"Rüşvet ve yolsuzluk bütün ülkelerin öncelikli sorunu"
TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, rüşvet ve yolsuzluğun zaman ve coğrafyadan bağımsız olarak, bütün ülkelerin öncelikli sorunlarından biri olduğunu vurguladı.
TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer, rüşvet ve yolsuzluğun zaman ve
coğrafyadan bağımsız olarak, bütün ülkelerin öncelikli
sorunlarından biri olduğunu vurguladı.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) Sabancı
Center'da düzenlediği 'İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye'de
Yolsuzluk' seminerinin açılışında konuşan TÜSİAD Başkanı Haluk
Dinçer, rüşvet ve yolsuzluğun zaman ve coğrafyadan bağımsız olarak,
bütün ülkelerin öncelikli sorunlarından biri olduğunu vurgulayarak
"Dünya Ekonomik Forumu yolsuzluğun dünya genelinde iş yapma
maliyetini yüzde 10 artırdığını tahmin ederken yapılan çalışmalar
yolsuzluğun maliyetinin küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın yüzde
5'ini oluşturduğunu gösteriyor. Avrupa Komisyonu'nun Şubat 2014'te
yayımladığı AB Yolsuzlukla Mücadele Raporu, yolsuzluğun AB
ekonomisine yıllık tahmini maliyetinin 120 milyar euro olduğunu
söylüyor. Dünya genelinde ise yılda rüşvete ödenen paranın 1
trilyon doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Ancak ilgili
literatür gösteriyor ki, yolsuzluğun maliyeti ödenen rüşvet
tutarlarının çok daha ötesinde. İş dünyası özelinde rüşvet ve
yolsuzluk, bir yandan piyasada rekabeti bozarak verimliliği
düşürürken, diğer yandan sosyal yapıda uzun süreli hasarlara, hukuk
devleti güveninde erozyona ve elbette ülkelerin itibar kayıplarına
neden oluyor. Yolsuzluğun neden olduğu bu tür finansal, hukuki ve
itibar riskleri yatırımları da olumsuz etkiliyor. Görüldüğü üzere,
yolsuzluğun yarattığı kayıplar sadece ekonomiyi değil tüm toplumu
etkiliyor. Yolsuzluk, hüküm sürdüğü toplumlarda kurumlara ve düzene
duyulan güveni sarsarken, adalet duygusu zedeleniyor, toplumsal
ahlak erozyona uğruyor. Sadece bugünümüzden değil, çocuklarımızın
geleceğinden, onların adil ve müreffeh bir toplumda yaşama
haklarından da çalıyor. İşte yolsuzluğun topluma tüm bu dolaylı
maliyetlerini de hesaba kattığımızda bilanço gerçekten çok
ağır" dedi.
Gelişmiş ülkelerin birçoğunun AB ve OECD gibi çeşitli platformlarda
yolsuzluğu ana gündem maddeleri arasına alarak yolsuzlukla
mücadelede küresel çözüm önerileri üretmeye çalıştıklarını belirten
TÜSİAD Başkanı Dinçer, "Bu çabalarının nedeni rüşvet ve
yolsuzluğun en çok bu ülkelerde görülmesi değil, küresel ekonominin
önemli birer aktörleri olarak yolsuzluğun liberal piyasalar
üzerindeki yıkıcı etkilerini en yakından deneyimleme şansına sahip
olmaları. Ve elbette bir diğer önemli nedeni ise, konumuz algı
olduğu için, bu ülkelerdeki şeffaflık ve hesap verebilirlik
ilkelerinin kendilerine bu konunun açıklıkla tartışabilme
cesaretini vermesi" ifadelerini kullandı.
Dinçer, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Türkiye'nin G20 başkanlığı
döneminde yolsuzlukla mücadeleye ilişkin bir stratejisinin
olacağını açıklaması son derece önemli bir açılım olarak
gördüklerini belirterek, "G-20 liderlerinin, yolsuzlukla
mücadeleyi kalıcı bir konu olarak gündemlerine katmalarını,
yolsuzlukla mücadelede gelişmekte olan ülkelerin de sorumluluk
alması ve somut taahhütte bulunması açısından önemli buluyoruz.
