Merkez para politikası özetini açıkladı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 24 Kasım 2015 tarihinde yapılan Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı özetini açıkladı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 24 Kasım 2015 tarihinde
yapılan Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı özetini açıkladı.
Özette, Para Politikası Kurulu (Kurul), enerji fiyatlarındaki
gelişmelerin enflasyonu olumlu yönde etkilemeye devam ettiği, ancak
birikimli döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimindeki
iyileşmeyi geciktirdiği değerlendirmesinde bulundu.
ENFLASYON GELİŞMELERİ
Raporda enflasyon gelişmeleri ile ilgili şu ifadelere yer verildi;
"Ekim ayında tüketici fiyatları yüzde 1,55 oranında
yükselmiş ve yıllık enflasyon 0,37 puan azalarak yüzde 7,58
olmuştur. Gıda grubu yıllık enflasyonu bu dönemde işlenmemiş gıda
grubuna bağlı olarak gerilerken, yıllık enerji enflasyonu baz
etkisi kaynaklı düşmüştür. Türk lirasındaki değer kaybının
izlenmeye devam ettiği temel mal grubu yıllık enflasyonu bu dönemde
yukarı yönlü bir seyir izlemiş, hizmet enflasyonu ise yüksek
seviyesini korumuştur. Bu doğrultuda çekirdek enflasyon
göstergelerinin yıllık artış oranları ve mevsimsellikten
arındırılmış ana eğilimi yükselmiştir.
Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon Eylül ayındaki
artışın ardından Ekim ayında yaklaşık 2 puan düşüşle yüzde 8,69
olmuştur. Bu gelişmede temelde sebze fiyatları kaynaklı olmak üzere
yıllık enflasyonu yüzde 9,40'a gerileyen işlenmemiş gıda fiyatları
belirleyici olmuştur. İşlenmiş gıda grubunda da yıllık enflasyon
yavaşlama eğilimini sürdürmüştür. Diğer taraftan, Kasım ayına
ilişkin öncü göstergeler, işlenmemiş gıda kaynaklı olarak gıda
yıllık enflasyonunun yükselebileceğine işaret etmektedir. Enerji
fiyatları Ekim ayında yüzde 0,77 oranında artmış, bu grupta yıllık
enflasyon baz etkileri kaynaklı olarak yaklaşık 1,8 puan
gerileyerek 0,12 oranına düşmüştür.
Hizmet grubu fiyatları Ekim ayında yüzde 0,71 oranında artarken
grup yıllık enflasyonu 0,11 puan artarak yüzde 8,65'e yükselmiştir.
Yıllık enflasyon, lokanta-oteller grubunda gerilerken kira grubunda
yatay bir seyir izlemiş, diğer alt gruplarda ise yükselmiştir. Bu
dönemde yemek hizmetleri fiyatlarındaki yüksek artış eğilimi
sürmüş, bu alt grupta yıllık enflasyon yüzde 14,87 ile hizmet
fiyatlarındaki yüksek seyrin belirleyicisi olmaya devam etmiştir.
Bu gelişmeler doğrultusunda, Ekim ayında hizmet enflasyonu ana
eğilimi yataya yakın seyrederek yüksek seviyesini korumuştur.
Temel mal grubu yıllık enflasyonu Ekim ayında 1,25 puanlık artışla
yüzde 9,19'a yükselmiştir. Bu dönemde Türk lirasındaki birikimli
değer kaybının etkileriyle dayanıklı mal grubu fiyatları aylık
bazda yüzde 1,75 oranında artmıştır. Döviz kuru etkilerinin daha
gecikmeli izlendiği giyim ve dayanıklı dışı temel mallar grubunda
da yıllık enflasyon yüzde 8,49'a yükselmiştir. Ayrıca, giyim
grubunda endeks tarihinin en yüksek Ekim ayı artışı
gerçekleşmiştir. Bu çerçevede, temel mal enflasyonunun
mevsimsellikten arındırılmış ana eğilimindeki yükseliş devam
etmiştir.
Özetle, Para Politikası Kurulu (Kurul), enerji fiyatlarındaki
gelişmelerin enflasyonu olumlu yönde etkilemeye devam ettiği, ancak
birikimli döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimindeki
iyileşmeyi geciktirdiği değerlendirmesinde
bulunmuştur".
ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR
Sanayi üretiminin Ağustos ayında Temmuz ayına kıyasla yüzde 2,9
oranında arttığı vurgulanan açıklamada; "Sanayi üretimi
Ağustos ayında aylık bazdaki yüksek oranlı artışın ardından Eylül
ayında bir önceki aydaki seviyesinde gerçekleşmiştir. Böylece
üçüncü çeyrekte sanayi üretimi ikinci çeyreğe göre yüzde 1,1
oranında artış kaydetmiştir. Eylül ayında iş günü sayısındaki
azalmanın etkisiyle yıllık bazda yüzde 7,9 oranında daralan sanayi
üretiminin, Ekim ayında iş günü sayısındaki artışın etkisiyle
yıllık bazda belirgin bir yükseliş gerçekleştirmesi
öngörülmektedir. Ekim ayına ilişkin İYA-son üç ay üretim ile PMI
göstergeleri ise aylık bazda ılımlı bir seyre işaret etmektedir. İş
günü sayısındaki değişim ve köprü günü gibi etkiler, sanayi
üretimindeki dalgalanmayı artırmaktadır. Mevsim ve takvim
etkilerinden arındırılmış veriler üç aylık ortalamalarla
değerlendirildiğinde, üretimdeki artış eğiliminin devam ettiği
görülmektedir.
