20. Aydın Doğan Ödülü, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı-AFAD’a verildi
BU yıl 20. kuruluş yıldönümünü kutlayan Aydın Doğan Vakfı, Aydın Doğan Ödülü konusunda yaptığı değerlendirme sonucunda, geleneksel kategorilerin dışına çıkarak Aydın Doğan Ödülü'nün Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'na (AFAD) verilmesini oy birliğiyle kararlaştırdı.Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu, bu karara varırken ülkemizin, rejimin zulmünden ve ülkesinde 5 yıldır devam eden...
BU yıl 20. kuruluş yıldönümünü kutlayan Aydın Doğan Vakfı, Aydın Doğan Ödülü konusunda yaptığı değerlendirme sonucunda, geleneksel kategorilerin dışına çıkarak Aydın Doğan Ödülü'nün Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'na (AFAD) verilmesini oy birliğiyle kararlaştırdı.
Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu, bu karara varırken ülkemizin,
rejimin zulmünden ve ülkesinde 5 yıldır devam eden iç savaştan
kaçan milyonlarca Suriyeliye kucak açarak sergilediği insani
tavrın, önemli bir dış yardım ve katkı almadan hayata
geçirilmesinde büyük bir rol oynamış, kısa sürede etkileyici bir
organizasyonel kabiliyet ortaya koyarak hizmetler vermiş ve dünyaca
örnek gösterilen bir başarı öyküsü sergilemiş olan AFAD'ın değerli
çalışmalarının takdir edilmesi görüşünden hareket etti. Yönetim
Kurulu, ayrıca bu ödülün AFAD'ın çalışmalarının toplum ve dış dünya
tarafından daha iyi bilinmesi ve anlaşılmasına da katkı
sağlayacağına dair inancını da dile getirdi. Afetlerin
gerçekleşmesinin kaçınılmaz olduğu gerçeğinden hareketle, afet
zararlarını azaltmayı, önlemlerini almayı ve etkilerini azaltmayı
amaçlayan AFAD, 'Afetlere dirençli toplum oluşturmak' misyonuyla
hareket ediyor. AFAD, afet ve acil durumlarla ilgili çalışmalarında
sürdürülebilir kalkınmayı esas alarak, risk odaklı, etkili ve
güvenilir hizmetler sunan ve yönlendirici bir vizyona sahip
bulunuyor.
Ödül töreni Hilton Oteli Şadırvan ve Balo Salonu'nda yapıldı. Gözde
Atasoy'un sunuculuğunu yaptığı geceye, Aydın Doğan Vakfı (ADV)
Kurucusu ve Onursal Başkanı ve Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın
Doğan, eşi Sema Doğan, Aydın Doğan Vakfı ve Doğan Online Yönetim
Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner ADV Yönetim Kurulu Başkan
Vekili ve Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan
Sabancı eşi Ali Sabancı, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Begümhan Doğan Faralyalı, eşi Ahmet Faralyalı, Doğan Yayın Başkanı
Mehmet Ali Yalçındağ, oğlu Aydın Doğan Yalçındağ, Aydın Doğan Vakfı
Genel Müdürü Candan Fetvacı, Doğan Holding İcra Kurulu Başkanı
Soner Gedik, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin,
eski bakanlardan Hüsamettin Özkan, İlhan Kesici, Tufan Türenç ve
eşi Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Murat Yetkin, Fatih
Çekirge, Ertuğrul Özkök, Murat Özyeğin, Akif Beki, Altan Öymen,
Rıfat Ababay, Gülben Ergen, eşi Erhan Çelik, Ozan Sağdıç, Aslı
Öymen, Volkan Vural, Erdoğan Aktaş'ın da bulunduğu medya, iş,
siyaset ve sanat dünyasından birçok isim katıldı. Kokteylin
ardından devam eden yemekli gecede konuklara Trio Pax grubunun mini
bir konseriyle başlayan törende Aydın Doğan Vakfı'nın 20. Yılını
tanıtan kısa bir film gösterildi.
