYA NOT
EDİYOR"
Sonuç olarak 1 oy fazla kim kazansa bile başımızın üstünde yeri
vardır. Bu konuyu tam anlamadan eleştiren dış çevrelerin aslında
demokrasiye ne kadar uzak tutumlarını anlayabiliriz. Bunlara
dayanmak isteyenlerin dayanakların ne kadar zayıf olduğunu
görmeleri gerekir. Aynı çevreler Mısır'da darbecilerin yanında yer
aldılar. Beraber çalışmak için heyecanlanıyoruz gibisinden açıklama
yapmışlardı. Aynı çevreler Sisi demokrasiyi restore ediyor gibi çok
enteresan açıklamalar yapmıştı. ABD'li yetkili 'not ettik' diyor.
Bu seçim meselesiyle bu kadar ilgili iken, demokrasi konusunda bu
hassasiyeti gösterirken Venezuela'da askeri darbe çağrısı
yapmaları, seçilmiş kişileri askeri darbeyle uzaklaştırma
çabalarını bütün dünya not ediyor.
"BU HATIRLATMAYI YAPANLAR PYD-YPG'YE YARDIM
YAPIYORLAR"
İç siyasette bunlara dayananların dayanaklarının ne kadar zayıf
olduklarını görmeleri lazım. Türkiye'nin AGİT gibi NATO gibi
üyeliğine vurgu yapılarak ortak dayanışma, demokrasi
anlaşmalarından bahsediliyor. Bilmeleri gerekir ki biz bu
kurumlarla ilgili olarak ilkesel olarak bütün mükellefiyetlerimizi
yerine getiriyoruz. Ama bu hatırlatmayı yapanlar PYD/YPG'ye yardım
yapıyor. Bir tutarlılık çağrısı yapıyoruz. Demokrasi, hukuk
konusunda tutarlık çağrımızı ifade ediyoruz. Türkiye'yi batıya
şikayet eden Türkiye içindeki siyasetçilerin bu durumları iyi
değerlendirmesi lazım.
"MAZBATANIN BİRİSİNDEN ALINIP DİĞERİNE VERİLMİŞ
DEĞİLDİR"
Bizim arzu ettiğimiz demokratlığın, demokrasinin kredibilitenin
korunmasıdır. Türkiye de nihayetinde dış gözlemcilerin de burada
bulunduğu şekilde Türkiye'nin güçlü mekanizmaları sayesinde bir
seçim yenilenecektir. Ortada muhalefetin adayından mazbata alınmış
da bizim adayımıza verilmiş gibi davranıyor. Böyle bir şey
sözkonusu değil. Venedik Komisyonu'nun çeşitli raporlarında da
seçimlerin nasıl yenileneceği, hangi şartların sözkonusu olması
halinde bilgiler vardır. Biz başvurumuzun bu şartlara uyduğunu
gördük, YSK da karar verdi. İslam, Türk, yabancı düşmanlığının en
üst düzeye ulaştığı bir ülkenin Başbakanın kendisine bakması
lazım.
"MÜTTEFFİKLERİMİZDEN GEREKEN SAYGIYI
BEKLİYORUZ"
Onların ne derece hassas olduklarını 15 Temmuz'daki
suskunluklarından iyi biliyoruz. Bedeli ödenmiş gururlu demokrasiyi
ülkemizin en büyük kazanımı, zenginliği olarak görüyoruz. Buna
herhangi bir şekilde zarar verilmesi karşısında çok büyük bir
hassasiyet duyuyoruz. Bu gururlu ve onurlu demokrasiye sahip
çıkmaya devam edeceğiz. Müttefiklerimizden ve dışımızdaki dünyadan
da aynı saygıyı bekliyoruz. Seçimlerde kapılarımızı açıyoruz,
seçimleri izliyoruz. Her seferinde gösterdiğimiz kolaylıklardan
dolayı teşekkür ederek ayrılıyorlar.
"CHP MİLLETVEKİLİNİN DARBE ÇAĞRISINA SESSİZ
KALMIŞLARDIR"
Bu geleneğin kullandığı kavramlara ve kodlara hakimiz. Bir CHP
milletvekili darbe çağrısı yaptı. Ne CHP sözcüleri ne de genel
başkanları tarafından kınanmış, uyarılmış değildir. Bir milletin
iradesiyle seçilmiş yönetime karşı darbe çağrısı yapmak ahlaki ve
siyasi olarak işlenebilecek en büyük suçtur. O kişinin alnında ömür
boyu taşıyacağı bir leke olarak durur. CHP Genel Başkanı YSK
hakimleri isimlendirerek hedef göstererek bir konuşma yaptı. Hatta
soyadlarıyla dalga geçmeye kadar işi götürdü.