Harcama tarafına ilişkin veriler, üçüncü çeyrekte yılın ilk
yarısına kıyasla daha ılımlı bir talep görünümüne işaret
etmektedir. Üçüncü çeyrekte tüketim malları üretimi ve ithalatı
gerilemiştir. Perakende satış hacim endeksi dönemlik bazda
yavaşlama eğilimi sergilerken, gıda dışı perakende satışlar üçüncü
çeyrekte bir önceki çeyreğe göre daralmıştır. Yatırım malları
ithalatı ikinci çeyrekteki güçlü dönemlik artışın ardından, üçüncü
çeyrekte bir önceki çeyreğe göre düşüş kaydetmiştir. İnşaat
yatırımlarına dair göstergelerden mineral maddeler üretimi ve
ithalatı ile inşaat istihdamı, inşaat yatırımlarında durağan bir
seyre işaret etmektedir. Özetle, üçüncü çeyrekte iç talebin
büyümeye ılımlı düzeyde katkı vermesi beklenmektedir.
Üçüncü çeyrekte dış ticaret miktar endekslerinden altın hariç
ihracat artarken ithalat ılımlı seyreden iç talebe paralel olarak
azalmıştır. Bu çerçevede, Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki
artışın da katkısıyla büyüme kompozisyonunun net ihracat lehine
değişmekte olduğu değerlendirilmektedir. Kompozisyondaki bu değişim
ve dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ile tüketici
kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi
desteklemektedir. Son dönem verileri, mevsimsellikten arındırılmış
cari denge eğilimlerinde önemli bir düzeltme yaşandığını
göstermektedir. Bu doğrultuda, yıllık cari dengede gözlenen
iyileşme eğilimin devam edeceği öngörülmektedir.,
İYA göstergelerinden son üç aya dair ihracat siparişlerinde üçüncü
çeyrek başından itibaren iyimser beklentiler güçlenirken, yılın ilk
üç çeyreğinde zayıf bir seyir izleyen yurt içi siparişler yakın
dönemde toparlanma eğilimine girmiştir. Ayrıca, yurt içi
belirsizliklerin azalması ile birlikte tüketici güveninde belirgin
bir artış yaşanmıştır. Benzer şekilde, yatırım ve istihdam
beklentilerinde gözlenen iyileşme eğilimi devam etmiştir. Bu
gelişmeler doğrultusunda, önümüzdeki dönemde güven ve gelir
kanallarının iç talebi desteklemesi beklenmektedir.
2015 yılı Ağustos döneminde tarım dışı sektörlerde işsizlik oranı
iş gücündeki gerilemenin etkisiyle yatay bir seyir izlemiştir. Bu
dönemde tarım dışı istihdam gerilemiştir. Alt sektörler itibarıyla
incelendiğinde, hizmet ve inşaat sektörlerinde istihdam sınırlı bir
oranda yükselmiş, sanayi istihdamı ise üst üste üçüncü dönem
azalmıştır. Böylece Ocak-Ağustos dönemi için tarım dışı
istihdamdaki yıllık ortalama artış yüzde 3 seviyesinde
gerçekleşmiştir. İlk üç çeyrekte artış eğilimi sergileyen sanayi
üretiminin yılın geri kalanında da bu eğilimini sürdüreceği
değerlendirilmektedir. Sanayi istihdamı ile ilgili anket
göstergeleri de Eylül ve Ekim aylarında toparlanmaya işaret
etmektedir. Bu göstergeler ışığında, sanayi istihdamındaki düşüş
eğiliminin geçici olması beklenmektedir. İktisadi faaliyetteki
görünüme paralel olarak hizmet ve inşaat istihdamındaki sınırlı
artışların da devam edeceği öngörülmektedir.
Özetle, yılın ikinci yarısında iç talebin daha ılımlı seyrettiği,
dış talebin büyümeye katkısının ise arttığı değerlendirilmektedir.
Avrupa ekonomisindeki toparlanma dış talebi olumlu yönde
etkilerken, jeopolitik gelişmeler dış talebe ilişkin aşağı yönlü
risk oluşturmaktadır. Öte yandan, yurt içi belirsizliklerin
azalması ile birlikte artan tüketici güveni ile yatırım ve istihdam
beklentilerinin önümüzdeki dönemde iç talebin toparlanmasına katkı
vermesi beklenmektedir. Bu görünüm altında, toplam talep
koşullarının enflasyona düşüş yönünde destek vermeye devam edeceği
değerlendirilmektedir" denildi.
