Obama'nın zayıf BM karnesi
Büyük vaatlerle başkanlık koltuğuna oturan Obama, iki dönem seçildiği görevinde başta Ortadoğu barışı olmak üzere birçok konuda "zayıf" not aldı.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA) - ABD'nin büyük vaatlerle göreve gelen
ilk siyahi başkanı Barack Hüseyin Obama, görev yaptığı iki dönem
boyunca başta Ortadoğu barışı olmak üzere birçok konuda zig-zaglar
çizerek "zayıf" bir görüntü verdi.
Sekiz yıllık yönetimi sırasında ABD'nin gücünün sınırlarının
farkında davranan ve yüksek askeri harcamalardan kaçınan Obama,
ABD'de Neo-kon ve liberal-şahin hakimiyeti nedeniyle verdiği
sözlerin birçoğunu yerine getiremedi, dış politikada ve özellikle
de BM'de kendisinden beklenen başarıyı gösteremedi.
Obama'nın, göreve geldiği sekiz yıl öncesine göre dünyanın daha
tehlikeli bir hale geldiği bugünlerde Beyaz Saray'daki görevini
Donald Trump gibi radikal görüşlere sahip birine devredecek olması,
dünyayı daha tehlikeli günlerin beklediği görüşünün yaygınlaşmasına
ve birçok kesimde endişelere neden oldu.
Barack Obama yönetiminin, BM'de en fazla eleştiri aldığı konuların
başında, ırk ayrımcılığı ve polis şiddeti, idam cezası, rekor
sayıda göçmenin sınır dışı edilmesi ve Guantanamo'nun faaliyette
olması geldi.
İyi başladı, kötü bitirdi
Beyaz Saray'daki ilk günlerinde, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi'ne
aykırı şekilde George W. Bush döneminde inşa edilen Guantanamo
Körfezi'ndeki cezaevinin kapatılması kararını imzalayan, ilk yurt
dışı gezilerini Bush döneminde kan gölüne dönen Ortadoğu'da çözüm
konusunda kilit rol üstlenebilecek Türkiye ve Mısır'a yapan Obama,
konuşmalarında Müslüman ülkelere ve dünyaya barış mesajları verdi.
Ancak Ortadoğu barışı, bölgede artan şiddet ve savaş nedeniyle uzak
bir hayal olarak kaldı.
Irak topraklarını önce kitle imha silahlarına sahip olduğu iddiası,
ardından demokrasi getirmek saikiyle işgal eden Bush'un başkanlığı
döneminde bölgedeki şiddet ve katliamlardan ilham alarak büyüyen
DEAŞ terör örgütü, Obama döneminde Ortadoğu'daki şiddet ve savaşı
körükleyen en büyük unsur haline geldi.
Obama 2009'da BM Genel Kurulunda yaptığı ilk konuşmada, İsrail ile
Filistin arasındaki barış görüşmelerinin yeniden başlatılması
yönünde iddialı açıklamalar yaptı ancak görevde olduğu sekiz yıl
boyunca İsrail-Filistin ilişkileri daha da kötüye gitti. İsrail'e
10 yılda 38 milyar dolar askeri yardımda bulunacak bir anlaşmaya
imza atan Obama, Ortadoğu'da ABD'nin savaş alanını küçültmeyi
hedefledi.
Barack Obama, 2009'da BMGK'ya başkanlık ederek bu konuda bir ilke
imza attı, Eylül 2014'te de 69. Genel Kurul görüşmeleri
çerçevesinde geldiği BM'de ikinci defa Konseye başkanlık eden ABD
Başkanı unvanına sahip oldu.
Küba ile barış adımı ve Guantanamo açmazı
BM Genel Kurulunda 26 Ekim'de ABD'nin Küba'ya uyguladığı ekonomik
ambargoyu kınayan tasarıda ABD, ilk kez "hayır"
yerine "çekimser" oy kullanarak iki ülke
arasındaki tarihi barışın adımını attı.
Oylamada 193 üyeli BM Genel Kurulunun sadece iki üyesi
"çekimser" kalırken 190 üye
"evet" oyu kullandı. Bu şekilde, Obama'nın
emrindeki ABD'nin BM misyonu, küçük ancak önemli bir değişikliğe
imza atmış oldu.
