"1999 öncesi yapılan 15 milyona yakın yapı var"
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, "1999 öncesi yapılan 15 milyona yakın yapı var. Deprem kuşağıyız. Bu yapıların dayanıklı olduğunu söyleyebilir miyiz" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, "1999 öncesi
yapılan 15 milyona yakın yapı var. Deprem kuşağıyız. Bu yapıların
dayanıklı olduğunu söyleyebilir miyiz" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü'nün, 2016 yılı faaliyetlerinin, 2017 yılı hedeflerinin
değerlendirildiği müzakere çalıştaya katıldı. Antalya'nın Kemer
ilçesine bağlı Beldibi Tatil Merkezi'ndeki bir otelde
gerekleştirilen çalıştayda konuşan Bakan Özhaseki, günümüze
damgasına vuran en önemli olgunun değişim olduğunun altını
çizdi.
Bu değişimin çok hızlı ve çok boyutlu bir alanda devam ettiğini
dile getiren Özhaseki, bunu doğru anlayıp, zamanında kavrayarak
vaziyetin buna göre düzenlenmesini istedi.
Son 20-25 yıldır yaşanan değişimin geçen yüzyıllara bedel olduğunu
ifade eden Özhaseki, "Anadolu'ya Türklerin ilk girdiği
zaman diliminde başlayan yaşam ne ise bundan 40-50 sene önceki
yaşantı bir çok yerde Anadolu ve köylerde öyleydi. Ama şimdi 20-30
yıldır hızlı bir değişim var. Her alanda bu değişim ve dönüşüm var.
İslam uleması değişimden yana tavır koymuştur. Bizi ilgilendiren ne
varsa hepsinde ilerleme, değişimden yana olmalıyız. İnançlarımız,
inanışlarımız değişmez ama kullandığımızı bütün araçlar
değişebilir. Bunu zamanında ve doğru algılayarak yaparsak ayakta
kalırız. Yoksa geriye doğru gideriz. Son 15 yıl içinde ülkemizde bu
gidişatı çok iyi kavrayan, takip eden ve bunun neticesinde büyüyen,
sıçrama yapan bir ortam var. Bundan sonra de devam edecek"
diye konuştu.
"ÇEVRE DÜNYADA YÜKSELEN BİR DEĞER"
Çevre ve şehirciliğin bir arada olduğu bakanlığın dünyada sayısının
az olduğunu aktaran Özhaseki, " Çevre Bakanlığı dünyada tüm
ülkelerde var. Ama çevreyi tek başına tutan ülke sayısı çok az.
Çevreyi kendi ülkelerinde önceledikleri ne varsa onunla birlikte
görmüşler. Kimisi enerji, kimisi kalkınma, kimisi başka bir alanda
görmüştür. Ülkemizde çok hızlı gelişen şehircilik karşısında
çevrenin şehircilikle birlikte olmasına karar verilmiş. Çevre de
dünyada yükselen bir değer. Herkes çevreden bahsediyor,
kirletilmemesinden, bozulmamasından bahsediyor. Bizim bir medeniyet
kavramımız var, o kavramı yakalayan hala bir ülke yok.
"Emanet" kavramı. Canımız, eşimiz, çocuğumuz bize
emanet, ülke bize emanet, çevre bize emanettir. Bir denge üzerine
oluşturulmuştur" dedi.
"ÇİN VE HİNDİSTAN DÜNYANIN YARISINI
KİRLETİYOR"
Sanayi devrimi ile birlikte çok üretilip, çok tüketilip, çok
kirletilmeye başlandığını dile getiren Özhaseki, "Vahşi bir
para kazanma arzusu, vahşi bir dünyaya sarılma arzusu, sanki
ölmeyecekmişiz gibi her şeyi elde etme arzusu. Bütün zevklerden ve
keyiflerden sonuna kadar istifade etme arzusu dünyayı kötü yerlere
doğru götürmeye başladı. Toprağı talan etmeye, suyu kirletmeye,
havayı kirletmeye başladık. Enerjiyi sınırsız şekilde kullanmaya
başladık. Bütün bunlar kirletilince dünyanın da dengesi bozuluyor.
Küresel ısınma, karbon salınımı bunların geriye çekilmesi
gerekiyor. Bir çok anlaşmalar yapılıyor. Bizde tarafız. Fas
Marakeş'te karbon salınımı, sera gazı, küresel ısınmanın geriye
çekilmesi konusunda bir toplantı var. 35 cumhurbaşkanı, başbakanlar
var, 195 ülkenin temsilcileri var. Ülkemizi temsilen be gittim.
