‘700 canlı bomba’ iddiasına cevap verdi
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Rakka'dan El Bab'a 700 canlı bombanın hareket ettiği yönündeki iddialara yönelik, "Bu terör örgütünün sahadaki çeşitli hareketliliği ile ilgili bizim istihbarat birimlerimiz çalışmalarını yürütüyor ve tedbirlerini alıyor" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Rakka'dan El Bab'a 700
canlı bombanın hareket ettiği yönündeki iddialara yönelik,
"Bu terör örgütünün sahadaki çeşitli hareketliliği ile
ilgili bizim istihbarat birimlerimiz çalışmalarını yürütüyor ve
tedbirlerini alıyor" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gündeme ilişkin basın
mensuplarının sorularını yanıtladı. Barzani'nin Sincar ile ilgili
yaptığı açıklamayı desteklediklerine dikkat çeken Kalın,
"Bölücü terör örgütünün oradaki mevcudiyeti bizim kadar
onları da rahatsız etmektedir. Bu konuyu Irak makamları ile
görüşüyoruz. Şu veya bu bahaneyle bölücü terör örgütünün orada bir
konum elde etmeye çalışması asla kabul edilemez. Bu güne kadar
Türkiye topraklarından Irak'a yönelik hiçbir güvenlik tehdidi
ortaya çıkmamıştır. Türkiye böyle bir şeye asla izin vermemiştir.
Bundan sonrada vermeyecektir" açıklamasında bulundu.
Münbiç ve Rakka konusunda, ABD ile bir temasın sağlanıp
sağlanmadığı konusunda bilgi veren Kalın, "Münbiç konusunda
biz PYD'nin bütün unsurlarının Fırat'ın doğusuna çekilmesi
konusunda ABD ile mutabakata vardık. Bunun uygulaması konusunda
zaman zaman gecikmelerin olduğunu görüyoruz. Bunu gördüğümüz andan
itibaren de gerekli uyarılarımızı yapıyoruz. Zaman zaman ABD'li
yetkililerin PYD/YPG unsurları Münbiç'ten tamamen çekildi
şeklindeki açıklamalarını her zaman ihtiyatla karşıladık. Bu
çerçevede bir ortak komisyon Münbiç'e gitti ve orada şuan da yerel
kent yönetimi şeklinde bir yönetim biçimi var. Münbiç'i onlar
yönetiyorlar. Onların gözlemleri çerçevesinde bu konuda
temaslarımız devam edecektir. Bizim orada bir oldubittiye göz
yummamız mümkün değildir. Rakka, DEAŞ'ın Suriye'deki en önemli üssü
konumundadır. ABD ile yaptığımız temaslar neticesinde Rakka
operasyonunun izolasyon aşamasının Suriye Demokratik Güçleri adı
verilen birim tarafından yapılması ama şehre girilme aşamasına
gelindiği zamanda bunun Hür Suriye Ordusu ve diğer yerel güçlerle
koordineli bir şekilde yapılması konusunda mutabık kaldık. Rakka
operasyonunun birinci aşaması şuan da devam ediyor. Bizim orada da
DEAŞ ile mücadele konusunda en ufak bir tereddüdümüz yok. Sadece
bunun nasıl yapılacağı konusunda bir mutabakata varmamız ve şeffaf
olmamız gerekiyor" diye konuştu.
"MEŞRU BİR GEREKÇE OLMADAN HAVA DESTEĞİNİN VERİLMEMESİ
KABUL EDİLEMEZ"
Fırat Kalkanı Harekatı ile ilgili Kalın, "Şuan da askeri
güç ya da yığınak anlamında DEAŞ'ın Suriye'de iki tane önemli
merkezi var. Birisi Rakka diğeri de El Bab. Biz El Bab
operasyonunda kararlı bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Zaman zaman hava şartlarından kaynaklanan veya bir takım
gerekçelerle gecikmelerin olduğunu biliyoruz. Meşru bir gerekçe
olmadan hava desteğinin verilmemesi kabul edilemez. Bu konunun
çözülmesi için de gerek Genelkurmay Başkanlığımız gerek Dışişleri
Bakanlığımız bu konuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son bir
haftada El Bab çevresindeki operasyonlar yoğunluk kazandı. Sivil
kayıpların yaşanmaması için TSK'nın büyük bir hassasiyet
gösterdiğini belirtmek isterim. 20-23 Aralık tarihleri arasında
yürütülen operasyonlar neticesinde yüzlerce DEAŞ hedefi orada
bertaraf edildi ve 226 DEAŞ teröristi etkisiz hale getirildi. Bu
hem bizim ulusal güvenliğimiz açısından bir zarurettir hem de DEAŞ
ile mücadelede en önemli aşamalardan birini temsil
etmektedir" dedi.
