"TCMB’nin banka senedi ile işi olmayacak"
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) banka senedi ile hiç bir işi olmayacağını ve banka senedini araç olarak kullanmayacağını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasının (TCMB) banka senedi ile hiç bir işi olmayacağını ve
banka senedini araç olarak kullanmayacağını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli Vodafone sponsorluğunda
düzenlenen CEO Club Büyüme ve İstihdam Zirvesi sonrasında
gazetecilerin sorularını yanıtladı. Canikli, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasının (TCMB) banka senedi ile hiç bir işi olmayacağını
ve banka senedini araç olarak kullanmayacağını belirtti.
Banka senetlerine ilişkin soruya Canikli, "TCMB'nin banka
senedi ile hiç bir işi olmayacak. Yani araç olarak kullanmayacak.
Zaten TCMB kanununda bir değişiklik yapmadan, biz o sistemi regüle
etmiş olsaydık bile, Merkez Bankası kanunda değişiklik yapmadan
yine kullanamazdı. Ama şimdi tamamen piyasadaki hassasiyeti dikkate
aldık. Onu da saygıyla karşılıyoruz. Öyle bir amaç yoktu ama
piyasanın öyle bir hassasiyeti oluştu. O yüzden Merkez Bankası
tamamen bu işin dışında, hiç bir şekilde orayı
kullanmayacak" dedi. Bu konuda bir vazgeçme olduğuna
ilişkin soruya Canikli, "Vazgeçme diyebilirsiniz. Merkez
Bankasının bu yöntemi, bu aracı hiç bir şekilde kullanması söz
konusu olmayacak.Çok net bir şekilde söylüyorum"
ifadelerini kullandı.
"KGF 250 MİLYAR LİRALIK BİR PAKET, O DA
BİTECEK"
Kredi Garanti Fonu (KGF) kredilerinin kalıcı hale getirilip
getirilmeyeceğinin sorusuna Canikli, KGF'nin 250 milyar liralık bir
paket. O bitince bitecek. Her şeyi ilan ettik. Her şey açıktır.
Dolduğu anda bu proje tamamlanmış olacak. Dolayısıyla geçici,
kalıcı bir şey değil. Kredi genişlemesi de özel bir durumdu. Bu KGF
nedeniyle bir miktar hedeflediğimiz gibi genişledi. Bundan sonra
normal trendine girecek. Olağan dışı bir dönem yaşadık. Özel bir
paketti. Şimdi olağanüstü dönem bitti, her şey normale dönüyor. KGF
destekli kredi nedeniyle kredi genişlemesini genel şeye sokmamak
lazım. Kesinlikle özeldir. Bundan sonra normal kulvarına
girecektir" şeklinde konuştu.
"BU ŞİRKETLERİ KAYYUM SIFATIYLA YÖNETİYORUZ"
Başbakan Yardımcısı Canikli, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)
bünyesindeki şirketlere yönelik soruya ise "Baştan beri
kural belli, bu şirketleri kayyum sıfatı ile yönetiyoruz.
Mahkemeler bu şirketlerle ilgili, bunlar üzerinden teröre finansman
desteği sağlandığı, terör örgütleri adına kara para aklandığı
gerekçeleriyle yönetimine kayyum tayin ediyor. Normalde geçmişte bu
tek tük uygulanan bir sistem ama Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ)
bağlantısı nedeniyle çok sayıda firmaya bu şekilde kayyum ataması
söz konusu oldu. Bu şirketlerin yönetim sorununun gündeme
geldi" dedi.
"BU ŞİRKETLER HENÜZ DEVREYE GİRMİŞ DEĞİL"
Şuanda ceza yargılamasının devam ettiğine ve terörün finansmanı
iddiasının olduğunun altını çizen Canikli, "Sayı az
olsaydı sorun yoktu. Sayı hızla artmaya başlayınca, yönetim
problemleri de ortaya çıkmaya başladı. Eğer biz o şekilde bırakmış
olsaydık, ekonomi üzerinde de ciddi ağırlığı olan firmalar var,
bunların büyük çoğunluğu batmış olurdu. Bu tehlikeyi gördük. Hızlı
hareket ettik ve TMSF'yi devreye soktuk. Çünkü mahkemelerin görevi
yönetmek değil. Biz bu şirketleri mahkemenin sonuna kadar,
yargılama sonuna kadar yöneteceğiz. Görevimiz o. Yani şu anda henüz
bunlar devlete geçmiş değil. Yargılama devam ediyor"
açıklamalarında bulundu.
"BASİRETLİ TÜCCAR GİBİ, TİCARİ TEAMÜLLERE UYGUN ŞEKİLDE
ŞİRKETLERİ YÖNETİYORUZ"
Yargılama sonunda mahkemeler iki karar vereceğini aktaran Canikli,
"Ya suçlu bulur, bu şirketler üzerinden terör örgütlerine
finansman sağlandığı şeklinde bir karar verir. O zaman müsadere
kararı verir, bütün şirketler devlete geçer. Devlete geçtikten
sonra da satılır. Ama ne zaman? Yargılama sonunda, ya da şirketler
üzerinden terör örgütlerine finansman sağlanmadığı şeklinde bir
tespiti olur mahkemenin, o zaman da sahiplerine iade edilir. Yani
iki ihtimal söz konusu. Bize gelen bilgilere göre bu kayyum atanan
firmaların tamamı üzerinden terör örgütlerine kaynak aktarılmış
gözüküyor. Dolayısıyla mahkeme de bu kanaatte olursa sonuçta
bunların hepsi müsadere edilip devlete aktarılacak. Şu anda biz
bunları yönetiyoruz, mahkeme sonuna kadar da yöneteceğiz. Basiretli
tüccar gibi, ticari teamüllere uygun bir şekilde"
ifadelerini kullandı.
