Merkez Bankası PPK toplantı özetini açıkladı
Merkez Bankasının açıkladığı toplantı özetinde, enflasyonun yüksek seviyesini koruduğu belirtilirken, son aylarda yaşanan maliyet yönlü gelişmeler ve gıda fiyatlarında beklenen kısmi düzeltmeye rağmen fiyatlama davranışlarına ilişkin riskler önemini koruduğu bildirildi.
Merkez Bankasının açıkladığı toplantı özetinde, enflasyonun
yüksek seviyesini koruduğu belirtilirken, son aylarda yaşanan
maliyet yönlü gelişmeler ve gıda fiyatlarında beklenen kısmi
düzeltmeye rağmen fiyatlama davranışlarına ilişkin riskler önemini
koruduğu bildirildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 15 Haziran 2017 tarihine
ilişkin Para Politikası Kurulunun (PPK) toplantı özetini açıkladı.
Merkez'den yapılan açıklamada; enflasyonun yüksek seviyesini
koruduğu belirtilirken, son aylarda yaşanan maliyet yönlü
gelişmeler ve gıda fiyatlarında beklenen kısmi düzeltmeye rağmen
fiyatlama davranışlarına ilişkin riskler önemini koruduğu
bildirildi.
Son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetteki toparlanmanın
güçlendiğine işaret ettiği açıklanırken, iç talepte iyileşme
gözlendiği Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat
üzerindeki olumlu etkisi sürdüğü belirtildi. Alınan destekleyici
teşvik ve tedbirlerin katkısıyla iktisadi faaliyetin güç kazanmaya
devam etmesi beklenirken, Kurul yapısal reformların uygulamaya
geçirilmesinin büyüme potansiyelini önemli ölçüde artırabileceğini
değerlendirdi. Son aylarda yaşanan maliyet yönlü gelişmeler ve gıda
fiyatlarında beklenen kısmi düzeltmenin sınırlayıcı etkisine
rağmen, enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama
davranışlarına dair risk oluşturduğu vurgulandı.
ENFLASYON GELİŞMELERİ
Mayıs ayında tüketici fiyatları yüzde 0,45 oranında artmış ve
yıllık enflasyon 0,15 puan azalarak yüzde 11,72 olduğu belirtilen
açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Bu dönemde gıda
enflasyonundaki yükseliş ve enerji enflasyonundaki yavaşlama
sürmüştür. Temel mal grubunda, Türk lirasındaki birikimli değer
kaybının gecikmeli etkileri sürerken yıllık enflasyon giyim
fiyatlarındaki yöntem değişikliğinden kaynaklanan etkilerle
gerilemiştir. Bu dönemde, söz konusu geçici etkiler
arındırıldığında enflasyonun ana eğilimindeki iyileşmenin sınırlı
olduğu gözlenmiştir.
Mayıs ayında gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yıllık enflasyon
1,28 puan yükselerek yüzde 16,91'e ulaşmıştır. Bu gelişmede yıllık
enflasyonu yüzde 48'e ulaşan taze meyve-sebze grubu öne çıkarken,
taze meyve-sebze dışı gıda grubunda da fiyat artış eğilimleri
belirginleşmiş; özellikle kırmızı et fiyatlarındaki yukarı yönlü
seyir dikkat çekmiştir. Haziran ayına ilişkin öncü göstergeler ise
gıda yıllık enflasyonunun temelde işlenmemiş gıdadaki baz etkisine
bağlı olarak azalacağına işaret etmektedir. Enerji yıllık
enflasyonundaki aşağı yönlü seyir ise döviz kuru ve petrol
fiyatlarındaki görünümle birlikte Mayıs ayında da sürmüş, enflasyon
yüzde 8,72'ye gerilemiştir. Öncü veriler, yıllık enerji
enflasyonundaki yavaşlamanın Haziran ayında da sürdüğünü
göstermektedir.
