Rusya, İran’ı yüzüstü mü bıraktı? İsrail saldırıları karşısında Kremlin sessiz
İsrail’in İran’a yönelik saldırıları tırmanırken, Tahran’ın stratejik ortağı Rusya’dan beklediği destek gelmedi. Kremlin’in sessizliği, Orta Doğu’daki dengeleri nasıl değiştirecek?
New York Times yazarı Paul Sonne, İsrail’in İran’a saldırıları sürerken Rusya’nın Tahran’ı yalnız bırakmasının ardındaki soğuk siyasi hesapları ortaya koyuyor. Kremlin’in sessizliği ne anlama geliyor?
New York Times yazarı Paul Sonne, İran’ın İsrail’in nükleer
tesisleri ve askeri liderlerini hedef alan saldırılarla sarsıldığı
bir dönemde, stratejik ortağı Rusya’nın neden sessiz kaldığını
çarpıcı bir şekilde analiz ediyor. İran, Vladimir Putin ile savunma
odaklı bir ortaklık anlaşması imzalayarak Moskova’dan destek
beklerken, Kremlin’in jeopolitik çıkarları ve Ukrayna savaşı
öncelikleri, Tahran’ı yalnız bırakmasına yol açıyor.
Sonne: Rusya’nın Soğukkanlı Hesabı
Paul Sonne’a göre, Rusya’nın İran’a destek vermemesi, Moskova’nın
İsrail ve ABD ile çatışma riskinden kaçınma çabasını yansıtıyor.
Rusya-İran ilişkileri uzmanı Nikita Smagin’in Sonne’a verdiği
demeçte, “Rusya, İran’ı kurtarmanın buna değmeyeceğini düşünüyor.
Bu, Moskova için bir gerçek” ifadeleri, Kremlin’in pragmatik
tutumunu özetliyor. Sonne, Rusya’nın Ukrayna’daki savaş ve Batı
yaptırımlarına karşı ayakta kalmak için Orta Doğu’daki diğer
ortaklarıyla, özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi
Arabistan’la ilişkilerini koruma önceliğini vurguluyor.
İran’ın Hayal Kırıklığı
Sonne, İran’ın Rusya’dan beklediği askeri desteği alamadığını
belirtiyor. Tahran, yıllardır Moskova’dan uçak ve hava savunma
sistemleri talep etse de, Smagin’in Sonne’a söylediği gibi, “Rusya
neredeyse hiçbir şey vermedi.” İran’ın nükleer tesisleri ve enerji
altyapısı İsrail’in saldırılarında zarar görürken, üst düzey askeri
liderlerinin öldürülmesi, Tahran’ı savunmasız bıraktı. Sonne, bu
durumun İran’ın Moskova’ya duyduğu güveni sarstığını ve Rusya’nın
Orta Doğu’daki etkisinin zayıfladığını gösteriyor.
Kremlin’in Diplomatik Oyunu
Paul Sonne, Rusya’nın çatışmaya doğrudan müdahil olmak yerine
arabulucu rolü üstlenmeye çalıştığını yazıyor. Putin, ABD Başkanı
Donald Trump ile görüşmelerinde, İran’ın nükleer programı konusunda
müzakerelere yardımcı olabileceğini ifade etti. Sonne, Rusya
Dışişleri Bakanlığı’nın İran’a müzakere masasına dönme ve
zenginleştirilmiş uranyumu teslim etme çağrısını aktarırken,
Kremlin’in ABD ile ilişkileri sıfırlama çabasında olduğunu
belirtiyor. Ancak Kaliforniya’daki James Martin Nükleer Yayılmanın
Önlenmesi Çalışmaları Merkezi’nden Hanna Notte’nin Sonne’a verdiği
demeçte, “Rusya, Ukrayna’yı konuşmadan bu ilişkiyi sıfırlamaya
çalışıyor” diyerek Moskova’nın kısıtlı manevra alanına dikkat
çekiliyor.
Rusya’nın Orta Doğu’daki Zayıflayan Nüfuzu
Sonne, Rusya’nın İran’ı yalnız bırakmasının, Moskova’nın bölgedeki
etkisini daha da azalttığını savunuyor. On yıl önce Suriye’de Beşar
Esad’ı desteklemek için askeri müdahalede bulunan Kremlin, Esad’ın
2024’teki çöküşüyle bu çabasında başarısız olmuştu. Smagin’in
Sonne’a söylediği gibi, “Bu durum, Rusya’nın Orta Doğu’daki
pozisyonunun kesin olarak zayıflamasına yol açıyor.” İran’ın
Moskova’ya güveninin sarsılması, Kremlin’in Körfez ülkeleri ve
İsrail’le ilişkilerini koruma çabasını karmaşıklaştırıyor.
Müzakereler Ufukta mı?
Sonne, Kremlin’in arabuluculuk teklifine rağmen, İsrail’in İran’ın
Kudüs Gücü ve devlet yayıncısını hedef alan saldırılarını
genişletmesiyle müzakerelerin kısa vadede olası olmadığını
belirtiyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun İran
hükümetinin çöküş ihtimalini dışlamadığına dikkat çeken Sonne,
Rusya’nın İran’a sınırlı desteğinin, Tahran’da hayal kırıklığı
yarattığını vurguluyor. Moskova’nın petrol fiyatlarındaki
yükselişten memnuniyeti ve İran’ın nükleer silah geliştirmesine
karşı tutumu, Kremlin’in temkinli yaklaşımını pekiştiriyor.