"HİÇBİR ZAMAN BU ŞİRKETLERİ SATMAK GÜNDEME
GELMEDİ"
Hiç bir zaman satma gündeme gelmediğini bildiren Canikli,
"Ama ilk düzenlemelerde KHK'lara koyduk. Hangi durumlarda
satıyoruz? Mali yapısı bozulmuş, içi boşaltılmış, zarar eden,
faaliyetine devam etmesinde fayda umulmayan ya da bu şekilde
yönetilmesi zor olan, kan kaybeden firmaları satıyoruz. Satmamız
gerekir. Çünkü zarar eden bir firmayı devam ettirirseniz ne olur,
zarar büyür. Devredilmeden önce FETÖ mensupları tarafından içi
boşaltılmış firmalar da var. Ya da çok özel firmalar var. Bilişim
alanında var, başka alanlarda var. Oranın çok özel bir şekilde
yönetilmesi gerekiyor. Yani bizim o yönetimi sağlamamız mümkün
değil. Ekonomi açısından da önemli. Biz yönettikçe kan kaybediyor.
Onları da bir an önce, bu alanda faaliyette bulunan firmalara
satmak şeklinde. Yani devamında fayda umulmayan kavramı da bunu
içeriyor" diye konuştu.
"MAĞDURLAR TARAFINDAN BEKLENTİ OLUŞTU"
Yarım kalan inşatlar yüzünden mağdur olan ilgili özel bir
çalışmalarının olup olmadığı sorusunu da yanıtlayan Canikli, Bazı
firmalarda inşaatların yarım kaldı. Bu firmalara kayyum atandığında
paraları yoktu. Buralarda ciddi mağduriyetler oldu. Bu anlamda ismi
gündeme gelmeyen başka firmalar da var. Devraldığımız firmaların
mali yapısı, durumu bu mağduriyetleri giderecek durumda değildi. Bu
firmalara kayyum atandığı için mağdurlar tarafında beklenti
oluştu" dedi.
"MAĞDURİYETLERİ GİDERMEK İÇİN BİRKAÇ PROJE
ÜRETTİK"
Bu mağduriyetleri nasıl giderecekleri yönünde epey kafa
yorduklarını belirten Canikli, "Bazı modeller geliştirdik.
Muhtemelen çözeceğiz. Mağduriyetleri giderecek bir kaç modelimiz
var. Bir kaç proje üreterek, oradan elde edeceğimiz kaynakla
bunları tamamlamak şeklinde. Onlarda birkaç yarım kalmış proje var.
Onlar da karlı değil aslında. Ama karlı hale getirip kaynak
üretmeye çalışıyoruz. Orada özel sektör yönetiminin bütün
yöntemlerini kullanıyoruz. Tabi kamuya da yük olmaması gerekiyor.
Ama sanıyorum bir formül bulacağız. Halen çalışıyoruz. Takvim
olarak bir şey söylemeyeyim, ama sonuç itibarıyla
çözeceğiz" ifadelerini kullandı.
"BANKA SENETLERİNİ DE BİR MİKTAR
GECİKTİRECEĞİZ"
Başbakan Yardımcısı Canikli, banka varlık senetleri ile ilgili
yasal düzenlemenin ne zaman çıkabileceği ile ilgili bir soru, yasal
düzenlemeye ihtiyaç olmadığını Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK)
düzenlemesinin yeterli olduğunu dile getirdi. Hassasiyet nedeniyle
banka senetlerini de bir miktar geciktirebileceklerini aktardı.
Canikli, "Hiç aklımıza bile gelmeyen bir hassasiyet oluştu.
Ama önemli. 2002 öncesinde çok kötü tecrübeler var. Hassasiyet
oluşunca yeni bir yanlış anlamaya meydan vermemek açısından belki
onu şu anda gündeme getirmeyebiliriz. Çıksa bile, yayınlansa bile
Merkez Bankası onu zaten kullanamayacak, çok net" şeklinde
konuştu.
"BURADA İSTE VARLIK FONU DEVREYE GİRECEK"
Nokta atışı teşviklere yönelik, ilgili bakanlıkların çalışmaları
olduğunu alan, ürün ve sektör çalışması yaptıklarını belirten
Canikli, "Firmalara bazı ürünleri belirli fiyat seviyesinde
üretmelerini söyleyeceğiz. Birçok alanda ürün olacak ama hepsinin
ortak özelliği teknoloji yoğun ürünler olacak. Bu konuda Varlık
Fonu da şöyle devreye girecek; bu tür alanlar genelde uzun vadeli
finanse edilmesi gereken alanlar. Yani dönüşü uzun olan, bazen 5,
10, 15, hatta 20 yıl olan, dolayısıyla mevcut finansman sistemimiz
bu kadar uzun vadeyi düşük maliyetle finanse edemiyor. Varlık Fonu
bu tür şeylerde devreye girecek" açıklamalarında
bulundu.
"BİZİM TERCİHİMİZ TÜRKİYE, İSTANBUL"
Uluslararası Gayrimenkul Borsasının ne zaman kurulacağı ve fiziki
merkezinin nerede olacağının sorusuna Canikli, ona İslam İşbirliği
Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK)
bünyesinde karar verileceğini ama tercihlerinin her zaman Türkiye,
İstanbul olduğunu dile getirdi.
(Ali Canberk Özbuğutu - Gül Kaba/İHA)