Hizmet grubu fiyatları Mayıs ayında yüzde 0,93 oranında artmış,
grup yıllık enflasyonu 0,19 puan yükselerek yüzde 9,06 olmuştur.
Hizmet enflasyonu üzerinde döviz kuru ve gıda fiyatlarından
kaynaklanan maliyet artışlarının yanı sıra genel enflasyona
endeksleme davranışının etkileri de hissedilmektedir.
Temel mal grubu yıllık enflasyonu Mayıs ayında 0,31 puan azalarak
yüzde 9,71'e gerilemiştir. Bu düşüşte, giyim grubunun ağırlık
sistemindeki yöntem değişiminin getirdiği geçici etki belirleyici
olurken, giyim dışı gruplarda yıllık enflasyon Türk lirasındaki
birikimli değer kaybının gecikmeli etkilerine bağlı olarak yukarı
yönlü seyrini korumuştur. Özellikle giyim ve dayanıklı dışı temel
mallarda bu dönemde tarihsel ortalamalara kıyasla daha güçlü bir
artış eğilimi gözlenmektedir.
Özetle, enflasyon yüksek seviyesini korumaktadır. Son aylarda
yaşanan maliyet yönlü gelişmeler ve gıda fiyatlarında beklenen
kısmi düzeltmeye rağmen fiyatlama davranışlarına ilişkin riskler
önemini korumaktadır".
ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR
Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYİH) 2017 yılı ilk çeyreğinde yıllık
yüzde 5,0 oranında arttığı, çeyreklik büyüme yüzde 1,4 olduğu
bildirilirken enflasyonu etkileyen unsurlar şöyle açıklandı:
"Böylelikle iktisadi faaliyetteki toparlanma eğilimi devam
etmiştir. Dönemlik büyümenin temel sürükleyicileri sırasıyla
ihracat, inşaat yatırımları ve kamu tüketimi olmuştur.
Makine-teçhizat yatırımlarındaki zayıf seyir sürmüş, öne çekilen
talebe bağlı olarak özel tüketim yavaşlamıştır. Dönemlik büyümeye
net ihracatın yüksek katkı yapması cari işlemler dengesini
destekleyen bir büyüme kompozisyonuna işaret etmiştir.
Öncü göstergeler iktisadi faaliyetteki toparlanmanın ikinci
çeyrekte güç kazandığına işaret etmektedir. Nisan ayı sanayi
üretimi ve Mayıs ayı PMI göstergeleri ikinci çeyrekte bir önceki
döneme kıyasla daha güçlü bir artış sinyali vermiştir. İmalât
sanayisine ek olarak hizmet, perakende ticaret ve inşaat
sektörlerinde de yakın dönemde daha kuvvetli bir faaliyet
gözlenmektedir. Bu gelişmeler ekonomideki toparlanmanın sektörel
yayılımının arttığı yönünde sinyal vermektedir.
Üretim sektörlerindekine benzer bir görünüm talep göstergelerinde
de izlenmektedir. Son dönemde gerek tüketici güveni gerekse yatırım
eğiliminin iyileştiği gözlenmektedir. Teşviklere konu olan gruplara
yönelik tüketim talebi gücünü korurken ilk çeyrek itibarıyla zayıf
seyrini sürdüren yatırımlarda da iyileşme sinyalleri bulunmaktadır.
Yılın ikinci çeyreğinde yurt içi talebin büyümeye katkısının
artacağı öngörülmektedir.
İç talepteki iyileşme devam ederken mal ihracatında sektörler ve
ülkeler geneline yayılan güçlü artışlarla net dış talep büyümeye
olumlu katkı yapmaktadır. Başta Avrupa Birliği bölgesinde iyileşen
büyüme görünümü olmak üzere küresel ölçekte gözlenen toparlanma
eğilimi ve dış piyasalarda pazar çeşitlendirme esnekliği ihracatı
desteklemeye devam etmektedir. Mal ihracatındaki artışların cari
açıktaki bozulmayı yavaşlattığı, çekirdek cari açık göstergelerinde
ise iyileşme sağladığı görülmektedir. Mal ihracatındaki güçlü
seyrin cari dengeye olumlu katkı vermeye devam etmesi
beklenmektedir.
