"Döviz depo piyasasındaki faizi indirebiliriz"
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, 5. İstanbul Finans Zirvesi'nde (IFS) konuştu.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, 5.
İstanbul Finans Zirvesi'nde (IFS) konuştu.
TCMB Başkanı Başçı, 2008 krizinden sonra merkez bankalarının bir
değişikliğe tabi olduğunu, normalde klasik merkez bankalarının son
borç verme mercii olması gerektiğini, ancak kriz sonrası merkez
bankalarının belki de ilk borç verme mercii haline geldiğini
söyledi.
Başçı, "Merkez Bankalarının bilanço büyüklüklerine
bakıldığı zaman dev oyuncular haline geldiğini görüyoruz. Merkez
bankaları kriz sonrasında bir takım önemli yenilikler yaptı bu
yenilikler ihtiyaçtan doğdu.
Ülkelerin kendi kendilerini sigorta etmeleri amacıyla döviz rezervi
biriktirmeleri anlaşılabilir bir durum, bu ülkelerin zor dönemlerde
de bu rezervlerini kullanmaya hazır olduklarını göstermeleri
gerekir. Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) sözle yönlendirme
politikasını etkili bir şekilde kullanmaya başladı. Fed, ne
zamanki, geleneksel bir araç olan faiz oranları dilinden konuşmaya
başladı piyasa rahatladı" dedi.
Yeni oyun sahasında geleneksel araç olan faiz oranlarının
kullanılmasının kendileri için hayatı kolaylaştırdığını söyleyen
Başçı, "Peki, hayat tamamen kolaylaştı bütün problemlerimiz
bitti diyebilir miyiz? Bunu söyleyemeyiz. Çünkü ne olursa olsun
ilerde yeni bir belirsizlik ortamına girilirse bu durum bu defa
yine Türkiye cari açık veren bir ülke olarak yine mercek altında
olacak. Bu uyum sürecinde, cari açık daha güvenli seviyelere yol
alırken, Türkiye'nin buradaki finansmanıyla ilgili kaygılarını TCMB
giderecek. Bu defa işimiz daha kolay. Çünkü portföy çıkışlarında
kullandığınız araç şudur 'Dövizi iyi zamanlarda bol bol para
girerken satın alırsınız, rezervlerinizi biriktirirsiniz. Sert
portföy çıkışları olduğu dönemde de geçici olarak dövizleri, günlük
döviz satım ihaleleriyle veya doğrudan dövize müdahaleyle
satarsınız ve oradaki oynaklığı 'Korkmayın ben buradayım' şeklinde
yumuşatmaya çalışırsınız.' Bu iş 8-10 ay sürerse işiniz zor.
Dolayısıyla o zaman daha dikkatli olmanız gerekir. O zaman faiz
aracını devreye almanız gerekir. Faiz oranlarıyla bu portföy
çıkışlarını durdurmanız gerekir. Nitekim biz bunu yaptık"
dedi.
Erdem Başçı, portföy tarafında sorun olma ihtimalinin azaldığını
belirterek, "Çok özel, enteresan şoklar daha gelmezse,
büyük ihtimalle portföy tarafında sürekli çıkış artık bundan sonra
olmayacak" dedi.
İhracatçılara kısa vadeli finansman imkanı sağlayarak döviz satın
aldıklarına da işaret eden Başçı, "Burada da günlük
ortalama 50-60 milyon dolar ihracatçılarımızdan döviz satın
alıyoruz. Böyle bir ortamda soru, Türkiye'de bankaların ve banka
dışı kesimin yabancı para cinsinden borçları var, özellikle
bankalarımız borçlarını 1 yıl vadeli olmak şartıyla acaba
döndürebilirler mi? Fed normalleşince bu riskle başa çıkabilirler
mi? Başa çıkabilirler. Burada Merkez Bankası güven unsuru. Merkez
Bankası'nda ne gibi imkanlar var? Bunlardan biri, bize has bir
yenilik rezerv opsiyon mekanizması (ROM)" şeklinde
konuştu.
