57 bin 674 kişi uyuşturucudan cezaevinde"
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Uyuşturucudan 57 bin 674 kişi cezaevinde. Yani bunları almayalım diyorsak, mahkemeler getiriyor, buna yönelik kapasite artırılıyor, yapılıyor. Cinsel suçlardan 19 bin 66 kişi, terörden 44 bin 690 kişi" dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Uyuşturucudan 57 bin 674
kişi cezaevinde. Yani bunları almayalım diyorsak, mahkemeler
getiriyor, buna yönelik kapasite artırılıyor, yapılıyor. Cinsel
suçlardan 19 bin 66 kişi, terörden 44 bin 690 kişi"
dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, FETÖ mensuplarının ihanetlerinin
hesabını yargı önünde verdiklerini söyleyerek, "Adalet
mekanizmasını araçsallaştıran FETÖ, yargı sistemine, milletimizin
adalet beklentisine ve adalete duyulan güvene de en büyük kötülüğü
yapmıştır. Elbette yargı sistemimiz başta olmak üzere Türkiye 15
Temmuz'dan sonra bu örgütlü yapıdan kurtulmak için kararlı bir
arınma sütrecini başlatmıştır. Devletin tüm kurum ve kuruluşlarıyla
bu arınma sürecinin başarıyla tamamlamaya kararlıyız. 15
Temmuz'daki hain kalkışmaya eylemli olarak katılanlar darbeciler
hakkında davcalar kesin hüküm yolunda ilerlemektedir. 236 dosyada
ilk derece mahkeme kararlarını vermiştir, 53 dosyada yargılamalar
devam etmektedir. Yargı mercilerimizin doğruyu bulma, adalete,
hakkaniyete uygun sonuçlara ulaşma, haklıyı haksızdan, suçluyu
masumdan ayırma yönündeki çabalarını takdirle izliyoruz, takip
ediyoruz. Bizim bu mücadelede iki kırmızı çizgimiz var. Bunlardan
birincisi, bu mücadelenin asla rehavete kapılmadan, amacını
kaybetmeden sürmesidir. İkincisi, haktan, hukuktan ve adaletten
asla ama asla taviz verilmemesidir. Bir tek suçlunun cezasız
kalmasına da bir tek masumun haksızlığa uğramasına da asla tahammül
edemeyiz. Yaş ile kurunun ayrılması elbette yargının temel
görevidir. Soruşturma ve kovuşturmaların bu hassasiyet içerisinde
sürmesi, ilgisiz isimler ve toplumsal kesimlerin bu süreç
içerisinde incitilmemesini, bu mücadelenin sosyal meşruiyeti ve
başarısı için de vazgeçilmez bir unsur olarak görüyoruz"
ifadelerini kullandı.
Gül, cezaları arttırdıklarına işaret ederek, " Cinsel
saldırıdan üç yıl yatıyordu daha önce, şimdi dokuz yıl yatıyor;
bunu Hükûmetimiz artırdı Meclisimizin takdiriyle. 'Yani bu arada
4-5 kez boşalacakken cezaevleri niye kalabalık?' Uyuşturucudan 57
bin 674 kişi cezaevinde. Yani bunları almayalım diyorsak,
mahkemeler getiriyor, buna yönelik kapasite artırılıyor, yapılıyor.
