10 ayda 240 kadın ve kız çocuğu öldürüldü
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi (KADUM) tarafından ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü' nedeniyle basın açıklaması yapıldı. Merkez adına açıklama yapan Avukat Zeynep Işık, son 10 ayda 240 kadın ve kız çocuğunun erkekler tarafından öldürüldüğünü belirterek, "Toplumun temeli kadındır ve kadın özgürleştikçe toplumlar...
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi
(KADUM) tarafından ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü' nedeniyle basın açıklaması
yapıldı. Merkez adına açıklama yapan Avukat Zeynep Işık, son 10
ayda 240 kadın ve kız çocuğunun erkekler tarafından öldürüldüğünü
belirterek, "Toplumun temeli kadındır ve kadın
özgürleştikçe toplumlar bilinçlileşir. Şiddet oluşmadan önce
önlemeye yönelik etkili projeler geliştirilmelidir"
dedi.
Diyarbakır Barosu adli yardım binasında ‘25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü' dolayısıyla
düzenlenen açıklamaya Avukat Zeynep Işık ve avukatlar katıldı.
Avukatlar yakalarına şiddet mağduru kadınların resimlerinin
bulunduğu kartlar takarak açıklamaya katılırken KADUM adına
açıklama yapan Avukat Zeynep Işık, tüm sözleşme ve kanunlara karşın
kadına yönelik şiddeti asayiş sorunu olarak ele alan yaklaşım ve
uygulama sorunlarının devam ettiğini ifade ederek,
"Türkiye'de hala her gün kadınlar öldürülmektedir. Türkiye
Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi'nin ilk imzacısıdır. Ancak
bugüne dek İstanbul Sözleşmesi kapsamında kadına yönelik şiddetle
mücadeleye ilişkin Acil Eylem Planları uygulanmamıştır. Sadece
sözleşmenin imzacısı olmak yetmez. Önemli olan sözleşmedeki
standartların yasaya ve uygulamaya yansımasıdır. Yasal düzenlemeler
değişmekte ancak şiddet hız kesmeden artmaktadır" diye
konuştu.
"10 AYDA 240 KADIN VE KIZ ÇOCUĞU ÖLDÜRÜLDÜ"
2017 yılının ilk 10 ayında yapılan araştırmaların verilerini
paylaşan Işık, "Verilere baktığımızda, 2017'nin ilk 10
ayında erkeklerin 240 kadın ve kız çocuğunu öldürdüğü, 77 kadına
tecavüz ettiği, 286 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu, 338
kadına şiddet uyguladığı korkunç bir tablo ile karşı karşıya
kalmaktayız. Son 5 yıla baktığımızda 2012 yılında 141 kadın, 2013
yılında 287 kadın, 2014 yılında 292 kadın, 2015 yılında 278 kadın,
2016 yılında da 287 kadın öldürülmüştür" dedi.
"ETKİLİ PROJELER GELİŞTİRİLMELİ"
Kadın katliamlarının bir diğer sonucunun sahipsiz kalan bebek ve
küçük yaştaki çocuklar olduğuna dikkat çeken Işık, "Sonuç
olarak çoğu zaman yurtlarda hatta sokaklarda yaşamak zorunda
kalmaktadırlar. Toplumun temeli kadındır ve kadın özgürleştikçe
toplumlar bilinçlileşir. Şiddet oluşmadan önce önlemeye yönelik
etkili projeler geliştirilmelidir. Yine henüz çocuk yaştaki cinsel
şiddet mağdurları soruşturma ve yargılama sırasında adeta
yargılanmakta olup uğranılan zarar yasa uygulayıcıların hatalı
yaklaşımları nedeniyle daha da artmakta ve çocukta telafi
edilmeyecek yeni zararların oluşmasına yol açmaktadır, çoğu zaman
bilim insanlarının aksi yöndeki görüşlerine dahi itibar
edilmemektedir" ifadelerine bulundu.
"MEDYA DA SUÇLU"
Kadına yönelik şiddet ve kıyımları meşrulaştıran diğer bir ayağın
ise medya kuruluşları olduğunu vurgulayan Işık, şunları
kaydetti:
"Nitekim medya araçları gerek popüler dizileri, 3'üncü
sayfa gazete haberleri, reklamlar ve gerekse çizgi filmlerde bile
cinsiyet ayrımcılığı göze çarpmaktadır. Okul çağı çocuklarını
hedefleyen, şiddeti olağanlaştıran, yücelten çizgi filmler
denetimsiz olarak günün her saatinde yayınlanmaktadır. Medyada
cinsel taciz ve tecavüz kurbanı kadınlara ilişkin yayınlananlar
tecavüze dair, ‘kadın baştan çıkarmaktadır, kadının hatasıdır,
kadın tecavüze uğramak istemektedir, kadın tecavüze uğradığına dair
yalan söylemektedir, tecavüzcünün psikolojik ya da biyolojik olarak
dürtülerini kontrol altına alamamasına yol açan bir hastalığı
vardır' şeklinde mitler oluşmasına neden olmaktadır. Diyarbakır
Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi olarak kadına
yönelik şiddet ve kıyım dosyalarında katılma taleplerimiz
mahkemelerce suçtan doğrudan zarar görme ihtimalinin bulunmadığı
gerekçesi ile reddedilmektedir. Bu şekilde de hayatta iken
savunmasız bırakılan kadın, katledildikten sonra da savunmasız
bırakılmaktadır. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele ve Dayanışma Günü'nde kadına karşı şiddet ve istismarlara
karşı mücadelede toplumun her kesimini mücadeleye ve birlik olmaya
davet ediyor, insan onuruna yakışır, şiddetten uzak ve eşit bir
hayat umudumuzu yitirmediğimizi ve bu konuda hukuksal mücadelemizi
devam ettireceğimizi duyuruyoruz."
(Emrah Kızıl - Ejder Ediz Işık /İHA)