"700 CANLI BOMBA" İDDİASI
Rakka'dan El Bab'a, 700 canlı bombanın hareket ettiği yönündeki
iddialara yönelik ise Kalın, şu bilgileri verdi:
"Bu terör örgütünün sahadaki çeşitli hareketliliği ile
ilgili bizim istihbarat birimlerimiz çalışmalarını yürütüyor ve
tedbirlerini alıyorlar. Sahada ne tür hareketlilik yaparsa
yapsınlar bu konuda Türkiye'nin kararlılığı devam edecek ve bu
operasyon tamamlanacaktır. El Bab ve civarındaki tehdit unsuru hem
bizim ülkemize hem de Suriyelilere karşı ciddi bir tehdittir. Bunun
bertaraf edilmesi için çalışmalarımız devam
edecektir."
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak'ın, ‘Eğer Barzani gereğini
yapamazsa TSK gereğini yapar' açıklamasına ilişkin ise Kalın, şu
değerlendirmede bulundu:
"Sincar ile ilgili burada Barzani'nin yaptığı açıklamayı
biz destekliyoruz. Bölücü terör örgütünün oradaki mevcudiyeti bizim
kadar onları da rahatsız etmektedir. Bu konuyu Irak makamları ile
görüşüyoruz. Şu veya bu bahaneyle bölücü terör örgütünün orada bir
konum elde etmeye çalışması asla kabul edilemez. Bu güne kadar
Türkiye topraklarından Irak'a yönelik hiçbir güvenlik tehdidi
ortaya çıkmamıştır. Türkiye böyle bir şeye asla izin vermemiştir.
Bundan sonrada vermeyecektir. Fakat çeşitli gerekçelerle Irak
topraklarından Türkiye'ye dönük güvenlik tehditleri ve riskleri
maalesef devam etmektedir. Eğer buna Sincar eklenecek olursa
Türkiye bu konuda gerekli tedbirleri alacaktır."
Musul'daki DEAŞ militanlarının El Bab çevresine kaydırıldığına
yönelik iddialara ilişkin Kalın, "Musul operasyonu devam
ederken bir takım kaydırmalar veya sızmalara teşebbüs edebilirler.
Bunlarla ilgili El Bab'ın hem kuzeyinden hem de batısından bir
kuşatma yapıldı. Bu kuşatma Doğu ve Güney'e doğruda uzatılıyor.
Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Günün sonunda hangi tür
manevra yaparlarsa yapsınlar, bu terör örgütüne Türkiye göz
açtırmayacaktır" ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'YE ŞU ANDA 200 CİVARINDA DOĞU HALEPLİ
GETİRİLDİ"
Bir gazetecinin, "Doğu Halep'teki tahliyelerin ardından kaç
kişi Türkiye'ye geldi?" sorusuna Kalın, şu cevabı
verdi:
"Doğu Halep'ten İdlib'e getirilen insanlar ile ilgili
sahada çok kapsamlı tedbirler alındı. Şuan da 10 bin kişilik bir
kamp kurulması çalışmaları da devam ediyor. AFAD, Kızılay, STK'lar
çalışmalarını yürütüyor. Türkiye'ye şuan da 200 civarında Doğu
Halep'li getirildi. Bunlarda özellikle acilen tedavi ihtiyaçları
olanlar. Bunların yanında çocuklar da var. Türkiye, sadece bu 44
bin kişiyi Halep'ten çıkartmakla yetinmedi, onların tüm
ihtiyaçlarını İdlib tarafında karşılamaya devam
ediyor."