Eylem maddelerinde yer alan birçok politika önerisi Türkiye'nin de
halihazırda çözülmeyi bekleyen sorunlarına işaret ediyor. Bu
doğrultuda, Türkiye'nin 2015 yılında G20 dönem başkanlığını
devralacak olmasını bu açıdan da önemli bir fırsat olarak
görüyoruz. Başbakanımız Sayın Davutoğlu'nun Türkiye'nin G20
başkanlığı döneminde yolsuzlukla mücadeleye ilişkin bir
stratejisinin olacağını açıklaması son derece önemli bir açılım
olarak görüyor ve takdir ediyoruz. Bu anlamda kamuoyuyla dün
paylaştığımız, "Türkiye 2015 G20 Dönem Başkanlığı
Önerileri için İş Dünyasının Öncelikleri" raporumuzun da
önemli bir bulgusunu paylaşmak isterim. 6 ülkede yaptığımız
araştırma, iş dünyasının yolsuzlukla mücadeleyi G20'nin ilk üç
önceliği arasında görmek istediğini ortaya koydu. TÜSİAD olarak
G20'nin iş dünyası ayağı olan B20'deki aktif rolümüzle bu konuda
her türlü desteği sağlayacağız" dedi.
TÜSİAD olarak 26 Şubat 2013 tarihinde gerçekleştirdikleri basın
toplantısında, rüşvet ve yolsuzlukla mücadeleyi 2013- 2014 yılı
TÜSİAD faaliyetleri arasına aldıklarını açıkladıklarını ve bu
kararı alırken iki amaçlarını olduğunu belirten Dinçer, Bunlardan
ilki; sosyolojik, politik, hukuki ve ekonomi boyutlarıyla tüm
toplumu etkileyen yolsuzluğa ilişkin kamuoyunda bir farkındalık
yaratmaktı. Bir diğer amacımız ise iş dünyası, kamu ve sivil
toplumu bir araya getiren bir platform sağlayarak yolsuzlukla
mücadele için çözüm önerileri tartışmalarına katkı
sağlamaktı" ifadelerini kullandı.
"İSTANBUL GENELİNDE BİR ANKET GERÇEKLEŞTİRDİK"
Yolsuzluğun hem bir tarafı hem de bir mağduru olarak iş dünyasının
yolsuzluk algısını ölçmek amacıyla İstanbul genelinde bir anket
gerçekleştirdiklerini açıklayan TÜSİAD Başkanı Dinçer,
"Ankette iş insanlarının yolsuzluğa bakış açısının yanı
sıra gelecek beklentilerini ve çözüm önerilerini sorduk. Biraz
sonra anketin sonuçlarını ayrıntılı bir sunumla sizlerle
paylaşacağız ancak şimdiden belirtmek isterim ki, ankette sizleri
olağanüstü derecede şaşırtacak bir bulgu bulamayacaksınız. Bunu
söylüyorum çünkü bugün burada hepimiz aslında, Türkiye'de ve önemli
sayıda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede, yolsuzluğun bir vakıa
olduğunu ve yaygınlaşma eğiliminde olduğunu zaten tahmin
edebiliyoruz. Çok daha fazla endişe verici olan durum ise ki,
farkındalık yaratma ihtiyacı zaten bu noktadan hareketleniyor,
yolsuzluktan endişe duymamak veya yolsuzluğu içselleştirmek veya
yolsuzlukla mücadeleden vazgeçmek. Dolayısıyla bu tür çalışmaların
yararı, yolsuzluğu sadece rakamlar ile ölçmek değil, topyekun bir
mücadele için farkındalığı yaygınlaştırmak. Bu başlıkta bir çalışma
yapmak ve bu çalışmanın içinde İstanbul anketini gerçekleştirme
nedenimiz de zaten mikro ölçekte iş dünyasının yaşadığı,
sezinlendiği bu olguyu istatistiki olarak sınamak ve desteklemekti.
