THK davasında sanıklar mahkeme karşısında
Türk Hava Kurumundaki (THK) usulsüzlük iddialarına ilişkin kurumun eski Başkanı Osman Yıldırım ve oğlu Emre Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 2'si Fransız 41 kişi, hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, Mahkeme Başkanı Hüseyin Karamanoğlu'nun, Osman Yıldırım'a yönelik "Oğlunuz milyonlarla oynuyor, sizin haberiniz yok" sözleri damga vurdu.
THK'daki usulsüzlük iddialarına ilişkin, kurumun eski Başkanı
Osman Yıldırım ile oğlu Emre Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 41
kişinin yargılanmasına başlandı
Türk Hava Kurumundaki (THK) usulsüzlük iddialarına ilişkin kurumun
eski Başkanı Osman Yıldırım ve oğlu Emre Yıldırım'ın da aralarında
bulunduğu 2'si Fransız 41 kişi, hakim karşısına çıktı. Ankara 12.
Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar Osman Yıldırım,
oğlu Emre Yıldırım ve Hakan Azemoğlu, bazı tutuksuz sanıklar ve
avukatları ile şikayetçi kurumların avukatları katıldı.
Duruşmada savunmasını yapan ilk sanık, iddianamede "ambulans
helikopter ihalelerine ilişkin 'danışmanlık' adıyla komisyon almak,
zimmet, haksız mal edinmek, kara para aklamak ve görevi kötüye
kullanmak" gibi suçlamalar yöneltilen Osman Yıldırım oldu.
Yıldırım, hakkındaki suçlamalar nedeniyle toplum gözünde
itibarsızlaştırıldığını ve linç edildiğini söyledi. Göreve
geldiğinde kurumun ekonomik durumunun "vahim" olduğunu savunan
Yıldırım, görevi boyunca yatırım yaparak THK'nın gelirlerini
arttırdığını anlattı.
"Bunları yaparken ben ve arkadaşlarım ne rüşvet aldık ne de
görevimizi kötüye kullandık" diyen Yıldırım, kurumun, THK Teftiş
Kurulu Başkanlığı, Genel Denetleme Kurulu ile İçişleri Bakanlığı
müfettişlerince denetlendiğini, bu sebeple usulsüzlük
olamayacağını, 2009-2012 yıllarındaki faaliyetlerin ibra
edildiğini, zimmetine para geçirmediğini savundu. Ambulans
helikopter ihalesini ocak 2013'te Gökçen Havacılık ve
iştiraklerinin kazanmasının ardından helikopter tedarik işlerine
başlandığını kaydeden Yıldırım, ihale şartnamesini sağlayan
şirketlerden ABD'li firmanın Avrupa için gerekli sertifikayı
taşımadığı, İtalyan Agusta'nın ise maliyeti nedeniyle tercih
edilmediğini, dolayısıyla alımın Airbus'a bağlı Eurocopter'den
yapılmasının kararlaştırıldığını anlattı.
Sanıklardan Maria Luisa Alberti'nin 2 Temmuz 2014'te Ankara'ya
gelerek, görüşmek istediğini bildiren Yıldırım, "02.00'de otelde
buluştuk. Konuşacağımız iki konu vardı. Biri, helikopterlerin gece
görev yapmasını sağlayan sistemdi. Biri de arızalı bir motorun
garanti kapsamında tamiriydi. Son ödeme 45 gün öne yapılmıştı.
Halka açık bir alanda kim rüşvet alır? Alamaz. Airbus gibi dünya
devi kimseye rüşvet vermez. O, tekeldir zaten. Ne rüşvet alınmış ne
de verilmiştir" diye konuştu.
Helikopter alımında şirketi zarara uğratmadıkları gibi milyonlarca
avro tasarruf ettiklerini belirten Yıldırım, "Almadığım rüşvetin
parasını aklamakla suçlanıyorum. MASAK raporu incelenirse, hesabıma
giren-çıkan para yok. Annemin, babamın köylerinde, akrabalarımdan,
gelirimle krediyle zaman zaman arsa aldım. Atalarımdan kalan 2
tarladan da imar geçti. Bana ve akrabalarıma tapu verdiler. Bunlar
yeni alınmamıştır. İmar geçtiğinden tapu yeni çıkmıştır.
Eurocopter'e ödeme yapmadan önce arsayı almıştım" ifadesini
kullandı.
THK ve bağlı kuruluşlarda "icra" değil, "onay" makamında
bulunduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Faturalar kesilir, en son onay
için bana gelir. Aklıma yatmazsa onaylamam. Almadığım, vermediğim
rüşvet nedeniyle hayatımın sonbaharında 10 aydır tutukluyum.