İşgücü piyasasında Şubat döneminden sonra Mart döneminde de
iyileşme gözlenmiştir. Bu dönemde, başta inşaat ve sanayi olmak
üzere tarım dışı sektörlerde istihdam artmıştır. İktisadi
faaliyetteki toparlanmanın işgücü piyasasına yansımaları yılın ilk
çeyreği itibarıyla nispeten sınırlı kalsa da Mart dönemi verileri
ve öncü göstergeler ikinci çeyrek için daha olumlu bir resim
sunmaktadır. Ekonomideki toparlanmanın güç kazanmasıyla birlikte
önümüzdeki dönemde istihdam yansımalarının daha belirgin olması ve
işsizlik oranlarındaki düşüş eğiliminin sürmesi beklenmektedir.
Özetle, son dönemde açıklanan veriler iktisadi faaliyetteki
toparlanmanın güçlendiğine işaret etmektedir. İç talepte iyileşme
gözlenirken Avrupa Birliği ülkelerinin talebindeki artışın ihracat
üzerindeki olumlu etkisi sürmektedir. Alınan destekleyici teşvik ve
tedbirlerin katkısıyla iktisadi faaliyetin güç kazanmaya devam
etmesi beklenmektedir. Kurul, yapısal reformların uygulamaya
geçirilmesinin büyüme potansiyelini önemli ölçüde artırabileceğini
değerlendirmektedir".
PARA POLİTİKASI VE RİSKLER
Özette para politikası ve riskler ile ilgili, iktisadi faaliyette
toparlanma devam ettiği belirtilerek, "Toparlanmanın
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde eşanlı olarak gerçekleşmesi
ve yakın dönemde küresel büyüme tahminlerinin yukarı yönlü
güncellenmesi küresel piyasalardaki iyimserliği desteklemektedir.
Olumlu büyüme görünümüne rağmen enflasyon oranlarının halen düşük
düzeylerde seyretmesi ABD dışındaki gelişmiş ülkelerin para
politikalarının destekleyici konumunu sürdürmesine neden
olmaktadır. Buna ek olarak, Fed'in para politikasında sıkılaşma
sürecinin ılımlı olacağı algısının da oluşmasıyla beraber, küresel
risk iştahı tarihsel olarak yüksek seviyelerde seyretmiş ve
gelişmekte olan ülkelere portföy akımları Mart 2017'den itibaren
hızlanmıştır.
Küresel iktisadi faaliyetteki toparlanmaya rağmen son dönemde düşüş
eğiliminde olan enerji fiyatları enflasyon görünümü ve cari denge
açısından destekleyici bir tablo çizmektedir. Son dönemde gözlenen
olumlu tabloya karşın, küresel ekonomiye ilişkin aşağı yönlü
riskler varlığını sürdürmektedir. Fed'in bilanço küçültme sürecine
dair belirsizlikler, Avrupa'daki siyasi iklim, Brexit
görüşmelerinin seyri ve jeopolitik gelişmeler risk algısını kısa
sürede değiştirebilecek faktörler olarak değerlendirilmektedir.
Para politikasındaki sıkı duruşun da etkisiyle, Türkiye, döviz kuru
ve risk primi göstergelerinde diğer gelişmekte olan ülkelerden
olumlu yönde ayrışmaya devam etmektedir. Makroihtiyati politikalar
ve kredi garanti desteğinin etkisiyle yılbaşından bu yana bireysel
kredi ve Türk lirası cinsinden firma kredi büyümelerinde önemli
artışlar görülmektedir. Yakın dönemde, bankacılık sistemindeki arz
yönlü etkilerin devreye girmesiyle, hızlı kredi büyümesinin yerini
daha ılımlı bir görünüme bırakması beklenmektedir. Kredilerde
kaydedilen canlanmanın toplam talep ve iktisadi faaliyete ne ölçüde
yansıyacağı yakından takip edilmektedir.