“İNSANİ DEĞERLERİ YÜCELTEN KURUMUMUZU ÖDÜLLENDİRMEK İSTEDİK"
Daha sonra törenin açılışında konuşan Aydın Doğan Vakfı Yönetim
Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner, bu akşam hem büyük bir acıyı
hemde büyük bir başarıyı paylaşmak için bir araya geldiklerini
söyledi. ADV'nın 20'inci kuruluş yılını kutladığını ifade eden
Boyner, “ 20 yıldır Aydın Doğan ödülü her sene kültür, sanat,
edebiyat ve bilim alanlarında başarılarıyla ön plana çıkmış kişi ve
kurumlara verildi. Bu yıl ise insani değerleri yücelten kurumumuzu
ödüllendirmek istedik. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Başkanlığı'nı
yani AFAD'ı seçtik. Malesef ki bu seçimin arka planında büyük bir
insanlık dramı yatıyor. Suriye'de 6 yıldır süren iç savaş bu ülke
nüfusunun neredeyse yarısını evinden barkından etti. Hayata
tutunabilmek yaşayabilmek için başa ülkelere göçe zorladı.
Dünya'nın kayıtsız kaldığı bu dram karşısında Türkiye adeta cesur
bir yürek olarak 3 milyona yakın Suriyeliye kapılarını açtı. Ciddi
hiçbir katkı almadan kendi imkanları ile onlara barınacak bir yuva
sıcak bir aş sağladı. Bu mültecilerden 270 bini AFAD'ın 10 ilimizde
kurduğu ve yönettiği barınma merkezlerinde hayatını sürdürüyor.
Umalım ki,Türkiye'nin tek başına üstlendiği sorumluluğu diğer
ülkelerde paylaşırlar. Üç, beş mülteciyi ülkelerine alabilmek için
kısır ve bencil pazarlıklardan vazgeçerler. Özellikle Avrupalı
dostlarımızın, uğrunda birlikte mücadele verdiğimiz özünde insan
haysiyeti olan liberal demokrasi değerlerimizi daha samimiyetle
daha özveriyle sahiplenmelerini ve savunmalarını bekliyoruz. Bunu
Avrupa'nın tarihiyle şekillenen ortak vicdanlarından talep
ediyoruz" dedi.
“AFAD, ÖRNEK BİR ÇALIŞMA YÜRÜTTÜ"
Boyner sözlerine şöyle devam etti: “Bu arada bir şey paylaşmak
istiyorum. Geçen ay bir yemekteydik. Avrupalı politikacılar vardı
yemekte ve eski bakanlardan biri bir bilgi paylaştı bizle. Avrupa
her sene 1 ila 1,5 milyon kişiye çalışma izni veriyor, oturma izni
veriyor. Hindistan'dan, Çin'den, Rusya'dan, Ukrayna'dan Avrupa
zaten büyük bir kıta ve zaten kendi vatandaşı olmayan 1,5 milyon
kişiye çalışma izni veriyor, oturma izni veriyor kapılarını açıyor.