Konuşma sıram geldiğimde bütün protokollere taraf olduğumuzu
anlattım. Dünyayı kirletenler belli. Çin ve Hindistan dünyanın
yarısını kirletiyorlar ama taraf değiller.ABD yüzde 15'ini, AB
yüzde 15'ini, Türkiye'nin kirlettiği oran ise bin 7. Fakat bize
bazı yaptırımlarla, bazı yatırımların önüne geçmemizi ve oluşan
yeşil iklim fonuna da büyük paralar yatırmamızı
istiyorlar" diye konuştu.
"İNANCIMIZ GEREĞİ BİZ O İNSANLARA SAHİP
ÇIKARIZ"
Özhaseki, aynı toplantıda şunları da söylediğini aktardı: "
Şu anda denizlerde ölenler var. Denize boğuluyorlar. Savaştan
kaçıyorlar. Haberiniz var mı? diye sordum. 30 sene sonra olabilecek
bir tehlikeden dolayı balık çeşitleri ölür diye ağlaşırken,
dağlarda ölen insanlar sizi neden ilgilendirmiyor. dedim.
Hiçbirinden ses yok. İnancımız gereği biz o insanlara sahip
çıkarız. Çevreye sahip çıkmalıyız. Balıklar için ağıt yakanlar 4
gün sonra bio çeşitlilik zarar görür diye iddia edenler,
insanlarında en az onlar kadar değerinin olduğu düşünmeleri lazım.
Biz üstümüze düşeni yapıyoruz. Tarih bizim yaptıklarımızı yarın
yazacak."
"15 MİLYONA YAKIN YAPI VAR"
Türkiye'nin en eski kadim bir medeniyetin temsilcisi olduğunu
kaydeden Özhaseki, " Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden
birisinde yaşıyoruz. Kadim bir geleneğimiz var. Şehirlerimizi çok
eski. Son dönemlerde 100-150 yıldır yaşadığımız sıkıntı o konuda
geride kalmamıza sebebiyet vermiş. Planlamalarımız çok geç. Batıda
300 sene önce planlama yapılıp, o günkü kalkınmışlıkla, mükemmel
yapılar yapmışlar. Ama bizde çöküntü dönemi başlamış. En erken
planlamalar 1930'lu yıllarda başlamış. Birincisi sağlıksız,
ikincisi kimliksiz yapılarımız var. Bizi anlatan bir şehir var mı?
Şehirler insanların aynasıdır. Çok sağlıklı olduğunu söyleyemeyiz.
1999 yılından sonra yapılan binalar biraz sağlam gibi gözüküyor,
1999 öncesi yapılan 15 milyona yakın yapı var. Deprem kuşağıyız. Bu
yapıların dayanıklı olduğunu söyleyebilir miyiz. O zaman bizim
bakanlık olarak, bir taraftan çevre düzenine diğer taraftan
şehircilik noktasında çok hızlı adımlar atmalıyız" diye
konuştu.
"ÜLKENİN EN SAĞLAM KURULUŞLARINDAN"
Bu adımlara tapu ve kadastrodan başlanıldığını ifade eden Özhaseki,
" İnsanoğlu dünyaya geldiği günden bu yana, mülkiyetle
ilgili elde etmiş olduğu bütün hakları güvence altına alan bir
sistem kurulmuş. 170 yıldan bu yana tapu ve kadastro bu konuda
üzerine düşeni yapmış. Ülkenin en sağlam kurumların başında
geliyor. Bu hakkı anayasa ile güvence altına almışız. Ufak tefek
sıkıntılar istisna, olumsuzluklar her yerde olabilir. Ama tapu
kadastro bizim yüz akımız, insanların güvendiği en sağlam
kurumların başında geliyor. Tapu denildiği zaman akan sular
duruyor. Büyük bir teşkilatız, bu teşkilatla övünüyoruz. 26 ülkenin
arşivleri bizde. O ülkelerin hukuki ,siyasi iktisadi,askeri
geçmişinde ne var fikir yürütülmek isteniyorsa, arşivlerimizden
istifade edilmelidir" dedi.