Tahliyemi ve beraatımı arz ediyorum" talebinde bulundu.
"OĞLUMU AYLARCA GÖRMEDİM"
Mahkeme Başkanı Hüseyin Karamanoğlu'nun, Hakan Azemoğlu adına Emre
Yıldırım'ın kurdurduğu iddia edilen firmaya, Eurocopter Deutschland
GMBH'den "danışmanlık hizmeti" olarak aktarılan paralara atfen,
"Oğlunuz milyonlarla oynuyor, sizin haberiniz yok" demesi üzerine
Yıldırım, "Oğlum iyi yetişmiş bir insan. Kesinlikle haberim yok.
Eurocopter'in Türkiye'de kiminle çalıştığını bilmem. Eurocopter,
dünya devi şirket. Mal satılırken, bir irtibat bulurlar. Ben her
gün 17 saat çalışırdım. Oğlumu aylarca görmediğim olurdu" şeklinde
konuştu.
Azemoğlu hakkındaki, "Dünya devi şirket, niye lise mezunu birinden
danışmanlık alsın?" sorusuna Yıldırım, "O da başkasından destek,
danışmanlık almıştır" yanıtını verdi. Osman Yıldırım, kardeşinin de
arasında bulunduğu kimi yakınlarını usulsüz işe aldığına ilişkin
suçlamalara değinirken, kardeşini kendisinin değil, insan
kaynaklarının işe aldığını söyledi.
EMRE YILDIRIM'IN SAVUNMASI
Sanık Emre Yıldırım da babasının kendisine yardım etmediğini öne
sürdü. Uluslararası firmaların, ülkelerde temsilci firmalarla
çalıştıklarını ve mal satışına dönük havacılık komisyonu
verdiklerini anlatan Yıldırım, bu komisyonun dünyanın birçok
ülkesinde ödendiğini savundu. Eurocopter'in de sanık Hakan
Azemoğlu'na bu temsilciliği verdiğini ifade eden Yıldırım, "Firma,
temsilciye niye fazla para versin?" diye sorulması üzerine, "Hiçbir
şey yapmadan para kazananlar var" dedi.
Eurocopter'i "çok sert bir firma" olarak niteleyen ve gerekli
incelemeleri yaptığını bildiren Yıldırım, kendisinde bulunan
Azemoğlu adına kayıtlı kredi kartı ile Azemoğlu'nun imzaladığı
bedelsiz senet konusunda, "Uzun süre senetsiz, sepetsiz çalıştık.
Aramız açılacak gibiydi. Ticarete devam edeceksek, teminat senedi
istedim. Kredi kartını da 'Lazım olursa kullanırsın' diyerek verdi.
Kendi şirketimin kredi kartı zaten vardı. Bana faydası olmadı"
değerlendirmesinde bulundu.
"SENİN ADINA ŞİRKET KURMAK İSTİYORUM"
"Rüşvete iştirak" ve "kara para aklamak" ile suçlanan Azemoğlu ise
2012'de Şafak Şimşek'in işlettiği, Emre Yıldırım'ın sahibi
bulunduğu kantinde işçi olarak çalışmaya başladığını söyledi.
Azemoğlu, şunları kaydetti:
"Emre Bey, bir gün beni ofisine davet etti. Kantin işlerini sordu.
İyi olmadığını söyledim. Durumu bildiğini belirtti ve 'Hakan, senin
adına şirket kurmak istiyorum. Şirketi ben yöneteceğim' dedi. Şafak
Şimşek, 'Bu insanlardan zarar gelmez' dediği ve işsiz kalmaktan
korktuğum için kabul ettim. Emre Yıldırım'ın amcası yanıma geldi.
İmzaları atarak, evrakı verdim. Şirket adresi olarak Emre Bey'in
arkadaşının adresi verilmişti. Yıldırım'ın iki defada verdiği
toplam 50 bin lirayı sermaye olarak yatırdım. Emre Bey, 'Şirket
senin adına olsa da yönetimi bende. Senden teminat istiyorum' dedi.
Ben de senedi imzaladım. Şirket kurulduktan sonra 8 ay daha
kantinde çalışmaya devam ettim."
O dönemde şirketin vergi borcunun üzerine kalmasından
endişelendiğini, bu sebeple vergi dairesinden sorgulama yaptığını
ve borç olmadığını gördüğünü anlatan Azemoğlu, sonraki süreçte
Yıldırım'ın şirkete ofis tuttuğunu belirtti.