"23 HAZİRAN'DA KAZANANI HEP BERABER
SELAMLAYACAĞIZ"
YSK özellikle yapılan itirazları değerlendiriyor. Tüm ilçelerde
seçimlerin iptal edilmesiyle ilgili bir itiraz olmadı. Büyükşehir
oylarını etkileyecek şekilde bu usülsüzlükler tespit edildiğinde
ilçe seçimlerindeki seçim sonuçlarını etkilemeyecek düzeyde olduğu
için de bu kararlar ortaya çıkıyor. YSK'nın gerekçeli kararını
göreceğiz. Bütün bu yasayı çıkarırken de CHP'nin katkı verdiği 2018
yılında bu yasa çıktı. Bununla ilgili eksiklik tespit ettiğimiz
zaman hemen önümüze 'bu itirazları niye yapıyorsunuz' deniyor. O
zaman yasa çıkarmaya ne gerek var? İtiraz etmemiz bile adeta
antidemokratik bulunuyor. 23 Haziran'da berrak bir seçim sonucu
ortaya çıkacak. Hep beraber kazananı selamlayacağız.
"BU TÜRDEN YAPTIRIMLAR HALKLARI
CEZALANDIRMAKTIR"
ABD'nin İran yaptırımlarıyla ilgili gündemimizde er aldı. İran'da
imzalanan nükleer anlaşmadan ABD çekilmişti. Biz bu çekilmenin
yanlış olduğunu, bu mekanizmanın korunması gerektiğini ifad
etmiştik. Şimdi hem anlaşma kaldırıldı hem de ikinci bir adım
atıldı. Bu hiçbir şekilde bölge barışına hizmet etmeyecektir. Bu
tip yaptırımların halkları cezalandırmak olduğunu her seferinde
ifade ediyoruz. İyi işleyen bir anlaşma, İran'ı masaya oturtmuş bir
anlaşma maalesef tekrar karışık bir ortamı ortaya çıkardı. Kuzey
Kore ile yoğun diplomatik çözüm yollarının arandığı dönemde İran'la
ilgili ortaya çıkan karar hiçbir şekilde bölge barışına hizmet
etmeyecektir. Bu yaptırımlara karşı olduğumuzu açık bir şekilde
ifade ediyoruz.
"TÜRKİYE GÜVENLİĞİNİ KORUMAK İÇİN S-400 SÜRECİNE
GİRDİ"
S-400'le ilgili pozisyonumuzu aynı şekilde koruyoruz, herhangi bir
tutum değişikliği yok. Biz güvenlik kaygılarımızın neticelerini
karşılayacak şekilde bu sürece girmiş olduk. Zamanında Obama
yönetiminin uygun koşulda Patriot teklif edilmediğini Başkan Trump
da kabul ediyor. Türkiye güvenlik ihtiyacını karşılamak için
S-400'lerle hava savunma sistemini güçlendirme yoluna girdi.
S-400'ler milli komuta sistemi olarak çalıştırılacak. NATO'nun
başkanlığında bir heyet kuralım diyoruz, teknik uzmanlar raporunu
versin diyoruz.
"ABD, İSRAİL-FİLİSTİN KONUSUNDA ARABULUCU
OLAMAZ"
Türkiye hem kendi hassasiyetleri açısından bu süreci yakından takip
ediyor. Aynı zamanda ABD'nin Kudüs kararını, Golan'la ilgili
kararını göz önüne aldığımız zaman, ABD'nin İsrail-Filistin
arasında güvenilir bir arabulucu olarak görülmüyor. İsrail'in her
günkü saldırganlığı maalesef umutlu olmamız için herhangi bir ipucu
vermiyor bize. Kudüs konusunda hassasiyetimiz devam etmektedir. Şu
ana kadar devam etmiş olan İsrail saldırganlığı karşısında herkesi
bir kez daha duyarlı olmaya davet ediyoruz. ABD'nin bu İsrail
saldırganlığını desteklemekten vazgeçmesi gerekmektedir.
"RUM YÖNETİMİ VE YUNANİSTAN'IN SONUÇ ALMASI MÜMKÜN
DEĞİL"
Türkiye'nin KKTC'nın Türkiye petrollerine devrettiği yaptığı
çalışmalara karşı hem Rum tarafının hem Yunanistan'a karşı
saldırgan beyanlarını görüyoruz. Bunun tavrımıza etki etmeyeceğini
en iyi onlar bilir. Oradaki gemilerimiz Deniz Kuvvetlerimiz
tarafından korunuyor. Burada Türkiye'nin tezlerine karşı oldu
bittiyle Rum tarafının ya da Yunanistan tarafının herhangi bir
sonuç alması mümkün değildir. Burada tüm kazanımlar hem Rum
yönetimi hem de Türk toplumu tarafından eşit olarak paylaşılsın.
Onları çözümsüzlüğe iten şey AB ülkelerinin Kıbrıs'ın arkasındayız
gibilerinden çözümü zorlaştıran tavırlarıdır.
"TÜRKİYE, KKTC'NİN HAKLARINI KORUMADA TAM KARARLILIK
İÇİNDEDİR"
Türkiye geçmişte olduğu gibi KKTC'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin
haklarının korunması konusunda hiçbir tereddüt göstermez. Kıbrıs'ta
iki toplum için bir mekanizma kurulmasını defalarca ifade ettik.
