“YÖK olmasaydı..."
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, "YÖK olmasaydı köyden gelenler üniversiteye giremezdi. Ben de giremezdim. O yüzden YÖK'ü korumamız lazım. YÖK bir ihtiyaçtan doğdu ve o yüzden kaldırılmıyor" dedi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş
Günay, "YÖK olmasaydı köyden gelenler üniversiteye
giremezdi. Ben de giremezdim. O yüzden YÖK'ü korumamız lazım. YÖK
bir ihtiyaçtan doğdu ve o yüzden kaldırılmıyor" dedi.
YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Günay, Kızılcahamam Çam Termal
Hotel'de Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen'in birlikte düzenlediği 7.
Üniversite Teşkilatları Buluşması'na katıldı. Burada
"Üniversite İdeası ve Yükseköğretim" konulu
konferans veren Günay, "Çağımızda Yükseköğretim",
"Eğitimde Kalite", "Etik ve Etik
Sınırların Aşılması", "Üniversite
nedir?", "Yükseköğretimde Farklı
Eğilimler" gibi başlıklardan oluşan sunum
gerçekleştirdi.
"YÖK'ÜN BİR İŞLEVİ VAR"
YÖK'ün kaldırılmasıyla ilgili konuşan Günay, "Tarım
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı kalkarsa YÖK'te kalkar. Bu boş
söylemlere inanmayın. YÖK olmasaydı köyden gelenler üniversiteye
giremezdi. Bende giremezdim. O yüzden YÖK'ü korumamız lazım. YÖK
bir ihtiyaçtan doğdu ve o yüzden kaldırılmıyor YÖK'ün bir işlevi
var. Üniversitelerde bir şey yok. YÖK üniversitelere bütçe veriyor.
Dünya'nın başka yerlerinde böyle değil. YÖK kalkmalı diye bize
gelenler üniversitelerin yapması gerekeni bizden yapmamızı
istiyorlar. Bunlar ideolojik şeyler. Devlet üniversite kuracağında
bile YÖK'e soruyor. Üniversiteleri tartışma ortamı olmaktan
çıkardık" dedi.
"MESLEKİ EĞİTİM ÖNEM KAZANMIŞ DURUMDA"
1980'lerden sonra bilgi tabanlı toplum gibi kavramlar çıktığını
hatırlatan Günay, "Üniversite dediğimiz kurum daha bütüncül
bir şeye işaret ediyor. Bir toplumun en önemli yükümlülüklerinden
biri gençlerini refah içinde yaşatmaktır. Eğitimde uluslararası
kriterleri ölçüt olarak almalıyız. Bizim kanunumuzda en az üç
fakülteden oluşan okullara üniversite denilir. Üniversite dediğimiz
kurum daha bütüncül bir şeye işaret ediyor. Mesleki eğitim önem
kazanmış durumdadır. Avrupa'da bütün meslekler meslek yüksek
okullarından çıkıyor. Yani berber olmak için meslek yüksek
okulundan mezun olmak gerekiyor. İnsanların üniversitelerden
beklentisi çok yükseldi. Bir toplumun en önemli yükümlülüklerinden
biri gençlerini refah içinde yaşatmaktır. Eğitimde uluslararası
kriterleri ölçüt olarak almalıyız" diye konuştu.
"HIRSLANIRSAK ÖZÜMÜZ BOŞALIR"
Günay, Türkiye'de eğitimin kalitesinin çok eleştirilen bir konu
olduğunu belirterek, "Bu eskiden beri olan bir şeydir.
Üniversiteler sürekli gelişmek zorundadır. Kalite kavramına felsefi
bir yaklaşımla bakmamız lazımdır. Etik değerlerin sınırlarını
aşarsak, hırslanırsak özümüz boşalır. Akademik çalışmlar yapanlar
hızlı çalışma yaptıklarında sonuna kadar boşalıyorlar.
Yükseköğretimlerde yaşadığımız en büyük sıkıntı bu. Ahlak
problemini çözmeden hiç bir sorunu çözemeyiz.Orta çağlarda sanat
bilim anlamına geliyor. Liseleri Platon'un öğrencisi Aristotales
kuruyor. Nizamiye Medreseleri ilk üniversite olma özelliği taşıyor.
İslam Dünyası'nın yükseköğrenim temelinin ders kavramında yattığını
düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
"ÜNİVERSİTENİN RUHUNU YENİDEN KEŞFETMELİYİZ"
Üniversite kavramının uni-versitas kavramından geldiğine dikkati
çeken Günay, "Uni-versitas kavramı yönelme anlamına
geliyor. Üniversiteler hakikati aramayı ödev edinmiş bir
topluluktur. Hakikate sistematik bir arama ile varılabildiğinden
araştırma üniversitenin en önemli ilgisidir. Şeylerin hakikatine
ulaşmak demek onu anlamak demektir. Üniversitenin ruhunu yeniden
keşfetmeliyiz. Üniversite öğretir ve yayar. Bütün ilgi alanı
kültürdür. Kültür dilde varolan bir şeydir. Süleymaniye Cami'sinin
projesi kültürken, inşa edildiğinde medeniyet oluyor. Kültür
görünüşe çıktığında medeniyet oluyor. Üniversitenin kentle,
ülkeyle, dünyayla hem maddi hem de manevi alışverişi
olmalıdır" şeklinde konuştu.
"Hataya karşı bağışıklığı olan hiçbir bilimsel teori
yoktur" diyen Günay, bilginin şeylerin ya da dış dünyanın
bir aynası olmadığını belirterek, insanın bir hatırayı yaşadığında
onu kendine göre biçerek yeniden kaydettiğini söyledi.
"DÜNYA'NIN EN İYİ DOKTORLARI TÜRKİYE'DE İDDİA
EDİYORUM"
Günay konuşmasına şöyle devam etti:
"Medeniyet köklerimize dönelim, Batı'yı örnek almayalım
diyenler var. Atış serbest olunca atıyorlar. Batı'yı da Doğu'yu da
bitirmemiz lazım. Medeniyetlerin birbirleriyle alışverişi oluyor.
Dünya'nın en iyi doktorları Türkiye'de iddia ediyorum. Yüz
ameliyatı ilk defa Türkiye'de yapıldı. Doktora için yurtdışına
çıkanlar hiç doktorasını yapamadan dönmüyorlar. Dünyanın hiçbir
yerinde olmayan bir şekilde üniversite sayımızda artış oldu. Ama
kaliteden ödün vermemek gerekiyor. Gidin Avrupa'ya bir haftada
telefon bağlatamazsınız. Burada 1 saatte telefonunuz bağlanır.
Birçok yerde baya iyiyiz. Amerika Birleşik Devletleri'nde en çok
eziyet çekenler akademisyenlerdir. Adamlar bir itibarları olduğunu
düşünerek çalışıyorlar."
Geliştirme ödenekleriyle ilgili sorulan soruya ise, "Bu
mesele YÖK'ün meselesidir. Maliye Bakanlığı çalışma
yapıyor" karşılığını verdi.
(İHA)