11 yıllık adalet mücadelesi
Kocaeli'de yaşayan Gülümser Kaymaz, eski eşine açtığı boşanma davası nedeniyle 2005 yılından bu yana adliye koridorlarını aşındırıyor. Kaymaz, 2007'de eşinden boşanabilmenin mutluluğunu daha yaşayamamışken, bu kez de eski eşiyle ortak kullandığı evini alabilmek için 7 yıldır devam eden hukuk mücadelesinin içinde kendisini buldu.
Kocaeli'de yaşayan Gülümser Kaymaz, eski eşine açtığı boşanma
davası nedeniyle 2005 yılından bu yana adliye koridorlarını
aşındırıyor. Kaymaz, 2007'de eşinden boşanabilmenin mutluluğunu
daha yaşayamamışken, bu kez de eski eşiyle ortak kullandığı evini
alabilmek için 7 yıldır devam eden hukuk mücadelesinin içinde
kendisini buldu.
Eşinin kendisiyle evli olduğu yıllarda başka bir kadınla ilişkisi
olduğunu öğrenerek 2005 yılında boşanma davası açan Gülümser
Kaymaz, Kocaeli Adliyesi'nin koridorlarından 11 yıldan beri
çıkamıyor. Çocukları Okan ve Oğuzhan ile yaşam mücadelesi veren
Gülümser Kaymaz, kendisini adliyede tanımayan kalmadığını
belirterek, adaletin bir gün geleceğine dair umudunu da kaybetmek
üzere olduğunu söyledi. 2 yıl 8 ay süren davanın ardından eşiyle
boşanabilen Kaymaz, tam rahata erdiğini düşünürken bu kez de
kendini 7 yıldan beri süren ve halen devam eden mal paylaşım
davasının içerisinde buldu. Adliye koridorlarında, kalem kalem
dolaşarak dosyaları peşinde koşan ve hak ettiğini düşündüğü adaleti
arayan Kaymaz, birçok insanın kendiyle 'Tombul dosya' diye dalga
geçtiğini belirterek davalarının sonuçlanması için yetkililerden
yardım bekliyor.
Boşanma davasıyla başlayan 11 yıllık adliye serüvenini anlatan
Kaymaz, "Büyük oğlumuzun karne aldığı dönemdi. Ona tatil
olsun diye eşim beni çocuklarla birlikte İznik'e yolladı. Meğer o
dönemde başka bir kadınla ilişkisi varmış. Biz İznik'teyken eşim
beni arayarak yanımıza geldi. Orada bana başkasıyla ilişkisi
olduğunu ve ayrılmak istediğini söyledi. Ben hemen Okan'la
Oğuzhan'ı alarak Kocaeli'ye döndüm. Geri döndüğümüzde evimizin içi
bomboştu. Eski eşim benim özel eşyalarım dahil her şeyi toplayarak
kendi annesinin evine götürmüştü" dedi.
Boşanmak için tuttuğu avukatın eski eşi E.D. ve ailesi ile anlaşma
yaparak kendisini dolandırdığını söyleyen Gülümser Kaymaz,
"Avukat ile birlikte 2007 yılında açtığımız ikinci boşanma
davası 8 duruşma sonra bitti. Hakim bizi boşadı ve bana çocuklar
için nafaka bağlanmasına karar verdi. O nafaka birkaç ay yattıktan
sonra bir daha görmedik. O davada, ben bilmediğim için, ev
üzerindeki haklarım konusunda herhangi bir karar çıkmadı. Avukatım
dosyayı temyize götürmeye gerek olmadığını ve kendisinin ayrı bir
dava açacağını söyleyerek beni oyaladı" diye konuştu.
Dosyasını temyize götürmek için gittiği adliyede temyiz süresinin
geçtiğini öğrendiğini belirten Kaymaz, "Oradan çıkıp hemen
avukatımın ofisine gittim. Bana temyize gerek olmadığını bu konu
için başka bir dava açtığını söyledi ve bu dava için benden yüklü
bir ücret aldı. Ben bu davada evin bütün borcunu kendim ödediğimi,
eski eşimin borca karışmadığını ispat ettim ve evin değerinin yüzde
ellisini almaya hak kazandım. Ancak avukatım, diğer tarafla
anlaşmalı olduğu için, bu karar yanlış senin hakkın evin tümü
diyerek dosyayı temyiz etti. Bu temyizden sonra ilk kararda
kazandığım hakkın da yarısını kaybettim. Bu sırada davayı açtığımız
Kocaeli 2. Aile Mahkemesi evin satılamaması için üzerine tedbir
koydu. Avukat tedbir kararını tapu müdürlüğüne ben elden götürürüm
diyerek aldı. Ancak o karar hiçbir zaman tapu müdürlüğüne ulaşmadı.
E.D. benimle boşandıktan sonra birlikte yaşadığı kadın ile
evlendiler. Evi alabilmek için eşinin Almanya'da yaşayan kardeşine
ödenmek üzere eski eşim 100 bin TL'lik senet imzalamış. Bu senedi
öne sürerek mahkemenin tedbir kararından önce evin üzerine haciz
koydurdular. Biz o senedin sadece evi alabilmek için düzmece bir
şekilde yapıldığını ispatladık. Bu konudaki mahkeme devam
ediyor" ifadelerini kullandı.
Bu noktadan sonra işlerin biraz daha karışık hale geldiğini anlatan
Gülümser Kaymaz, "Eşimin bana yıllardır ödemediği nafaka
hakkında davam vardı. O da bana bu ücreti düşürmek için karşı dava
açmış. Mahkemede ücreti düşürememesi için eski kararı sunmam
istendi. Kararı o tarihte veren mahkemenin arşivinde dosyayı
bulamadılar. Ben de kendi elimdeki karar kağıdını icra müdürlüğüne
teslim ettim. Ertesi gün gittiğimde icra müdürlüğünde benim teslim
ettiğim dosya yoktu. Toplam nafaka borcu o dosya kaybolduğu için
düştü. Ben de davayı temyize götürdüm" şeklinde
konuştu.
Eski eşi ile aralarında ödenmesi gereken birikmiş nafaka borcu
hakkında olan davanın 2014 yılında temyizden döndüğünü anlatan
Gülümser Kaymaz sözlerine şöyle devam etti: "Temyizden
dönen dosyada yıllardır ödemediği nafaka borcu yeniden hesaplanmış
ve yarı yarıya düşmüştü. Eski eşim bu fırsattan istifade ederek
düşen ücreti ödedi ve evin üzerindeki benim hakkım olan haczi
kaldırdı. Bunun üzerine eski eşimin evi satabileceğinden korktuğum
için hemen mal paylaşımı davasının sürdüğü mahkemeye gittim. 3.
Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki memur bana dosyayı icra müdürlüğüne
gönderdiğini söyledi. İcra müdürü ise dosyanın gelmediğini
söyleyince deliye döndüm. Adliyede sabah 9'dan akşam 4 buçuğa kadar
dosya aradık. Dosyayı zamanında bulamadığımız için eski eşim aynı
gün evin satışını gerçekleştirdi. Burada anlatamadığım çok şey var.
Adaletin sağlanacağına inanıyorum ama yaşadıklarımdan sonra artık
inancım yavaş yavaş kayboluyor."
(İHA)