Adını verdiği şehrin kadınlarına ekmek kapısı oldu
Bin yıldır madenci şehri olan ve Türkiye'de adını değerli bir madenden alan tek il olan Gümüşhane'de ülkenin değerli maden cevheri olan gümüş, önce kentin adı ardından da kadınların el emeği, göz nuru, ekmek kapısı olarak aile ekonomisine katkı sağlıyor.
Bin yıldır madenci şehri olan ve Türkiye'de adını değerli bir
madenden alan tek il olan Gümüşhane'de ülkenin değerli maden
cevheri olan gümüş, önce kentin adı ardından da kadınların el
emeği, göz nuru, ekmek kapısı olarak aile ekonomisine katkı
sağlıyor.
Gümüşhane Halk Eğitimi Merkezi bünyesinde 13 yıl önce açılan ve
bugüne kadar düzenlenen 21 kursa katılan 198 kişinin belge aldığı
Gümüş Atölyesi son dönemde makine parkını da genişleterek genç
kızların, kadınların hem el sanatı öğrenmesi hem aile ekonomisine
katkı sağlaması, hem meslek sahibi olması hem de mezun olduktan
sonra kendi işini kurabilmelerini sağlıyor.
Belediye Başkanlığı tarafından kursiyerlere harçlık, yaptıkları
ürünlerin gramına 1,20 lira destek alan kursiyerler, telkâri
sanatının yanı sıra kalıplı gümüş işlemeciliği de yapıyor.
Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Hasan Taş, Gümüş Atölyesinde şehrin
ismiyle müsemma olan gümüş ürünlerini ürettiklerini belirterek,
"Burada genç kızlarımızın, kadınlarımızın el emeği, göz
nuru gümüşlerini üretiyoruz. Set takımları, gerdanlık, küpe,
bilezik üretiyoruz. Hem telkâri yani elle üretiyoruz hem de
bunların dökümünü yapabiliyoruz" dedi.
"YETİŞMİŞ USTALARIMIZ GİTTİKLERİ YERDE DE BU İŞİ
SÜRDÜRÜYORLAR"
Gümüşhane Valiliği, Belediye ve İl Milli Eğitim Müdürlüğünün
kendilerine kursiyerlerine destek olduğunu kaydeden Taş,
"Çeşitli projeler de yaptık. Bu işi yapan 4 kızımız gümüş
ustası oldular. Kendileri şu anda gümüşlerimizi üretiyorlar. Bir
taraftan da harçlıklarını çıkarmış oluyorlar. Biz de bu gümüş
ürünlerini satıyoruz. Piyasaya, ilimizi ziyaret eden kişilere ve
özellikle takı işi olduğu için hanımlarımıza satıyoruz. Yetişmiş
olan ustalarımızdan bazıları eşlerinin tayinlerinin çıkması
nedeniyle gittiler. Gittikleri yerde bu işi devam
ettiriyorlar" diye konuştu.
"ÖĞRENCİLERİMİZE FAYDALI OLMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Kursun usta öğreticisi Mutlu Demir ise 11 yıldır burada görev
yaptığını hatırlatarak, "Telkâri gümüş işlemeciliği
öğretmekteyiz. Zaman zaman açtığımız çeşitli kurslarla, desteklenen
projelerle çalışıyoruz. Yaptığımız ürünler telkâri bazında
çalışıyoruz. Kolye, küpe, yüzük, şahmeran tarzı ürünler üretiyoruz.
Öğrencilerimize faydalı olmaya çalışıyoruz" şeklinde
konuştu.
"6 AY GİBİ KISA SÜRE İÇERİSİNDE ÖĞRENİP KENDİ İŞ YERİNİ
AÇABİLİR"
Ürün gamlarında gerdanlık, küpe, yüzük, bileklik, hızma olduğunu,
son olarak döküm işi yapmaya başladıklarını, yeni modeller
çalışarak çeşitleri zenginleştirmeye çalıştıklarını kaydeden Demir,
bir kursiyerin bu işi ne kadar sürede öğrenebileceğiyle ilgili
soruyu şöyle cevaplandırdı: "Bir kursiyer bu işi azim ve el
yeteneği birleşirse 6 ay gibi kısa süre içerisinde öğrenip kendi iş
yerini açabilir."
"YAPTIĞIMIZ ÜRÜNLERİN GRAMINA GÖRE MADDİ OLARAK BİR
KARŞILIĞI OLUYOR"
Kurslara yaklaşık 3 yıldır devam eden ve artık usta seviyesinde
olan Aysun Metintaş ise zevkli ve güzel bir iş anlattığı gümüş
işlemeciliğinde ilk başta çok zorlandığını ve sabır gerektiren bir
iş olduğunu belirterek, "Gelmek isteyenlere tavsiye ederim.
Ama gelenler hemen yılıp bırakacaksalar başlamasınlar. Çünkü o
zevki tatmadan bıraktıkları zaman akılları kalabilir. Yaptığımız
ürünlerin gramına göre maddi olarak bir karşılığı oluyor"
dedi.
Atölyeye leblebi tanesi şeklinde gelen ham gümüş eritme ocağında
erittikten sonra tel şiresine dökülüyor. Burada 40 santimetrelik
hale getirilen gümüş silindirle ezildikten sonra kalından inceye
doğru tel şekline dönüşüyor. 130 mikrona düştükten sonra tavlanan
gümüş, tel çekme makinesine alınıyor. Tel çekme makinesinde 0,25
mikrona kadar düşürülen ve saç telinden daha ince olan bu
kalınlıktaki tel telkâri olarak işleniyor.
(İHA)