Dolayısıyla problem Avrupa'nın 100 bin, 200 bin Suriyeli mülteciyi,
1 milyon, 2 milyon Suriyeli mülteciyi içinde barındıramaması değil
problem mültecilerin kendi istedikleri mülteciler olmaması diye de
o bağlantıyı da kurduk. Burada böyle bir ikiyüzlülük olduğunu da
Avrupa'da düşünüyorum maalesef. İşte böyle bir ortamda AFAD
organizasyonel başarısı, etkin ve insani hizmet becerisiyle tüm
dikkatleri üzerine çekti, örnek bir çalışma yürüttü. Bizim
amaçlarımızdan biri AFAD'ın bu başarısını hem ülkemizin hemde
uluslar arası kamuoyunun dikkatine sunmak. AFAD sadece mültecilerle
değil Türkiye ve Dünya'da deprem, afet ve acil yardım bekleyen pek
çok sahada hizmet veriyor. Bu kurumun değerli başkanı Dr. Fuat
Oktay ve çalışma arkadaşları her türlü övgüyü hak ediyor. Sayın
başkanı ve değerli uzmanlarını yürekten kutluyorum, başarılarının
devamını diliyorum. Bu güzel örnek ülkemizin yetişmiş insan gücünün
ve bilimsel metodlarla çalışan kurumlarımızın değerini bir kez daha
gösteriyor. Bu çok değerli yetişmiş insan gücümüzü, güçlü
kurumlarımızı daha yaygın ve sürekli kılmamızın ancak eğitime
gösterdiğimiz özenle mümkün olacağı bilinciyle çalışıyoruz. Eski
nesillerden geçmişe öykünen yorgun alışkanlıklarına karşı özgür
akıl ve özgür vicdanlarıyla yeniyi hayal edebilen, inşa edebilen
nesilleri yetiştirmek zorunda olduğumuza inanıyoruz. Bu bilinçle ve
inançla Aydın Doğan Vakfı, eğitime ve özellikle de kız
çocuklarımızın eğitimine ve yetişmelerine büyük bir önem verdi,
vermeye devam ediyor. Şimdiye kadar bu alanda ciddi katkılar
sağladık,bu hizmetlerimizi tüm imkanlarımızla devam ettireceğiz"
dedi.
“GERİDEN GELEN ÇOK CİDDİ DE BİR TECRÜBESİ VAR"
Boyner'in konuşmasının ardından, ödüle değer görülen AFAD'ın
tanıtım filmi gösterildi. Daha sonra, Aydın Doğan Vakfı Yönetim
Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner,, AFAD Başkanı Dr. Fuat Oktay'a
Aydın Doğan Ödülü'nü takdim etti. Ödülü aldıktan sonra konuşan AFAD
Başkanı Dr. Fuat Oktay, 2015'de Birleşmiş Milletler'den 'En iyi
kamu hizmet' ödülü, 20 Nisan 2016' Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinden
'Uluslararası kamu markası' ödülü aldığını belirtti. Oktay böyle
güzel bir ödül almaktan dolayı kendisi ve AFAD adına memnuniyetini
dile getirirken, “Çalışmalarımızın farkında olan ve bu konuda
farkındalık oluşturan Doğan Vakfı jüri üyeleri başta olmak üzere
teşekkürlerimi sunuyorum. AFAD genç bir kurum henüz 5 yaşında. Ama
tabi bu 5 yaşında, kurumun geriden gelen çok ciddi de bir tecrübesi
var. Farklı bakanlıklara bağlı kurumlarımız var. Bayındırlık
Bakanlığımıza bağlı önceki dönemden, İçişleri Bakanlığımıza,
Başbakanlığa bağlı ve herhangi bir afet veya acil durumda Türk
insanının yanında olacak kurumlarımız sonrasında tecrübe şunu
gösteriyor. Farklı kurumlara bağlı olan kuruluşların aslında acil
bir konuda koordinasyonu net sağlanmasında sıkıntılar yaşandığı
için hepsini lav edip tek bir başkanlık boyutunda AFAD'ın
oluşturulması 2009 fiilen de aslında 2010'da faaliyete başladığımız
bir kurumumuz" dedi.