Şimdi 'egemen bir ülke olarak hakkımızdır' diyerek arkalarına
AB'nin açıklamalarını alarak bunu desteklemeye çalışıyorlar.
Onların bahsettiği bazı ruhsat sahaları bizim alanımız
içerisindedir. KKTC'nin haklarının korunmasında Türkiye tam bir
kararlılık içindedir.
"YENİ SEÇİMLERDE YENİ MESAJLAR VERECEĞİZ"
Geçen sefer çalışma yürüttük. Temel noktalarda değişikliğimiz yok.
Her seçim yeni bir seçimdir siyasetçi açısından. Daha yüksek bir
performans ortaya koymak niyetimiz var. Bu seçim sürecinde yeni
mesajlar vereceğiz. Şimdi müsaade ederseniz paylaşmayın. Şimdi
birtakım yöntemlerimizin hemen kopyalandığını onlara akıl
danışanlar tarafından ifade ediliyor.
"BU ARKADAŞLARIMIZIN 15 TEMMUZ'DA SESİNİ
DUYMADIK"
Sayın Cumhurbaşkanımız Afrin sınırına bir ziyarette bulunduğunda,
kahraman Memetçiğimizle biraraya geldiğinde kendisine eşlik eden
sanatçıların fişleme faaliyetini gördük. Aynı şekilde çeşitli
seferlerde sayın Cumhurbaşkanımıza eşlik edenlerden sanatçı
olmaktan ziyade başka etiketlerle yaftalandığını gördük.
Dolayısıyla bu bizim geleneğimiz değil. Sanatçıların teşkilat
mensubu gibi tutum içerisine girmelerinde tercih kendileridir. Biz
hep şunu biliriz, sanatçı dediğinizde bir sanatsal yaratıcılık ve
bireysellik gelir. Herhangi bir siyasetçi tek bir çağrı yaptığında
bunların kenetlenmesi tabii ki vatandaşımızın dikkatini çekmiştir.
Bu arkadaşlarımızın 15 Temmuz'da, genç kızlar üniversiteye
alınmazken, parti kapatmalarında seslerini duymadık. Tabii ki
demokratik haklarını kullanacaklardır. Ancak bunu nezih bir üslupla
yapmaları gerekir. İyi üslup iyi üslubu çağırır. Kimse kimseye linç
kampanyası yapmasın. Linç kampanyası geleneği bizim geleneğimiz
değildir, bizim organizasyonlarımıza karşı arzu edilmiş bir
gelenektir.
"HER SEÇİM BİR TECRÜBEDİR TEDBİRLERİMİZİ
ALACAĞIZ"
YSK birtakım denge denetleme sistemlerini devreye sokacaktır.
Netice itibarıyla vatandaşımız, siyasi partiler görevini yapıyor.
Ancak seçim kurulları burada memur üye olması gerekirken buna
dikkat etmemişler. Dolayısıyla bununla ilgili denetleme
mekanizmasının olmadığı şeklinde güçlü eleştiriler vardı. Kuşkusuz
her seçim bir tecrübedir. Bundan sonra bu tartışmaların yeniden
gündeme gelmemesi için hem YSK hem de siyasi partiler olarak
gereken önlemi alacağız.
"BU KÜRT SEÇMENLERİNE BÜYÜK BİR
SAYGISIZLIKTIR"
Kürt seçmen diyerek Kürt vatandaşlarımızın oyunu toplu bir biçimde
kim kedi cebinde hazır görüyorsa bu çok büyük saygısızlıktır. Her
bir vatandaşımız kendi kanaatine, siyasi hassasiyetine göre oyunu
verir. Herkes herkesten etkilenir tabii ki. Bir siyasi parti bazı
siyasetçiler, terör odakları Kürt kökenli vatandaşlarımızın oyları
kendilerinin egemenlik içindeymiş gibi bir üslup kullanıyorlar.
Bunu HDP'nin eş başkanları da kullanıyor. Dolayısıyla bu Kürt
vatandaşlarımıza büyük saygısızlıktır.
"BU ADAYLARA NİYE YIĞINAK YAPTIKLARINI SORMAK
LAZIMDIR"
Terör örgütünün üst düzey yöneticilerin ortak çağrıda
buluştuklarını görüyoruz. Askerimizi, milletimizi, vatandaşımızı
katleden terör örgütü yöneticilerinin kendileri için oy istediği
partinin vatandaşın huzuruna çıkıp bir şey söylemeleri lazım.
Bunlar sizden niye oy isterler bunun açıklamasını yapmaları lazım.
Vatandaşlarımızın da muhakkak dikkatini çekiyordur. Büyük bir
saygısızlık yapılıyor. Terör örgütünün üst düzey yöneticileri
Türkiye'nin birliğine, beraberliğine saldıran, yabancı gruplarla
işbirliği yaparak Türkiye'nin istikrarını hedef alanların bu
adaylara niye yığınak yapmalarını sormak lazım.
"ANKARA BAROSU'NUN PANKARTI KOMEDİDİR"
Bir baronun böyle bir pankart asması uzaktan komedi gibi gözükse de
yakından trajedidir.