15 Temmuz'daki TÜRKSAT baskını iddianamesinde 5'er kez ağırlaştırılmış müebbet talebi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında, Gölbaşı'ndaki TÜRKSAT'a yayınları kesmek üzere giden 5'i sivil 16 kişinin eylemleriyle ilgili iddianameyi Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi.
ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz
2016'daki darbe girişimi sırasında, Gölbaşı'ndaki TÜRKSAT'a
yayınları kesmek üzere giden 5'i sivil 16 kişinin eylemlerine
ilişkin iddianame Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
Cumhuriyet Savcısı Tolgahan Öztoprak'ın hazırladığı iddianamede
şüpheliler Eray Uçkun, İbrahim Altınok, Melih Varol, Mustafa
Altunay, Mesut Sancak, Ergün Özyurt, Ersan Kuluçlu, Osman Kemal
Küçük, İbrahim Yılmazbaş, İsmail Donat ve Tayfun Karaöz'ün
"anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs",
"cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya
görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs",
"cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini
ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye
teşebbüs" ve "iki kişiyi kasten öldürmek"
suçlarından 5'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına
çarptırılmaları istendi.
Bu şüphelilerin "silahlı terör örgütü üyesi
olmak", "nitelikli kasten öldürmeye
teşebbüs", "cebir tehdit veya hile kullanarak
kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak", "nitelikli
yağma", "kamu malına zarar vermek" ve
"mala zarar vermek" suçlarından ayrıca
cezalandırılmaları talep edilen iddianamede, sivil şüpheliler Aydın
Yavuz, Birol Baki, Burhan Güneş, Salih Mehmet Dağköy ve Uğur
Özüdoğru için "anayasal düzeni değiştirmeye
teşebbüs", "cebir ve şiddet kullanarak TBMM'yi
ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye
teşebbüs" ve "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye
Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini
yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından üçer kez
ağırlaştırılmış müebbet hapsin yanı sıra "silahlı terör
örgütü üyesi olmak" suçundan cezalandırılmaları talebinde
bulunuldu.
Darbecilerin TÜRKSAT'a gelmesinden önce tedbir amacıyla kuruma
gelen ve personeli yönlendiren TÜRKSAT AŞ Tesisler İşletme
Direktörü Ahmet Özsoy ile şirket görevlisi Ali Karslı'nın
"ölen" olarak gösterildiği iddianamede, bu
kişilerin yakınları ve TÜRKSAT AŞ Genel Müdürü Cenk Şen'in de
arasında bulunduğu 60 kişi ile TÜRKSAT AŞ tüzel kişiliği
"müşteki" olarak yer aldı.
Sivil şüphelilerden Dağköy'ün FETÖ/PDY örgütüyle irtibatlı Yamanlar
Lisesi mezunu olduğu, Samanyolu TV'de bilgi işlem direktörlüğü
yaptığı ve El Cezire Türk'te çalıştığı, Yavuz'un TÜBİTAK Marmara
Araştırma Merkezinde kurumsal gelişim başkan yardımcılığı yaptığı,
Burhan Güneş'in de bilgisayar mühendisliği mezunu olduğu ve
TÜBİTAK'ta İdari İşler Başkan Yardımcılığı yaptığına dikkati
çekilen iddianamede, şüpheli Baki'nin elektronik şirketi olduğu,
Samanyolu TV'de bir süre çalıştığı; Özüdoğru'nun ise HAVELSAN, BTK
ve son olarak Başbakanlık Sektörel İzleme Birimi'nde bilişim uzmanı
olarak görev yaptığı aktarıldı.
İddianamede, şüphelilerin darbe girişimi gecesi yayınların
kesilmesi için TÜRKSAT'a gittikleri, sivil şüphelilerin de bu
amaçla "teknik personel" olarak burada
bulundukları ifade edildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe
girişimine ilişkin daha önce beş dava daha açmıştı.