“TÜRKİYE DERS ALACAK DEĞİL BU KONULARDA DERS VERECEK ÜLKE"
BM Genel Sekreter vekilinin yaklaşık 2 ay önce AFAD'ı ziyaret
ettiğini ifade eden Oktay, “ Sonrasında birkaç toplantıda
birlikteydik. Akşamda uçakta başka bir yere geçiyoruz. Bana dedi ki
şu anda 'Dünya'daki en dinamik ve herhangi bir afet veya acil
durumlara karşı da en hızlı hareket eden, en iyi kurum olduğunuzu
biliyosunuz değil mi' dedi. Biliyoruz dedik. Burada mütevazi
olmamıza gerek yok. ' Peki 5 yıllık sürede bunu nasıl başardınız'
diye sordu. Akabinde de hemen bir hafta öncesinde de belki
Gaziantep'deki ziyareti hatırlarsınız. Sayın Başbakanımızla
birlikte orada AB Komisyon başkanı Donald Tusk'un ve aynı şekilde
Parlemento Başkan Yardımcısı Timmerman'ın da olduğu bir
toplantıdaydı. Özellikle kamp ziyaretinden sonra sorulan bir soruya
Tusk'un çok net bir cevabı vardı ' Özellikle insani yardımlar
noktasında hiç kimse Türkiye'ye ders vermeye kalmasın. Ben
gördükten sonra Türkiye ders alacak değil bu konularda ders verecek
ülke olduğunu gördüm. Tabi 5 yılda böyle bir kurumun nasıl bu hale
geldiği aslında bizim çalışmalarımızı, bizim toplumumuzu, bizim
insanımızı biraz yakından tanıyan kişilerin merak etmemesi gereken
bir olay.
“DİN, DİL, MEZHEP HİÇBİR AYIRIM GÖZETMEKSİZİN TEK YUMRUK OLUVERİYORUZ"
Oktay: “Beş yılda bile Dünya'nın en iyi kurumlarını oluşturabilecek ve en büyük krizlerin olduğu ortamda en rahat bir şekilde bunları aşabilecek boyutta da özelliklerimiz var. Dışarıda özellikle dışarıdan gelen birisi olarak da bunu özellikle ifade ediyorum. Şunu biz düşünüyorduk, görüyorduk, Türkiye başına bir iş geldiği zaman bunu konuşur, bir hafta konuşur, üç hafta konuşur, beş hafta konuşur afetleri yaşadığında sonrasına bunu unutur. Tekrar başına bir şey geldiğinde sanki hiç yaşamamış gibi tekrar aynı şeyleri yaşar. Bu gerçekten böylemedir yoksa bu bir algımıdır bunu çalışmakla biz işe başladık. Sonrasında bulduğumuz şey şuydu. Başımıza bizim herhangi bir şey geldiğinde normal zamanlardaki durumumuz ne olursa olsun. Herhangi bir afeti yaşadığımızda, herhangi bir acil durumu yaşadığımızda tek yumruk oluveriyoruz. Din, dil, mezhep hiçbir ayırım gözetmeksizin tek yumruk oluveriyoruz. Harika bir şekilde afetin bir şekilde üstesinden geliyoruz. İyi yapanlar ödüllendiriyoruz, kötü yapanlar belki farklı şekilde performans boyutunda farklı yerlere gidiyorlar. Yani iyi yapanlar da, kötü yapanlar da başka yerlerde olabiliyor. Tecrübe bir sonraki dönemde ikinci bir afeti yaşadığında Türkiye, gördük ki aslında Türkiye ikinci defa yaşıyor ama orada olanlar ilk defa yaşadığı için sanki ilk defa yaşıyormuş gibi aynı şeyleri tekrarlıyoruz" diye konuştu.
“KENDİSİNE VERİLEN GÖREVİN EN İYİSİNİ YAPMASINI İSTİYORUZ"
Oktay, iyi ve kötü yanlarıyla bir ilke kararı aldıklarını
vurgulayarak, “Bundan sonra hiçbirimiz hiç kimsenin elinden gelenin
en iyisini yapmasını istemiyoruz. Yani herkes elinden gelenin en
iyisini yapıyor. Ama ortaya en iyisi çıkmıyor. Ortaya bazen kaos
çıkıyor ve ciddi bir maliyet çıkıyor. Sayın Cumhurbaşkamızın net
bir talimatı vardı bize özellikle gelişmiş, geri kalmış ve
gelişmekte olan ülkeler arasındaki en büyük farklardan birisi
bugünkü Dünya'da afetlerin yönetimi. Yani bunu sürdürülebilir
kalkınmanın olmazsa olmazlarından birisi alsında bu. Gelişmiş
ülkelere baktığımızda afetleri yaşadığında normal gelişimini
sürdürürken, afeti yaşadığında çok hafif bir sarsıntıyla bunu
fırsata dönüştürebiliyor. Veya etkilenmeden devam edebiliyor.