"Geçiş sürecinde veya nihai sonuç olarak Türkiye'nin Esad
ile ilgili kırmızı çizgisi devam ediyor mu?" sorusu
üzerine Kalın, "Siyasi geçiş süreci dediğimiz zaman biz
baştan beri bunun ancak çoğulcu ve meşru bir yönetimin kurulması
mümkün olabileceğini ifade ettik. Astana sürecinde de bu konular
müzakere edilecektir. Suriye'nin geleceğini taşıyabilecek,
Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlayacak ve bütün kesimleri temsil
edecek adil bir yönetim biçimi kurulmadan ne bu savaşın sona ermesi
nede sürdürülebilir bir yönetimin kurulması mümkün olmayacaktır. 6
yıldır devam eden modern dönemin en kanlı savaşını durdurmak
zorundayız. Burada bütün taraflara önemli sorumluluklar düşüyor.
Yapıcı yaklaşmak, sorunu çözmeye odaklanmak önem arz ediyor. BM
sürecine ilave olarak planlanan bir süreç. Şimdiden sonuçları ile
ilgili bir şeyler söylemek erken. İlk mutabakat çerçevesinde
bildiğiniz gibi Türkiye, Rusya ve İran garantör ülke olarak orada
bulunacaklar. Ama müzakereleri rejim temsilcileri ile muhalefet
temsilcileri yapacaklar. Burada kolaylaştırıcı ve pozitif rol
oynamayı planlıyoruz" yanıtını verdi.
"FETÖ, PKK, DEAŞ VE DİĞER ÖRGÜTLERİN BİR İTTİFAK İÇERİSİNDE
OLDUĞU SIR DEĞİLDİR"
2 bin DEAŞ'lının PKK'ya katıldığı ve Suriye rejiminin İdlib'e
saldıracağı yönündeki iddialara yönelik Kalın, "Bu terör
örgütleri birbirinden farklı gibi görünse de gerçekte birbirleri
ile işbirliği içerisinde hareket ederler. Özellikle Türkiye'ye
karşı bu FETÖ, PKK, DEAŞ ve diğer örgütlerin bir ittifak içerisinde
olduğu sır değildir. Bölücü terör örgütü ile mücadele konusunda
geçmişe dönüp baktığımız zaman TSK ve diğer güvenlik birimleri
içerisindeki FETÖ'cü yapılanmanın ne tür engeller çıkarttığını
hepimiz gördük ve bununla ilgili daha ilginç bilgiler de zaman
içerisinde çıkacak ve paylaşılacaktır.
Burada da Türkiye karşıtlığında birleşen bu örgütler elbirliğiyle
Türkiye'yi nasıl zayıflatabiliriz diye bir gayretin içerisindeler
ama bunu başaramayacaklar. Türkiye nasıl 15 Temmuz gecesi bu hain
darbe girişimini püskürttüyse, nasıl Yenikapı ruhuyla dimdik ayakta
kaldıysa, şuanda da nasıl Milli seferberlik ruhuyla bu
operasyonlara karşı mücadele veriyorsa bu terör örgütlerinin sözde
işbirliklerine karşıda mücadelesini sürdürecektir. Bugün bir
tarafta terörle mücadeleden bahsediyoruz diğer taraftan da teröre
açıktan, doğrudan, dolaylı destek veren kişilerin, grupların,
STK'ların, özellikle AB Başkentlerinde cirit attığını görüyoruz.
Bunun tersi olsaydı, Avrupayı hedef almış bir terör örgütünün
mensuplarına Türkiye ya da herhangi bir ülke 10'da bir oranında
müsamaha gösterseydi, o ülkelerin tepkisi acaba ne olurdu. Burada
terörle mücadele edeceksek bunu tutarlı bir şekilde yapmak
gerekir" dedi.
RUS BÜYÜKELÇİNİN ÖLDÜRÜLMESİ
Rus Büyükelçi Karlov'a düzenlenen suikasta ilişkin son bilgileri
aktaran Kalın, "İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ön açıklama
yaptı. Detaylar olgunlaştıkça sizlerle paylaşacaklar. Bize gelen
bütün bilgiler ışığında bütün oklar şuanda FETÖ bağlantısını
göstermektedir. Türkiye Rusya yakınlaşmasını akamete uğratmak, yeni
bir kriz oluşturmak için yaptıkları bu suikast girişimi ellerinde
patladı" diye konuştu.
(İlker Turak / İHA)