PARA POLİTİKASI VE RİSKLER
Kurul'un toplantıda Ekim Enflasyon Raporu'nda yer alması öngörülen
orta vadeli tahminlerin değerlendirildiği belirtilerek şunlar
vurgulandı: "Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro
ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredilerin yıllık büyüme hızları
makul düzeylerde seyretmektedir. Kredilerin yakın dönem büyüme
eğiliminde ise düşüş gözlenmektedir. Özellikle, yabancı para cinsi
ticari krediler ile tüketici kredilerindeki düşüş eğilimi daha
belirgindir. Kurul, finansal koşullardaki normalleşme ile birlikte
önümüzdeki dönemde kredilerin ılımlı artış eğilimine geri
döneceğini değerlendirmektedir. Kredilerin bileşimine bakıldığında,
ticari kredilerin tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir
oranda büyümeye devam ettiği görülmektedir. Bu bileşim, bir yandan
orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari
açıktaki düzelmeyi desteklemektedir.
Yılın ikinci yarısına ilişkin göstergeler iktisadi faaliyette
ılımlı bir seyre işaret etmektedir. Sanayi üretimi yılın ilk
yarısından sonra üçüncü çeyrekte de artış eğilimini sürdürmüştür.
Bu dönemde altın hariç ihracat miktar endeksi artarken ithalat
miktar endeksi ise gerilemiştir. Avrupa Birliği ülkelerinin
talebindeki artış ihracatı olumlu etkilerken jeopolitik gelişmeler
dış talep üzerinde aşağı yönlü risk oluşturmaktadır. Yakın dönemde
toparlanma sergileyen güven endeksi ile yatırım ve istihdam
beklentileri iç talebi destekleyebilecek unsurlar olarak ortaya
çıkmaktadır. Bütün bu değerlendirmeler çerçevesinde Kurul, büyüme
kompozisyonunun net ihracat lehine değiştiğini değerlendirmektedir.
Büyümenin kompozisyonundaki bu değişimin yanı sıra, dış ticaret
hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerindeki yavaşlama
da cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir. Cari işlemler
dengesinin mevsimsellikten arındırılmış yakın dönem eğiliminde
gözlenen belirgin iyileşme doğrultusunda, yıllık cari işlemler
açığındaki azalmanın devam edeceği öngörülmektedir.
Enerji fiyatlarındaki gelişmeler enflasyonu olumlu yönde etkilemeye
devam etmektedir. Yılbaşından bu yana gözlenen birikimli döviz kuru
gelişmelerinin enflasyon görünümü üzerindeki olumsuz etkisi petrol
fiyatlarındaki düşüşle kısmen telafi edilmektedir. Gıda
fiyatlarında ise, temelde işlenmemiş gıda grubu kaynaklı olmak
üzere oynaklık devam etmektedir. Türk lirasındaki birikimli değer
kayıplarına bağlı olarak temel mal grubu yıllık enflasyonu artış
sergilemiş ve çekirdek enflasyon eğiliminde bir miktar bozulma
yaşanmıştır. Bu değerlendirmeler çerçevesinde Kurul, küresel
piyasalardaki belirsizliklerin enflasyon beklentileri üzerindeki
etkileri ile enerji ve işlenmemiş gıda fiyatlarındaki oynaklıkları
dikkate alarak, gerekli görülen süre boyunca likidite
politikasındaki sıkı duruşun korunacağını ifade etmiştir.
Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümüne
bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve
enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak
para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir.
Küresel para politikalarına dair belirsizlikler ve küresel büyümeye
dair endişeler nedeniyle finans piyasalarındaki oynaklıklar devam
etmektedir. Bu doğrultuda, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy
hareketleri dalgalı bir seyir izlemektedir. Yakın dönemde risk
primlerinde ve kur oynaklıklarında bir miktar iyileşme yaşanmakla
birlikte bu göstergelerdeki yüksek seyir sürmektedir. Kurul,
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından kamuoyuyla paylaşılan
"küresel para politikalarının normalleşme sürecinde yol
haritası" kapsamında alınan önlemlerin ekonominin küresel
oynaklıklara karşı dayanıklılığını artırdığını belirtmiştir. Mevcut
politika duruşu enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz
likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici
niteliğini korumaktadır.
Önümüzdeki dönemde kredi büyüme hızlarında gözlenen yavaşlamanın
kalıcı olması ve döviz kurları üzerindeki yukarı yönlü baskının
devam etmesi durumunda, Kurul sıkı likidite politikasını korurken
döviz cinsi varlıklara dayalı teminat koşullarını genişletmek
suretiyle Türk lirasının değerini ve kredi büyümesini destekleyici
yönde adımlar atabilecektir.
Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler
enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip
edilmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali
disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda
öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye
politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu
durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde
para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu
olabilecektir.
Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin
olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan
biri olmuştur. Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut
konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi
önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf
açığını azaltacak her türlü tedbir makro ekonomik istikrarı
destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük
düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda
bulunacaktır".
(İHA)