Gelişmekte hele hele geri kalmış ülkelerde gelişme trendini
afetlerle birlikte çok ciddi şekilde sekteye uğratıyorsunuz. Her
defasında afetlerde, doğal afetlerden kaçış yok önlem alma şansınız
var. Dolayısıyla sürdürülebilir kalkınma anlamında ciddi sıkıntı
yaşıyoruz. Burada mutlak ve mutlak bir sistem kurulması gerekir
talimatını aldık. Bizde öyle yaptık. İlkemiz şuydu. Bundan sonra
hiç kimsenin elinden gelenin en iyisini yapmasını istemiyoruz. Ama
kendisine verilen görevin en iyisini yapmasını istiyoruz. Bununda
bir performans göstergesi olsun istiyoruz. Sonrasında performans
çerçevesinde de ödül ve ceza yöntemi olacaksa o çerçevede oluyor
olmak zorundadır. Ama bir başka da şu kararı aldık. Türkiye doğal
kaynakları zengin bir ülke olmadığı içinde elindeki kaynaklarını en
optimum şekilde kullanıyor olmak zorunda. Bunun içinde var olan
bütün kurum ve kuruluşlarımızın, özel sektörümüzle birlikte
tamamının kapasite ve kabiliyetini afetin yönetimine entegre edelim
istedik. AFAD olarak bizim yaptığımız buydu aslında" ifadesini
kullandı.
“3 MİLYONU AŞAN BİR MÜLTECİ OLAYINDA TÜRKİYE'DE PANİKLEME
YAŞAMADIK"
AFAD olarak önleyici tedbirlere odaklanmak zorunda olduklarını
kaydeden Oktay, “ Özellikle 2016'da buna odaklanmış durumdayız. 81
ilimizde yaptığımız bütünleşik tehlike haritası diye ifade
ettiğimiz tüm illerin tehlikelerini belirliyoruz. Tek bir haritada
tamamını topluyor olacağız ve sonrasında da risk analizlerini yapan
modellerimizi geliştirmiş durumdayız. Risk analizlerini yaptıktan
sonra her bir ilimizin risk önceliklendirilmesini sonrasında da
önceliklendirilen risklerin önlenmesi,yönetilebilmesiyle ilgili
projeler geliştirmek ve bu projeleri uygulamak . Bu belki
Türkiye'nin gelecek 20,30, 40 yılını kapsayan proje. Suriye olayı
bu çalışmaların sadece bir yan ürünü diye görebiliriz aslında. Yani
ciddi bir emek var ciddi bir alınteri var, 7/24 geldiğinizde
AFAD'ın ışıklarının yanıyor olduğunu görürsünüz. Avrupa'ya
baktığımızda 28 tane ülkeden bahsediyoruz. Daha 3-5 kişinin
hareketlendiği bir ortamda, 28 tane ülkenin paniklediği bir ortamda
3 milyonu aşan bir mülteci olayında Türkiye'de panikleme yaşamadık.
Biz üç günde 200 bin kişiyi aldık. Kobani olayları diye
hatırlarsınız. Bunlar Türkiye'yi transit ülke olarak görenler
değillerdi. Ben kendim şahsen, fiilen oradaydım. Bizden başka hiç
kimse yoktu. Sonrasında hiç Türkiye yardım etmemiş gibi bir algı
operasyonu oluşturuldu. Yaptıklarımızla ilgili genelde
sorgulanıyoruz. Biz o kadar iş odaklıyız ki hiçbir karşılık
beklemeden iş odaklıyız. Bugün Ekvador, dün Nepal'de öyleydik.