Firari 6 şüpheli
Öte yandan başsavcılık, firari şüpheliler Tayfun Karaöz, İsmail
Donat, Ergün Özyurt, Osman Kemal Küçük, İbrahim Yılmazbaş ve Ersan
Kuluçlu'nun fotoğraflarını basına dağıttı.
Sözde sıkıyönetim direktifi tüm kurumlara 15 Temmuz akşamı saat
22.15'te gönderildi
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe
girişimi sırasında Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki TÜRKSAT'ta
gerçekleştirilen eylemlere ilişkin 16 kişi hakkında hazırlanan
iddianamede, o gece TÜRKSAT'ta yaşananların ayrıntıları yer
aldı.
İddianamede, darbecilere ait Tuğgeneral Mehmet Partigöç ve Kurmay
Albay Cemil Turan imzalı 3 sayfalık 20 maddeden oluşan sözde
sıkıyönetim direktifinin, Genelkurmay Başkanlığından tüm kurumlara
15 Temmuz akşamı saat 22.15'te gönderildiği belirtildi.
"Harekat Yıldırım" öncelik derecesiyle tüm
birimlere gönderilen sıkıyönetim direktifinin birinci maddesinde
özetle, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) 16 Temmuz 2016
günü saat 03.00 itibariyle yönetime el koyduğunun" ifade
edildiği kaydedilen iddianamede, ikinci maddede özetle bu saatten
itibaren tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildiğinin belirtildiği
aktarıldı.
İddianamede, örgütün, darbeye teşebbüse yönelik hazırlıklarını 16
Temmuz saat 03.00'e göre planladığı ancak deşifre oldukları
düşüncesiyle saat 21.00 sularında örgütün amacın uygun faaliyette
bulunacak stratejik birliklere daha önceden planlayarak verdikleri
görevleri yerine getirmeleri için haber verip adeta düğmeye
bastıklarının anlaşıldığı kaydedildi.
Örgütün gerçekleştirilmesini planladığı darbeye teşebbüs
faaliyetleri için TÜRKSAT, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı
(TİB), Telekom gibi iletişim ve yayınların gerçekleştiği yerleri
ele geçirerek yayınların ve iletişimin kesilmesine özel önem
verdiği vurgulanan iddianamede, bu amaçla Polatlı 58. Topçu
Tugayında hazırlanan birliklerden 34 kişiden oluşan bir birliğin
TÜRKSAT'ı, 32 kişiden oluşan bir birliğin ise TİB'i ele geçirmek
üzere görevlendirildiği belirtildi.
İddianamede, şüphelilerin bir kısmının, Özel Kuvvetler
Komutanlığında çeşitli rütbelerde görev yapanlar, diğer kısmının
ise özel kuvvetler komutanlığında astsubay rütbesi ile görev
yaparken subaylık sınavını kazanmaları nedeniyle Kara Harp Okulunda
eğitimde bulunan kişiler oldukları kaydedildi.
Şüphelilerin olay günü, önceden yapılan bir planlamanın parçası
olarak kendilerine verilen "TÜRKSAT uydu tesislerini ele
geçirip ulusal yayınları durdurmak ve kontrol altına
almak" şeklindeki görevi yerine getirmek üzere gruplar
halinde Çankaya Köşkü'ndeki Başbakanlık yerleşkesi içerisinde
bulunan Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına, yanlarına aldıkları
kamuflajlı resmi kıyafetleriyle sivil olarak geldikleri ifade
edildi.
Şüphelilerden Harun Olgun ve Eray Uçkun'un, kamuflajlı resmi
kıyafetlerinden rütbe ve isimlerinin olduğu kısımları çıkararak
giyen şüphelileri gruplara ayırdığı ve bu kişilere önceden
hazırlanan M-16 ve HK-416 model piyade tüfekleri, bu tüfeklere ait
mühimmat ve teçhizatı dağıttıkları anlatılan iddianamede,
şüphelilerin buradan, helikopterle iki grup halinde TÜRKSAT'a
intikal ettikleri kaydedildi.