Sonuç büyük ölçüde beklediğimiz gibi oldu, anket bize bir kez daha
teyit etti: "Türkiye'de yolsuzluk var ve yolsuzluk algısı
artma eğiliminde". Yani bir algı operasyonundan
bahsetmiyoruz, algının kendisinden ve bu algının uluslararası
çalışmaları teyit ettiğinden bahsediyoruz.
Bizler yolsuzluk ve rüşvette alan kadar veren bir elin de olduğunun
biliyor ve yolsuzluğun sebebi olarak sadece belirli kişi veya
kurumları hedef göstermeyi elbette doğru bulmuyoruz. Ve yolsuzluğun
sadece dönemsel değil, çok uzun zamandır var olduğunu biliyor,
ancak sistematikleşme ve içselleştirilme ihtimalinden de büyük
rahatsızlık duyuyoruz. Bugün gelinen durumun, tüm toplum
kesimlerinin doğrudan veya dolaylı payı olabileceğini düşünüyoruz.
Siyasi rant veya kişisel çıkar için kamu kaynaklarını kötüye
kullanan bazı siyasetçilerin, kendi menfaatleri için adil rekabeti,
çevreyi ve içinde bulundukları toplumu hiçe sayan bazı iş
insanlarının, etik değerler ile bağdaşmayan ve yolsuzluğu ve
rüşveti belirli koşullarda mazur gören anlayışın, bu süreçte payı
olsa gerek. İşte bu nedenle bireylerden kurumlara, özel sektör,
kamu ve sivil toplumdan toplumun tüm kesimlerine herkes yolsuzlukla
mücadelede gerekli iradeyi göstermedikçe ve elini taşın altına
koymadıkça başarıyla ulaşmak mümkün gözükmüyor. Bu tespit
yolsuzlukla mücadele etmek isteyen tüm ülkeler için geçerli.
ifadelerini kullandı.
Dinçer sözlerine şöyle devam etti; "Yolsuzlukla mücadelede
tek bir muhatap olmadığı gibi her ülkeye uygun tek bir reçete de
yok. Mevzuatın iyileştirilmesi ve idari kapasitenin artırılması
yolsuzlukla mücadelede önemli adımlardır ancak topyekün bir
mücadele için yeterli değildir. TÜSİAD olarak salt ekonomik
konuların dışına çıkıp, eğitim, kadın, gelir dağılımı, hukukun
üstünlüğü ve demokratik reformlar gibi bizce kalkınmanın çok önemli
bileşenleri olduğunu düşündüğümüz alanlarda çalışan bir kurumuz
bildiğiniz gibi. Yine görüyoruz ki, yolsuzlukla mücadele gibi
toplumun refahını doğrudan etkileyen bu sorunun da altında yine
benzer kalkınma başlıkları bulunuyor… Bu örnek bize, bir kez daha
ekonomik büyümenin, kalkınma başlıkları ile, demokratikleşmeyle ve
hukuk devleti ile nasıl iç içe olduğunu gözlemleme olanağı verdi.
Başta gelir dağılımı olmak üzere bu sene tüm bu alanlarda
yürüttüğümüz çalışmalarımızın ne kadar da yerinde olduğunu bir kez
daha görüyoruz. Bağımsız ve gönüllü bir iş dünyası temsil örgütü
olarak bu konularda çalışmaya, fikir ve politika üretmeye devam
edeceğiz.
TÜSİAD olarak bugün hem iş dünyasına hem kamuya hem de sivil
topluma sesleniyor, bir araya gelerek çözüm önerilerini tartışmaya
ve bu uzun soluklu mücadelede işbirliği yapmaya davet ediyoruz.
Bugünkü seminerin ülkemizde rüşvet ve yolsuzlukla mücadele yolunda
atılacak ortak adımlara ek bir vesile olmasını temenni ediyor,
özellikle 2015 yılında, Türkiye'nin G20 ev sahipliğine yakışır, tüm
dünyaya örnek olabilecek uygulanabilir evrensel niteliğe haiz
"yolsuzlukla mücadele" politikaları
geliştirebileceğimize kalben inanıyoruz."
(İHA)