Suriye'de Ulusal Diyalog Konferansı için komite kuruldu

Suriye Cumhurbaşkanlığı, ülkenin yeni siyasi sürecini şekillendirmek amacıyla Ulusal Diyalog Konferansı için bir hazırlık komitesi kurulduğunu duyurdu.

Cumhurbaşkanlığının resmi internet sitesinde yapılan açıklamada, “Ulvi ulusal çıkarlar temelinde, bu tarihi aşamanın gereklerine yanıt vermek ve Suriye halkının beklentilerini güvence altına almak amacıyla Ulusal Diyalog Konferansı için hazırlık komitesi kurulmuştur.” ifadeleri kullanıldı.

Suriye Cumhurbaşkanlığı, ülkenin yeni siyasi sürecini şekillendirmek amacıyla Ulusal Diyalog Konferansı için bir hazırlık komitesi kurulduğunu duyurdu. Cumhurbaşkanlığının resmi internet sitesinde yapılan açıklamada, “Ulvi ulusal çıkarlar temelinde, bu tarihi aşamanın gereklerine yanıt vermek ve Suriye halkının beklentilerini güvence altına almak amacıyla Ulusal Diyalog Konferansı için hazırlık komitesi kurulmuştur.” ifadeleri kullanıldı.

Hazırlık komitesinde Hasan Dığeym, Mahir Alluş, Muhammed Müsettet, Mustafa El-Musa, Yusuf El-Hacır, Hind Kabawat ve Huda El-Atası yer alıyor. Komitenin çalışmalarının, konferans sonunda yayınlanacak sonuç bildirisiyle tamamlanacağı belirtildi.

Şara: “Toplumun tüm kesimlerine katılım fırsatı vereceğiz”

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şaraa, 29 Aralık 2024’te yaptığı açıklamada, Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapsayıcı olacağını vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:“Bu konferansta toplumun tüm kesimlerine katılım fırsatı vereceğiz. Suriye meselesini anlatacağız. Geçiş döneminde alınacak önemli ve hassas kararların oylamasını konferansa katılanlara bırakacağız.”

Komitedeki kilit isimler kimler?

Hazırlık komitesinde yer alan isimler, Suriye’nin muhalif kanadında etkin rol oynamış veya geçiş sürecinde kritik görevler üstlenmiş kişilerden oluşuyor.

• Yusuf El-Hacır: HTŞ’nin Siyasi Bürosu’nun kıdemli üyelerinden biri olarak biliniyor. Hem Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şaraa’ya hem de HTŞ içindeki etkili isimlerden Ebu Mariya el-Kahtani’ye yakınlığıyla dikkat çekiyor. Esad’ın devrilmesinin ardından gayri resmi Başkan Yardımcısı olarak görülmeye başlandı.

• Mahir Alluş: Eski bir siyasi tutuklu olan Alluş, geçmişte Ahrar el-Şam, Nusra Cephesi ve HTŞ ile bağlantılı bir isimdi. Son dönemde HTŞ ile Ahrar’uş Şam arasındaki yakınlaşmaya aracılık etti. Aynı zamanda geçiş dönemi adaleti ve hesap verebilirlik üzerine çalışan bir analist.

• Mustafa El-Musa: Eğitimli bir eczacı olan Musa, uzun süredir HTŞ ve İdlib’deki Kurtuluş Hükümeti’nde görev alıyor. İdlib Sivil Konseyi üyesi ve Genel Şura Başkanı olarak görev yaptı. HTŞ içinde ‘teknokrat’ bir figür olarak biliniyor.

• Hasan Dığeym: Daha önce Suriye Milli Ordusu’nun (SNA) Ahlaki Rehberlik Komitesi’nin direktörlüğünü yapmış ve muhalif çevrelerde uzun süre yer almış bir isim. Nusra Cephesi ve HTŞ’yi agresif bir şekilde eleştiren bir isim olarak biliniyor. Son dönemde Ahmed el-Şaraa ile yakınlaşarak geçici hükümetin en etkili figürlerinden biri haline geldi.

• Hind Kabawat: Çifte Suriye-Kanada vatandaşı olan Kabawat, Suriye Diyalog, Barış ve Uzlaşma Merkezi’nin kurucusu ve uluslararası arenada tanınan bir muhalif figür. Washington DC’deki Orta Doğu Enstitüsü ve Atlantik Konseyi’nde de üyelikleri bulunuyor.

• Hüda El-Atası: Sivil toplum aktivisti olarak öne çıkan Atası, International Humanitarian Relief’in (IHR) kurucu ortağı ve Bölge Direktörü. Aynı zamanda Suriye’deki vatandaşlık haklarını savunan çeşitli kuruluşlarda yönetici pozisyonunda.

• Muhammed Müsettet: Daha önce Kurtuluş Hükümeti Sağlık Bakanlığı’nda üst düzey yöneticilik yaptı. Feylak El Şam’ın siyasi ve dış ilişkiler bürosunda da görev aldı. Esad’ın devrilmesinden sonra Halep vilayetinin yönetiminde etkin rol üstlendi.

Suriye’de yeni döneme doğru

Esad rejiminin 8 Aralık 2024’te çöküşü sonrası, Suriye’de yeni bir siyasi sürecin temelleri atılmaya çalışılıyor. HTŞ, Ahrar’uş Şam ve Kurtuluş Hükümeti gibi yapıların etkili olduğu geçiş sürecinde, Ulusal Diyalog Konferansı, Suriye’nin geleceği açısından kritik bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Komitenin, siyasi gruplar, silahlı unsurlar ve sivil toplum temsilcileri arasındaki dengeyi koruma çabaları dikkat çekiyor. Geçiş dönemi yönetiminin hangi yönde ilerleyeceği ve uluslararası aktörlerin bu sürece nasıl yaklaşacağı ise önümüzdeki haftalarda netlik kazanacak.