İddianamede, şüphelilerin kurumun idari bina arka tarafındaki
helikopter pistine indirildiği, buradan dağılarak iki ekip halinde
öncelikle nizamiye bölgesinde güvenlik görevlilerinin bulunduğu
yeri, akabinde tüm tesisi kontrol altına almak ve yayınları kesmek
üzere harekete geçtikleri aktarıldı.
Tesisin tamamını kontrol altına almaya çalıştılar
Güvenlik kamera kayıtları, müşteki beyanları ile teşhisler sonucu,
şüphelilerden olay sırasında ölen Ercan Şen ile Ersan Kuluçlu,
Osman Kemal Küçük, İsmail Donat, Mustafa Altunay, Fatih Arslan,
İbrahim Yılmazbaş, Ergün Özyurt, İbrahim Altınok olmak üzere
dokuzunun saat 00.50 sıralarında ana nizamiye bölgesine yönelip
oradaki güvenlik görevlilerinden ilk olarak Üzeyir Yavuz'u silahını
alarak teslim aldıkları belirtilen iddianamede, diğer şüphelilerden
Eray Uçkun, Tayfun Karaöz, Mesut Sancak ve Melih Varol'un ise
tesisin diğer bölgelerindeki çalışanları toparlamaya, tesisin
tamamını kontrol altına almaya ve yayınları kesmeye çalıştıkları
ifade edildi.
Ahmet Özsoy'un şehit edilişi
İddianamede, bu sırada şüphelilerin TÜRKSAT'a gelmesinden önce
tedbir amacıyla kuruma gelen ve personeli yönlendiren TÜRKSAT A.Ş.
Tesisler İşletme Direktörü Ahmet Özsoy, güvenlik amiri Ferhat
Derecik ve şirket görevlisi Ali Karslı'nın, çevre kontrolü yapmak
amacıyla kuruma ait araçla Konya yolu civarına gittikleri, tekrar
kuruma geldiklerinde saat 00.55 sıralarında içeride şüphelilerin
olduğunu öğrenince araçla nizamiye kısmına hızla gelmek istedikleri
anlatıldı.
Bu sırada, İsmail Donat, Ersan Kuluçlu, Fatih Arslan, Osman Kemal
Küçük, Ercan Şen'in uzun namlulu tüfeklerle doğrudan araca ateş
etmeleri sonucu yaralanan Özsoy ile Karslı'nın olay yerinde şehit
edildikleri, Derecik'in de yaralandığı belirtilen iddianamede,
Derecik'in şüpheliler tarafından nizamiye binasına götürüldüğü ve
burada alıkonulduğu belirtildi.
Bu şüphelilerin, gelen araca doğru ateş ettiklerinin kamera
kayıtlarından tespit edildiği kaydedildi.
İddianamede, bazı şüphelilerin, TÜRKSAT'taki müştekilerin bir
kısmını silahları ve cep telefonlarını alarak nizamiye binası
içerisinde alıkoydukları, Genel Müdürlüğün olduğu binada bulunan
kurum içerisindeki bir kısım güvenlik kameralarının görüntü
almasını engellemek amacıyla kırdıkları bilgisi de yer aldı.
Alıkoydukları personelden uydu yayınlarının kesilmesini
istediler
Şüphelilerden Tayfun Karaöz ve Mesut Sancak'ın ise süreç içerisinde
yerleşkenin idari binaları ve diğer alanlarda yaptıkları kontroller
sırasında ele geçirdikleri müştekileri uplink binasında
alıkoydukları, bu personelden uydu yayınlarının kesilmesi amacıyla
konuyla ilgili bilgisi olanları sordukları aktarılan iddianamede,
olay gecesi şöyle anlatıldı:
"Personelin özellikle yayınların kesilmemesini sağlamak
amacıyla bilgilerinin olmadığını söyledikleri, şüphelilerin
müştekilerden Asım Akkaya'dan silah zoruyla yayınları durdurmasını
istediği, Asım Akkaya'nın da bir kısım yerel yayınları süreç
içerisinde kesiyormuş gibi davranıp ulusal yayınlara müdahale
etmediği anlaşılmıştır.