Yakın dönemde açıklanan göstergeler iktisadi faaliyete dair aşağı
yönlü risklerin zayıfladığı ve ekonomideki toparlanmanın yılın
ikinci çeyreğinden itibaren güç kazanacağı yönündeki geçmiş
değerlendirmeleri teyit etmiştir. Böylelikle 2017 yılına ilişkin
büyüme görünümü iyileşmiştir. Turizm gelirlerinin göreli olarak
istikrara kavuşması, güven kanalının güçlenmesi, birikimli değer
kaybının net ihracata olumlu etkisi ve Rusya ile ticari ilişkilerin
normalleşme sürecine girmesi büyümeye olumlu katkı yapmaktadır.
Ayrıca, tüketim ve yatırım harcamalarını artırmaya yönelik alınan
önlemler ve uygulanan teşvik paketleri, belirsizlik algısındaki
zayıflama ve finansal koşulların sıkılığındaki iyileşme de büyümeyi
desteklemektedir. Öte yandan, turizm gelirlerindeki toparlanmanın
hızı, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler,
sermaye akımlarının seyri ve jeopolitik gelişmeler, yakın dönemde
olduğu gibi 2017 yılında da büyüme üzerinde aşağı yönlü risk teşkil
etmektedir.
Yakın dönemde Türk lirasında gözlenen istikrarlı seyir ve emtia
fiyatlarındaki düşüşlerin yıllık enflasyona olumlu yansımaları
sınırlı kalmıştır. Gıda fiyatlarındaki düzeltmenin henüz arzulanan
boyutta olmaması, grup enflasyonunda baz etkilerine bağlı olarak
Haziran ve Temmuz aylarında beklenen kayda değer düşüşlerin
kalıcılığı konusunda temkinli bir duruş gerektirmektedir. Bunun
yanında, beyaz eşya ve mobilya sektöründeki geçici vergi
indirimlerinin Ekim ayında geri alınacak olması ve giyim grubundaki
yöntem değişikliği kaynaklı etkiler de kısa vadede enflasyonda
dalgalanmaya neden olacak gelişmeler olarak not edilmiştir. Ayrıca
Kurul, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın güçlenmesiyle birlikte
talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği desteğin
azaldığı değerlendirmesinde bulunmuştur.
Özetle, son aylarda yaşanan maliyet yönlü gelişmeler ve gıda
fiyatlarında beklenen kısmi düzeltmenin sınırlayıcı etkisine
rağmen, enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama
davranışlarına dair risk oluşturmaktadır. Bu görünüm altında Kurul
Haziran ayındaki toplantısında, sıkı para politikası duruşunun
korunmasına karar vermiş ve Geç Likidite Penceresi uygulaması
çerçevesinde borç verme faiz oranını yüzde 12,25'te sabit
tutmuştur. Merkez Bankası, fiyat istikrarı temel amacı
doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir.
Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para
politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir. Enflasyon beklentileri,
fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki
gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave
parasal sıkılaştırma yapılabilecektir.
Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler
enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip
edilmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali
disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile
vergilerde öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği
varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden
belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon
görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da
güncellenmesi söz konusu olabilecektir.
Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin
olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan
biri olmuştur. Mali disiplinin sağlamış olduğu alan kullanılarak
yakın dönemde dengeleyici maliye politikası uygulanabilmiştir.
Döngü karşıtı maliye politikası uygulama kapasitesini güçlendirecek
yapısal tedbirler, maliye ve para politikası eşgüdümüne katkıda
bulunarak makroekonomik istikrarı destekleyecektir"
şeklinde açıklandı.
(İHA)