Yıldırım'ın talimatıyla şirkete "havacılık" ibaresinin de
eklendiğini aktaran Azemoğlu, şöyle devam etti:
"Emre Bey'e kayıtsız, şartsız güvenmişim. Beni İstanbul'a
götüreceğini, Airbus temsilcisiyle görüşeceğini söyledi. Otel
lobisinde bir kadın ve erkekle konuştuk. Ne konuştuklarını
bilmiyorum. Yabancı dilim yok. 1,5-2 ay sonra Ankara'ya Airbus'tan
sözleşme geldi. 'Hakan, imzala. Airbus ile ticaret yapacağız. Bu,
sadece iki şirketin birbirlerine yükümlülüklerini anlatan sözleşme'
dedi. İmzaladım. Emre Bey, daha sonraki dönemde Airbus'a faturalar
kesiyordu. Niçin kesildiğini bilmiyorum. Sadece son faturanın 650
bin avro olduğunu biliyorum."
"NAYLON FATURAYI CEZAEVİNDE DUYDUM"
Başkan Karamanoğlu'nun, "Hizmet satmadın ki? Niye fatura
kesiyorsun?" sorusu üzerine Azemoğlu, "Bilmiyorum ki... Ben naylon
faturayı cezaevinde duydum" ifadesini kullandı. Helikopter
firmasının, Gökçen AŞ'ye satış yaptığından haberdar olmadığını
savunan Azemoğlu, bir gün vergi dairesinden 107 bin liralık borç
ihbarı geldiğini aktardı.
Azemoğlu, Yıldırım'a, "Bunu ödeyemem" dediğini, onun da "Panik
yapma, şu anda sıkışığım" karşılığını verdiğini kaydederek, sonraki
günlerde başka firmadan gelen parayı çekip, bankaya yatırdığını,
bir hafta sonra da tutuklandığını ifade etti. "Şirket, kağıt
üstünde benim ama sahibi Emre Bey. Ben 2 bin liraya çalıştım" diyen
Azemoğlu, Yıldırım'a, neden şirketi kendi adına kurmadığını
sorduğunda, "Babam makam, mevki sahibi. Yanlış anlaşılır" dediğini
aktardı.
Azemoğlu, "Suç olduğunu bilerek bu işlere girsem, paraların hepsini
Yıldırım'a vermez, payımı alırdım" dedi.
Soru üzerine Azemoğlu, Yıldırım ile İstanbul'da buluştukları
kişilerden birinin Luisa Alberti olduğunu söyledi. Ardından
Azemoğlu, teşhis için gösterilen iki fotoğraftan birinin Alberti'ye
ait olduğunu, erkek olanı ise tanımadığını dile getirdi. Davada
diğer sanıkların da savunmaları alınıyor.
İDDİANAME
İddianamede, Saran Savunma Limited Şirketi, THK Havacılık Vakfına
bağlı Gökçen Havacılık AŞ, Betaz Havacılık Limited Şirketi, THK
Derneğine bağlı Gökçen Havacılık İktisadi İşletmesinin ortaklık
payı olan Göksar Adi Ortaklığının 25 Ocak 2013'te Sağlık
Bakanlığının 17 ambulans helikopter ihalesine katıldığı ve
kazandığı belirtiliyor. Helikopterlerin Eurocopter Deutschland
GMBH'den sağlandığı kaydedilen iddianamede, satın alma işlemine
Osman Yıldırım ve Faruk Volkan Yılmazer'in karar verdiği,
şüphelilerle Eurocopter adına hareket eden Maria Luisa Alberti
arasında satış hasılatının yüzde 2,5'u oranında komisyon ödenmesi
konusunda anlaşıldığı öne sürülüyor.
THK Başkanı Yıldırım'ın oğlu Emre Yıldırım'ın da Azemoğlu adına
firma kurdurarak, Eurocopter Deutschland GMBH ile "sözde"
danışmanlık hizmeti sözleşmesi imzalanmasının sağlandığı aktarılan
iddianamede, Eurocopter'den, bu firmaya "danışmanlık ücreti" adıyla
2 milyon 732 bin 921 lira "rüşvet" gönderildiği ileri
sürülüyor.
Uluslararası firmaya danışmanlık yapma kapasitesi bulunmadığı
belirlenen Azemoğlu'nun, rüşvet parasını bir süre sonra Emre
Yıldırım'ın ortak ve yöneticisi olduğu şirketten, "eğitim ve
danışmanlık hizmeti alıyormuş gibi" faturalandırılarak, bu firmaya
aktarıldığı iddiasına yer veriliyor.