Yaptıkları tüm tehdit, baskı ve zorlamaya rağmen uydu yayınlarının
kesilmesini sağlayamayan şüpheli Eray Uçkun'un akıllı telefonla
internet üzerinden ve sesli-yazılı görüşmelerle şüpheli Osman
Kılıç'a sürekli gelişen olayları bildirdiği, dışarıdan uydu
yayınlarının kesilmesine yardım etmek üzere gelecek sivil örgüt
mensuplarının da gelmemesi üzerine son olarak yerleşkenin savaş
uçakları tarafından bombalanarak tahrip edilmesi ve bu şekilde uydu
yayınlarının engellenmesi gerektiğini değerlendirdikleri,
kendilerini getiren helikopterlerin ayrılmış olması sebebiyle,
buradan ayrılmak için kuruma ait araçları kullanmaya karar
verdikleri ve bu amaçla şüphelilerin TÜRKSAT tarafından kullanılan
06 DU 2823 ve 06 DR 1540 plakalı Renault Fluence marka araçlar ile
müştekilerden güvenlik görevlisi İsmail Açıkal'a ait 06 HD 453
plakalı Hyundai marka minibüsü yağmaladıkları, güvenlik
personelinden yağmalanan silahlar, teçhizat ve personellere ait cep
telefonlarını da bu araçlara alarak, gruplar halinde bindikleri bu
araçlarla saat 02.51 sıralarında Konya istikametine kaçmak
istedikleri sırada, TÜRKSAT'a giriş yolu olarak kullanılan yol
kavşağında tedbir alan emniyet müdürlüğü personelinin ateş açtığı
anlaşılmıştır."
İzlerini kaybettirdiler
Emniyet yetkililerinin açtığı ateşe karşılık veren şüphelilerin,
Konya istikametine bir süre kaçtıkları, kullandıkları araçları
Ahiboz ve Bezirhane mahalleleri civarında terk ettikleri anlatılan
iddianamede, askeri helikopterlere alınıp yaralananların GATA'ya
bırakılarak diğerlerinin Akıncılar Üssü'ne götürüldükleri,
şüphelilerin bir kısmının Bezirhane Mahallesi civarından, bir
kısmının ise Akıncılar Üssü'nden kaçarak izlerini kaybettirdikleri
belirtildi.
Helikopterle TÜRKSAT'a gittikleri, buraya inmeden önce havadan
nizamiye bölgelerine ateş açtıkları anlatıldı
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe
girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki TÜRKSAT'ta gerçekleştirilen
eylemlere ilişkin 16 kişi hakkındaki iddianamede, şüphelilerden
Eray Uçkun'un soruşturma aşamasında, "Telefonla aranıp
Genelkurmay Başkanının talimatı ile ordunun yönetime el koyduğu
haberini verdiler ve yayını kesmemizi söylediler. Genelkurmay
Başkanının emri olduğu için bu talimatı yerine getirmek amacıyla
hareket ettim. Bana emri Genelkurmay Başkanının Özel Kalem Müdürü
Albay Osman Kılıç verdi." ifadesini verdiği aktarıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesine
gönderdiği iddianamede, asker şüphelilerin, Yarbay Eray Uçkun'un
emir ve komutasında ortak suç işleme kararı çerçevesinde hareket
ettikleri belirtildi.