Klasik Merkez Bankacılığı yaptıklarını belirten Başçı,
"Burada Merkez Bankası'nın bankalara borç verme faizi var
ve bugün yüzde 10. Bir hafta vadeli veriyoruz. Bu da bir son borç
verme mercii imkanıdır. Burada bankalarımızın toplam sektörün
toplam limiti 10,8 milyar dolar. Unutulan kısım bu. Normal
şartlarda bankalar eğer ROM'da tamamen hepsini kullanırlarsa, bir
şok geldiğinde, şok devam ederse gelip bizden pahalıdan
borçlanabilecekleri 10,8 milyar dolar daha paraları var.
Rezervlerimizden bunu borç verebiliriz. Bu faiz neden bu kadar
yüksek? Bu, kullanılmasın diye konmuş bir faiz. Temel Merkez
Bankası, klasik Merkez Bankası teorisine göre, Merkez Bankası'nın
likiditesi var olmalıdır ama pahalı olmalıdır. Yani bir güven
unsuru olarak orada durmalıdır. Merkez Bankası, 'Herhangi bir
problem olursa ben likiditeye erişirim, kısa vadeli borcumu da
döndürürüm ama bu bana biraz pahalıya patlar' dedirtmelidir. O
yüzden de onun fiyatını biraz yüksek tutmuştur. Ne mutlu bize ki
biz klasik merkez bankacılığı yapıyoruz. Bu prensibi tercih
ediyoruz ve son borç verme merciiyiz" ifadelerini
kullandı.
Bu faizin 2002 yılında dolar ve euro için yüzde 12 olduğunu
belirten Başçı, "Dünyada faizler düştü, Türkiye'de risk
primi düştü, ve bu faizi yüzde 10'a çekildi. Bu yüzde 10 faiz iyi
zamanların faizidir. Kötü zamanlarda TCMB bu faizi indirir. Çünkü
TCMB kötü gün dostudur, iyi arkadaştır. İyi zamanlarda bankaları
terbiye etmeye çalışır ama kötü zaman geldiğinde bankalara destek
verir. Biz küresel kriz öncesinde bu yüzde 10'u yüzde 7'ye çektik,
güven verdik" dedi.
Merkez Bankası'nın döviz depo piyasasındaki bankalara borç verme
faizi ile ilgili olarak Başçı, "Dünyada faizler kalıcı
olarak düştüyse ve ABD'de normalleşme bittikten sonra faiz oranları
yüzde 4'ü geçmeyecekse bizim yüzde 10 fazla mı geliyor? Büyük
ihtimalle cevap evet, yani iyi zamanlarda yüzde 10 fazla geliyor.
Benim kişisel tahminim, iyi zamanlarda biz bunu rahatlıkla yüzde
9'a çekebiliriz. Arkadaşlara söyledim çalışacaklar. Eğer bu son
borç verme faizini iyi zamanlarda kalıcı şekilde bir miktar
indirebilirsek, belki orada bir miktar indirim düşünebiliriz. Bu
Türk bankalarına, "Merkez Bankası arkanızda hiç endişe
etmeyin, yabancı finansörlere de korkmayın, Türk bankalarının
likiditeleri sağlam" mesajıdır. Bu yüzde 9'luk faizin
kalıcı olup olmayacağına ilişkin görüşlerini paylaşan Başçı,
"Büyük ihtimalle kalıcı olur. Fed daha önce yaptığı
sıkılaştırmada 2006 yılında yüzde 5,25'e kadar kısa vadeli faizleri
artırmıştı, şimdi diyor ki yüzde 4'e kadar artırırım. Dolayısıyla
buradaki 1 puanlık fark, kalıcı şekilde bizim son borç verme
faizimizi gözden geçirmemize imkan sağlayabilir. Acele edilecek bir
durum yok. Teknik çalışmayı arkadaşlar yapacak, ne kadar indirim
yapılabilir bakacaklar. Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında
değerlendiririz. Belki daha erken belki de aralık ayında
yapacağımız toplantımızda bunu bir güven unsuru olarak
hatırlatırız. Bilanço büyüklükleri ve TCMB rezervlerindeki artış
çerçevesinde de 11 milyar dolarlık limiti de yukarı yönde gözden
geçirebiliriz. Rezervlerimiz oldukça fazla" dedi.
(İHA)