Önceki gün Filipinler'de öyleydik. Biz Filipinlere gittiğimizde
ülkenin kendi yönetimi afet yerdinde değildi. Birleşmiş Milletler
henüz orada değildi. Düşünün ki 10-15 saatlik uçak yolculuğundan
bahsediyorsunuz hazırsınız. Aynı şey Bosna ve Sırbistan'da farklı
değil" dedi.
AMAÇ, KÜLTÜR VE YAŞAM KALİTESİNİ YÜKSELTMEK
Aydın Doğan Ödülü, Vakıf kurucusu Aydın Doğan adına düzenleniyor.
Aydın Doğan Ödülü, ülkemizde kültür, sanat, edebiyat ve bilim
eserlerini yaratıcılarının kişiliğinde, çeşitli dallar için verilen
uğraşları, özveriyi, kaliteyi ve mükemmelliğinin yanı sıra emek
verenlerin çalışma ve birikimleri ile ulusal ve uluslararası
platformda övgü kazananları, mesleklerine başladıkları günden
bugüne kadar gösterdikleri başarılar doğrultusunda ödüllendirerek,
Türk insanının kültürünü ve yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla
veriliyor. Ödüllerin hangi dallarda verileceği her yıl, Vakıf
Yönetim Kurulu'nca belirleniyor. Aydın Doğan Ödülü, 20 yıldır,
gösterdikleri başarılardan dolayı ulusal ve uluslararası platformda
övgü kazanan kişi ve kurumlar ile kültür, sanat, edebiyat, bilim
alanında verilen eserleri, yaratıcılarının kişiliğinde
ödüllendiriyor.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE AYDIN DOĞAN ÖDÜLÜ
1) 1997 Aydın Doğan Ödülü: Roman - Adalet Ağaoğlu
2) 1998 Aydın Doğan Ödülü: Soysal ve Beşeri Bilimler- Prof. Dr.
Doğan Kuban ve Prof. Dr. Emre Kongar
3) 1999 Aydın Doğan Ödülü: Görsel Sanatlar- Ara Güler
4) 2000 Aydın Doğan Ödülü: Şiir- Melih Cevdet Anday
5) 2001 Aydın Doğan Ödülü: Tarih- Prof. Dr. İlber Ortaylı
6) 2002 Aydın Doğan Ödülü: Klasik Batı Müziği- Ankara Devlet
Konservatuarı
7) 2003 Aydın Doğan Ödülü: Arkeoloji - Ord. Prof. Dr. Sedat Alp ve
Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu
Hizmet Ödülü: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü ve Suna-İnan
Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araşt. Enstitüsü
8) 2004 Aydın Doğan Ödülü: Türk Halk Müziği - Yücel Paşmakçı
Hizmet Ödülü: İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet
Konservatuarı ile Folklor Kurumu
9) 2005 Aydın Doğan Ödülü: Kent Mimarisi, Kent Dokusu
İzmir Konak Meydanı Düzenlemesi ve Kastamonu Tarihi Kent Dokusu
İyileştirme Projeleri
10) 2006 Aydın Doğan Ödülü: Resim- Adnan Varınca
11) 2007 Aydın Doğan Ödülü: Moda Tasarımı- Özlem Süer ve Ümit
Ünal
12) 2008 Aydın Doğan Ödülü: Heykel- Seyhun Topuz
13) 2009 Aydın Doğan Ödülü: Tiyatro- Genco Erkal
14) 2010 Aydın Doğan Ödülü: Sinema - Nuri Bilge Ceylan
15) 2011 Aydın Doğan Ödülü: Türk Halk Müziği - Mehmet Özbek
Hizmet Ödülü: Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi
Konservatuarı
16) 2012 Aydın Doğan Ödülü: Öykü - Selim İleri
17) 2013 Aydın Doğan Ödülü: Türk Müziği-Prof. Dr. Nevzad Atlığ
Türk Musikisi Vakfı
18) 2014 Aydın Doğan Ödülü: Fotoğraf - Ozan Sağdıç
Hizmet Ödülü: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf
Bölümü