İddianamede, tüfek, teçhizat ve yeterli mühimmatı bulunan
şüphelilerin, helikopterle TÜRKSAT'a gittikleri, buraya inmeden
önce havadan nizamiye bölgelerine ateş açarak müştekiler Muhammed
Emin Sergili, Halil Ersoy ve Tayfun Öğütlü'yü yaraladıkları
yapılara zarar verdikleri anlatıldı. İddianamede, şüphelilerin,
yerleşkeye indikten sonra da görevli personeli alıkoydukları, cep
telefonlarını, kurum telsizlerini ve güvenlik görevlilerinin
silahlarını yağmaladıkları, idari binadaki güvenlik kameralarını
söktükleri ifade edildi.
Darbecilerin araçlara ateş ettiği sırada ana nizamiyede bulunan
araçtaki Ahmet Özsoy ve Ali Karslı'nın hayatını kaybettiği
belirtilen iddianamede, aracın arka koltuğunda oturan Ferhat
Derecik'in ise yaralandığı kaydedildi.
Şüpheli Yarbay Eray Uçkun'un olaylar sırasında kullandığı cep
telefonunun, "Bekir Küçük" adına kayıtlı 0553 773
48 01 numaralı telefonla irtibat halinde bulunduğunun iletişim
tespitlerinden belirlendiği aktarılan iddianamede, Genelkurmay
Başkanlığının yazısına göre numaranın, hakkında soruşturma
yürütülen Albay Osman Kılıç tarafından aktif hale getirilen
numaralardan biri olduğuna ve özellikle Kazan bölgesinden baz
sinyali verdiğine işaret edildi.
İddianamede, Uçkun'un, bu numarayla gece boyunca çok sayıda görüşme
ve mesajlaşma yaptığı aktarılarak, "Buna göre Eray Uçkun'un
TÜRKSAT A.Ş'de gerçekleştirdikleri eylemlerin tüm safahatı
konusunda şüpheli Osman Kılıç ile bilgi ve talimat alışverişinde
bulunduğu, son olarak TÜRKSAT A.Ş'nin bombalanmasına yönelik
görüşmenin de bu iki şahıs arasında kararlaştırıldığı
değerlendirilmiştir." ifadesine yer verildi.
Uçkun, emri Kılıç'tan aldığını söyledi
İddianameye göre şüphelilerden Eray Uçkun, soruşturma sırasında
verdiği ifadede, piyade yarbay olarak Özel Kuvvetler Komutanlığı
İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli olduğunu belirterek, şunları
kaydetti:
"Telefonla aranıp Genelkurmay Başkanının talimatı ile
ordunun yönetime el koyduğu haberini verdiler ve yayını kesmemizi
söylediler. Genelkurmay Başkanının emri olduğu için bu talimatı
yerine getirmek amacıyla hareket ettim. Bana emri Genelkurmay
Başkanının Özel Kalem Müdürü Albay Osman Kılıç verdi. Hemen
müdahale ettim. Ancak aracın içindeki şahısların vurulduğunu
gördüm. Bunun üzerine Osman Kılıç'ı arayarak bulunduğumuz yerde
yaralıların olduğunu ve tahliye edilmeleri gerektiğini bildirdim.
Kılıç bize, 'Hemen yayını kesin.' dedi. Ancak ben oradaki sistemi
bilmediğim için yayını kesemedim. Kılıç bana telefonda, 'Başka bir
tedbir düşünüyorlar. Oradan süratle, 5 dakika içinde ayrılın.'
dedi. Minibüs geride kaldı. Biz Konya tarafına doğru devam ettik.
Osman Kılıç'ı arayıp bilgi verdim. Bana 'Uygun bir yere geçin ve
haber verin.' dedi. Bezirhane köyüne girip kuzey batı istikametine
gittik. Araçta yaralı olan askere ilk müdahaleyi yaptık. Birlikte
yaya olarak uzaklaştık. Biz koordinatlarımızı bildirdik.