Cinsel suçlardan 19 bin 66 kişi, terörden 44 bin 690 kişi. Değerli
arkadaşlar, adam öldüren birisi 2005 öncesi dokuz yıl yatıyordu,
bugün yirmi dört yıl yatıyor. Dokuz yıl yatıp çıkıyordu,
istiyorsanız dokuz yıl yatsın, cezaevlerini boşaltırız. Meclisin
elinde, bugün verin teklifi bunu eleştiren arkadaşlarımız, hemen
cezaevlerinde bu sayılar gider. Yani ben burada bir realiteyi
söylüyorum. Adam öldürmeden dokuz yıl yatıp çıkıyordu, şimdi yirmi
dört yıl" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, sıfır atık projesiyle
israfın önlenmesinin, kaynakların daha verimli kullanılmasının,
atık oluşumunun sebeplerinin gözden geçirilmesiyle atık oluşumunun
engellemesinin, atığın ayrıştırılmasının ve geri kazanımının
hedeflendiğini belirterek, "2023 yılına kadar tüm ülkede
sıfır atık sisteminin kurulumu tamamlanacaktır. Uygulamanın 2023
yılında tamamen faaliyete geçmesiyle yıllık 20 milyar lira
tasarruf, 100 bin kişiye de doğrudan istihdam sağlamayı
hedeflemekteyiz. Atık toplama maliyetlerinin yüksek olması ve yerel
yönetimlerin atık yönetimine ayırdıkları bütçenin yetersizliği
nedeniyle etkin kaynakta ayırma sistemlerinin oluşturulamaması geri
kazanılabilir atıkların ekonomiye kazandırılması sürecini olumsuz
etkilemektedir" şeklinde konuştu.
Kurum, kentsel dönüşüm ile şehirlerin afet riskine karşı dayanıklı
olmasının amaçlandığını belirterek, "Ülke genelinde 6306
sayılı kanun kapsamında 8 milyon 734 milyon kaynak kullanılmıştır.
Ayrıca 6306 sayılı kanunun uygulanmasında yaşanan sorunları çözmek
ve dönüşümünü hızlandırmak üzere kanun teklifiyle birlikte 10
Aralık 2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
girmiştir. Düzenleme ile başta bina tamamlama sigortası olmak üzere
dönüşümün önünü açacak ve hızlandıracak uygulamalar
getirmektedir" diye konuştu.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, tarımdakji desteklerden
bahsederek, "2019 yılında 16 milyara varan destekler var.
Yani her zaman bunu konuşuyor olabiliriz, ben de Bakanlığa gelir
gelmez şunu sordum: "Arkadaşlar, bu kadar destek
veriyoruz, bu işin bir etki analizine bakalım." Hakikaten
de bakmak o kadar kolay da değil ama etki analizine şöyle bir
baktığımız zaman -genel bir perspektif yapalım- on altı yılda
destekler 8 kat artmış, yüzde 20 bitkisel üretim artmış, yüzde 180
hayvansal üretim artmış, yüzde 146 süt üretimi artmış. Desteklerle
ilgili genel bir ufak eleştiri oldu burada, kalan desteklerin
ödenmesiyle ilgili. Yılbaşından önce bütün kalan destekleri
ödeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Şarbon konusunda Pakdemirli, "Bakın, şarbon bir deri
hastalığıdır, antibiyotikle geçer ve hayvanlardan insana
bulaşabilir. Bununla ilgili hiçbir şekilde yakın bir zamanda
Türkiye'de ölüm vakası olmamıştır insanlarda ve geçen yıl, ondan
önceki yıl, ondan bir önceki yıl, ondan bir önceki yıl Türkiye'de
ne kadar görüldüyse o kadar görülmüştür. Bu, ithal gelen
hayvanlarla ithal edilen bir şey değildir çünkü Brezilya'dan bir
hayvanı yüklediğiniz zaman kuluçka süresi beş gündür. Buraya
transfer süresi otuz gün olan bir hayvanın beş gün içerisinde yolda
ölmesi lazım. Bu çok basit şeyleri lütfen ama lütfen aklınızda
tutun. Bakın, şarbonu konuştuğunuz sürece yavrularınızın
okullarından gereksiz yere menülerinden etler çıktı, gereksiz yere
Türkiye'de et tüketimi düştü. Bize bugün diyorsunuz ya 'Eti fazla
ithal etmişsin'. Yok, et tüketimi Türkiye'de düştü. Bu konunun
artık Türkiye'de mevzu olmaması gerekiyor. Hangi düşünceye sahip
olursa olsun hiçbir Bakan, hiçbir hükûmet vatandaşına bile bile
kötü bir ürün yedirmez" dedi.
(Ahmet Umur Öztürk/İHA)