6 ay ömür biçilip taburcu edildi ama...
Iğdır'da beyin ameliyatı geçirdiği hastanede ölecek diye taburcu edilen ve 6 ay ömür biçilen Hasan Tekdir isimli hasta, tedavi olmak için yardım bekliyor.
Iğdır'da beyin ameliyatı geçirdiği hastanede ölecek diye taburcu
edilen ve 6 ay ömür biçilen Hasan Tekdir isimli hasta, tedavi olmak
için yardım bekliyor.
İstanbul'da bir hastanede geçirdiği ameliyat sonucu doktorların
‘masadan bile kalkamayacak' dediği, en fazla 6 ay ömür biçilen
Hasan Tekdir (41) isimli hasta, 1 yıldan fazladır eşinin desteği
ile hayata tutunmaya çalışıyor. Tekdir'i, raporlarında ölecek diye
yazdığından hiçbir hastane tedavi için kabul etmiyor. Hasan Tekdir,
iyileşmek istediğini çocuğunun elinden tutup yürümek ve ailesinin
geçimini tekrar eskisi gibi sağlamak istediğini söyledi. Tekdir, üç
ay ömür biçildiğini belirterek "Ölmedim, 3 yaşındaki
çocuğum için yaşamak istiyorum" dedi.
Eşi Saadet Tekdir de, eşinin geçirdiği ameliyattan sonra felçli bir
şekilde ölecek diye hastaneden gönderildiğini, fakat bir yıldan
fazladır eşinin yaşadığını, maddi imkansızlıktan dolayı yarım kalan
tedavisini yaptıramadıklarını belirtti. Eşine en fazla 6 ay ömür
biçildiğini anlatan Tekdir, "İstanbul'da bir hastanede eşim
operasyon geçirdi. Doktorlar, ‘Masadan bile kalkmaz, beyin kanseri,
omurga kanseri, ilik kanseridir' dediler. Ama eşim bir yıldır
yaşıyor, yatalak ve felçli bana verilen eşim şimdi yürüyor. Kan
değerlerini ölçtük değerler iyi ama maddi imkansızlık yüzünden
tedavisini yaptıramıyoruz" şeklinde konuştu.
"EŞİMİN İYİLEŞMESİ İÇİN ÇALMADIĞIM KAPI
KALMADI"
Eşinin yarım kalan tedavisinin yapılması için çalmadığı kapı
kalmadığını belirten Tekdir, "Valililiğe gittim, hastaneye
gittim, beyin cerrahına gittim, kimsenin bir yardımı göremedim. Her
biri beni bir yere gönderiyor. Okuma yazmam olmadığı için hiçbir
işi de başaramıyorum. Benim aldığım sadece Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı'ndan 790 TL, o da eşimin bezlerine, sondalarına,
ilaçlarına zor yetiyor. Ev kirası, su faturası hiç bir gelirimiz
yok, bu para ile geçinmeye çalışıyorum. Eşimin iyileşmesi için
yardım bekliyorum" diye konuştu.
"TIBBIN BAŞARAMADIĞINI BEN BAŞARDIM"
Tekdir, eşinin iyileşmesi için başvurduğu hastanelerde eski
raporlara bakan doktorların bu iyileşmez diyerek tedavi
etmediklerini belirterek "Ama eşimin yeni çekilen kan
değerleri iyi çıktı. Yürümeyen insanı yürüttüm, konuşmayan insanı
ben konuşturdum. Doktorlar eşimin hastalığına bağlı 'size saldırgan
olacak, kendine zarar verecek' diye söylediler çıkmadı. Çok şükür
eşim iyi, onların söylediği gibi saldırgan değil. Tıp onun
iyileşeceğine inanmadı ama iyileşti. Eşimi telefonla doktoru ile
görüştürdüğümde doktor hanım, 'Tıbbın yapamadığını sen yaptın'
diyor. Zeytinyağı ile yaptığım masajla eşimi yürüttüm. Ama
korktuğum için bir zarar veririm diye fazla müdahale etmedim.
Uğraşsaydım, şimdi tam yürüyor olurdu. Muayene edilmesini
istiyorum, öksürüyor, kaşınıyor, bu neden oluyor onu öğrenmek
istiyorum. Evde iyi değil burada mikrop kapıyor. İyi bir hastanede
tedavi yapılsa daha iyi olacak" dedi.
"KOMADA YATARKEN PATRONU KENDİ İSTEĞİYLE İŞTEN AYRILDI DİYE
ÇIKIŞINI VERDİ"
Eşinin sigortalı olduğunu, fakat iş yerinde koma halindeyken kendi
rızasıyla işten ayrıldı diye işten çıkarıldığını anlatan Tekdir,
"Eşim iş yeri bizden habersiz işten ayrılmış diye çıkışını
verdi. Şu an ben hastaneye borçluyum. Eşimin malulen emekli olması
lazım ama rapor alması için Erzurum'a gitmesi lazım, bunun için ne
ambulans veriliyor, nede bizim imkanımız var ora gidebilecek
göçümüz de yok. Tam teşekkülü bir hastanede rapor alması lazım,
malulen emekli olabilmesi için, bunu yapamadık" diye
konuştu.
"EŞİME KRİZ ANLARINDA SADECE KELLE SOĞANLA MÜDAHALE
EDEBİLİYORUM"
Eşinin hastalığına bağlı krizlerinde sadece kelle soğanla müdahale
ettiğini anlatan Saadet Tekdir, sözlerini şöyle tamamladı:
"Doktorların tıbbın yapmadığı işi ben cahil olduğum için bu
‘kelle soğan' ile yapmaya çalışıyorum. Kriz geçirdiği zaman kötü
oluyor, bütün gücümle müdahale etmeye çalışıyorum. Benim gücüm
ancak buna yetiyor. Ailesi bırakıp kaçtı ben bu halimle bir şey
yapmaya çalışıyorum. Tek sığınak rabbimin kapısı kaldı. Kul kapısı
çalıyorum geri gönderiliyorum. Devlet kurumunda kırıcı
konuşuyorlar, camiyi gösteriyorlar. Şu mübarek Ramazan ayında bir
yardım elini uzatsınlar ben sadece eşimin tedavisini istiyorum. Üç
yaşındaki çocuğumla kalmışım ne yapacağımı bilmiyorum. Kadın işi
yapıyorum, erkek işi yapıyorum. Çocuğum benden bir şey istediğinde
alamıyorum. Kocam hasta istekleri oluyor alamıyorum. Eşimin ömrü az
ise ben onun istediği bir şeyi alıp veremedim."
(İHA)