'Helikopterle sizi aldıracağız.' dediler. Yaklaşık 1 saat sonra 2
helikopter geldi. Bir helikopter bizi alıp yaralıları GATA'ya
bıraktıktan sonra Akıncılar Üssüne götürdü. Diğer helikopter de
diğer grubu bulunduğu yerden almış. Buraya geldiğimizde sabah gün
aydınlanmıştı."
İddianamede, diğer şüphelilerin de soruşturma aşamasında verdiği
ifadede, suçlamaları reddettikleri aktarıldı.
FETÖ bağlantıları iddianamede
TÜRKSAT Uydu Haberleşme Yerleşkesine yapılan helikopter
saldırısında zarar gören yerlerin bilgilerinin de paylaşıldığı
iddianamede, şüphelilerin FETÖ bağlantısına da yer verildi.
Buna göre, şüphelilerden Burhan Güneş, Aydın Yavuz, Birol Baki ve
Salih Mehmet Dağköy'ün Bank Asyada hesaplarının bulunduğu ve bu
hesapların suç tarihine kadar aktif olarak kullanıldığı
belirtildi.
Şüphelilerden Aydın Yavuz'da örgüt üyelerinin haberleşmede
kullandığı ByLock uygulamasının bulunduğu, Burhan Güneş'in eşi
hakkında TÜBİTAK'taki FETÖ soruşturması kapsamında adli işlem
yapıldığı belirtilen iddianamede, Burhan Güneş'in FETÖ'nün finans
kaynaklarından Kaynak Holding bünyesinde faaliyet gösteren Venero
Bilişim isimli firmada çalışmış olabileceği kaydedildi.
İddianamede, şüphelilerden Ersan Kuluçlu, Birol Baki ve Aydın
Yavuz'un "FETÖ ile ilişkisi olduğu ve milli güvenliğe
tehdit oluşturduğu" gerekçesiyle kanun hükmünde kararname
ile kapatılan Kimse Yok Mu Derneği ve Fatih Üniversitesi ile
irtibatlı olabilecekleri aktarıldı.
TÜRKSAT'ın zararı 7 milyon lira civarında
Müştekilerden TÜRKSAT A.Ş. Genel Müdürü Cenk Şen, iddianamede yer
verilen ifadesinde, personelin şehit edilmesi, yaralanması, gasp
edilmesi, yerleşkenin bombalanıp kuruma zarar verilmesi nedeniyle
olaylara katılan tüm kişilerden şikayetçi olduğunu, TÜRKSAT'ın da
yaklaşık 7 milyon lira civarında zararı bulunduğunu bildirdi.
Müştekiler arasında yer alan TÜRKSAT A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı
Halil Yeşilçimen, darbe girişimini evde televizyon izlerken
öğrendiğini, TÜRKSAT'a saldırı olma ihtimaline karşın Genel
Müdürlük binasına gittiğini, Genel Müdür Şen'i aradığını,
alacakları tedbirlerle ilgili bilgi verdiğini, onay aldıktan sonra
kamyon ve itfaiyeden oluşan bir barikatı ana yol üzerindeki dış
nizamiyenin üzerine kurduklarını anlattı.
Yerleşkede olduğu sırada helikopter seslerinin duyulduğunu ve ateş
edilmeye başlandığını bildiren Yeşilçimen, şunları kaydetti:
"Menfeze gitmek için çıktığımda karanlıkta bir ses, 'Dur,
teslim ol ve yere yat.' dedi. Bunun üzerine söyleneni uyguladım.
Yerde yattığım sırada bu şahıs cep telefonumu aldı, bana 'Teknik
personel misin?' diye sordu. Teknik personel olduğumu söylemem
üzerine beni up-link odasına götürdü, burada da elinde bulunan
silahı bana doğrultarak iki dakika içerisinde tüm yayınların
kesilmesini istedi. Bu işte görevli olmadığımı söylediğimde ise
inanmayıp, iki dakika sonra beni vuracağını söyledi."