"BAKANDAN 2 İSTEK"
Bakan Özhaseki, tapu ve kadastroda görev yapan tüm personel ve
yöneticilerinden bazı isteklerini de şöyle aktardı:
"Birincisi lütfen gelen insanlara güler yüzlü davranın,
personelinize iyi davranın. 21 yıllık belediye başkanlığı görevini
yaptım. Bir kişiye, "Çık dışarı" demedim. Kötülere
baş eğmedim. Kimsenin gönlünü kırmadım. Bunu yapmak sizlerinde
görevidir. Devlet asık yüzlü, bir yapı değildir. Senin benim
oluşturduğum bir yapıdır. İnsan devletini sevmeli, devlette insanı
için varolduğunu bilmeli. İkincisi, teknolojiyi çok yakından takip
etmeliyiz. Personel eksikliğinden bahsediyoruz. Bundan da
vazgeçelim. Fazla insana ihtiyaç duyulmasın. Tapu ve kadastro
olarak fazla işlem isteyen son kurumlardan biriyiz. Başarılıyız,
memnuniyet yüksek, güven yüksek. Bunlarla övünelim. Evrak
işlemlerini daha da kısaltabiliriz sağlam evrak üzerinde yapıldığı
sürece işlemi uzatmaya gerek yok. Ben satıyorum, o alıyor. Bu kadar
basit. İşlemlerini nasıl kısaltırız diye düşünün. İngiltere'deki
sistem incelensin. Tapunun sağlamlığına helal gelmesin, tapu
delinmesin ama çok kısa ve insanları üzmeden bir sürü işlem
yaptırmaktan kurtaracak hale getirelim. Bunun en iyi yolunu siz
bilirsiniz. Fazla personel almak devleti kurtarmaz, devleti
çökertir. Devlet yatırıma aktaracağı birikimini, personele verirse
aldığı kadar personeli mutlu eder. O da bir müddet sonra daha fazla
maaş beklediği için mutsuzluk başlar. Devlet büyür ve gelişirse, iş
alanı gelişirse devlete girmek için hiç kimse çabalamaz"
dedi.
"ALT VE ÜST OYNAK"
Zor bir coğrafyada yaşadıklarını ifade eden Özhaseki, "Bu
zorluk tarihimizden gelen bir takım birikimlerden kaynaklanıyor.
Bin bir türlü bela ile uğraşıyoruz. Avantajı var ama dezavantajı da
var. Bu ülkenin altıda oynak üstüne oynak. Alt tarafı depremsellik
açısından oynak, her gün bir taraflar sallanıyor, tedbirli olmak
zorundayız. Bir taraftan da yerin üstündeki oynaklıklara karşıda
savaşmak zorundayız.
Bunları yönetenler tek. Bunları parayı verenler, kukla gibi
kullananlar tek merkez. Bu merkez, bütün bunları şimdi Türkiye'nin
başına bela etti. Sonsuz ve sınırsız bir yetki var mıdır? O
belediye başkanları da çukur kazamaz, bağımsızlık ilan edemez,
teröristlere destek veremez. Terör örgütünün lojistik üstü gibi
davranamaz. Hizmet için verilen parayı terör örgütüne veremez. Bir
önceki yönetimde Patnos'ta geçici işçilere 6 bin 300 lira, daimi
işçilere 7 bin 500 lira. Helal olsun. Her taraf borç, her yer
pislik, sürünüyor. Kim yer bu numarayı. Hiçbir gemi kaptanı, bilet
yaptı diye yolculuk yapıyor diye gemisini delmesine izin vermez.
Bizde vermeyeceğiz. Şehirlerde bittiler, köylerde, kırsalda
bittiler, dağlarda, sınır ötesinde de bittiler. Bu coğrafyada
güçlüyseniz ayakta kalırsınız, değilseniz kalamazsınız. Bu
mücadele, bağısızlık, hürriyetimiz için, değerlerimiz için
veriliyor. Aynı mücadeleyi FETÖ örgütüyle de veriyoruz"
ifadelerine yer verdi.
"BİRLİK VE BÜTÜNLÜK ÇAĞRISI"
İleriye doğru ümitle bakılması gerektiğini kaydeden Özhaseki,
" İyi günler bizi bekliyor. Bütün problemlerin altından
kalkarız. Çözemeyeceğimiz bir sorun yok. Yeter ki bir olalım milli
olalım. Yeter ki birbirimizi sevelim. Kimsenin yaşamına
karışmayalım. Birbirimizi sevelim ve sayalım. Bize karşı yapılan
saldırı ve envai çeşit tuzağa rağmen ekonomimiz ayakta. Bize
yapılanlar batı ülkesine yapılsa çökerlerdi"diye
konuştu.
Bakan Özhaseki'ye, Tapu ve Kadastro Genel Müdür Vekili Gökhan Kanal
tarafından üzerinde Osmanlı turası bulunan bir tablo takdim
edildi.
(İsa Akar-Harun Erdoğdu / İHA)