Başkan Obama, Küba'daki Guantanamo üssünde bulunan cezaevini
Kongrenin engellemesi nedeniyle kapatamasa da burada tutulan 775
kişinin büyük bölümünü salıverme yoluna gitti. Beyaz Saray,
tutukluların sayısını yıllar içinde 60'a kadar düşürdü. BM'den sert
eleştiriler alan cezaevindeki koşulları iyileştirildi, işkence
tekniklerinin uygulanmasına son verildi.
İran adımı
Obama, 2009'da nükleer programı konusunda İran ile müzakere
edeceğinin sözünü verdi. 2011'de Mahmud Ahmedinejad'ın
cumhurbaşkanlığı döneminde müzakereler yürütüldü. İsrail'in ABD'ye,
İran'a BM'de baskı uygulamasını telkin etmesine rağmen, Obama
yönetimi bu taleplere 'evet' demedi.
BMGK'nın beş daimi üyesi (ABD, Fransa, İngiltere, Rusya, Çin) ve
Almanya ile Tahran yönetimi arasında varılan tarihi anlaşma ile
İran'ın nükleer programının önemli ölçüde sınırlandırılması
karşılığında bu ülkeye yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılması
kararına varıldı.
Obama, nükleer silah denemelerine son vermesi için Kuzey Kore'ye
yönelik yaptırımların artırılması konusunda BMGK'da arzu ettiği
kararların çıkarılmasında başarılı olsa da bu kararlar istenen
sonucu vermedi.
Demokrasi ve barış ikilemi
Barack Obama, 2009'da "nükleer silahsızlanma konusundaki
inisiyatifi" ve "olağanüstü diplomatik
girişimlerinden" ötürü Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü,
ödülü almadan bir hafta önce ABD'nin Afganistan'a 33 bin yeni asker
göndereceğini duyurdu.
Obama yönetimi, Mısır'da darbeci General Abdülfettah Sisi'nin
demokrasi yanlılarını katletmesini ve demokratik yollarla seçilmiş
Muhammed Mursi'nin cezaevine koyulmasını engellemek için BMGK'da
inisiyatif almadı, Libya'daki rejim değişikliği sırasında devrik
lider Muammer Kaddafi'nin insanlık dışı biçimde katledilmesine
seyirci kaldığı için de eleştirildi.
Suriye konusunda Türkiye ile sürekli ve ciddi stratejik diyalogdan
uzak görünen ABD'nin, DEAŞ'ın üstesinden gelmek için terör örgütü
PYD'ye desteklemesi, Obama'nın aldığı barış ödülü için büyük
çelişki oluşturdu. Söz konusu destek, NATO üyesi Türkiye ile
ilişkilerde büyük sorun haline geldi.
Suriye'de Mart 2011'de başlayan savaş nedeniyle yaşanan
"tarihin en büyük insani krizi" de Obama dönemine
denk geldi.
Gazze saldırıları
ABD, Temmuz 2014'te düzenlenen Gazze saldırılarında okul ve
hastaneler dahil büyük yıkıma neden İsrail'in on binlerce evi yerle
bir ederek 65 binden fazla kişiyi evsiz bıraktığı insanlık dramını
dahi BM'de bu ülkenin "kendini savunma hakkı"
olarak nitelemişti.
İsrail saldırıları sırasında 66 İsrail askerine karşılık, çoğu 12
yaşından küçük 2 bin 131 Filistinli hayatını kaybetti, bunun büyük
bir çoğunluğunu siviller oluşturdu.
ABD, BM Genel Kurulunda etkisiz
BM'nin 193 üyenin eşit oya sahip olduğu en demokratik organı Genel
Kurulda Filistin ile ilgili yapılan iki önemli oylamada da ABD'nin
İsrail ile "hayır" oyu kullanmasına rağmen,
Filistin oy çokluğuyla amacına ulaştı.
Filistin'in 29 Kasım 2012'de BM Genel Kurulunda "üye
olmayan gözlemci devlet" statüsüne kavuştuğu oylamada, 138
ülke "evet" derken "hayır" diyen
9 ülke arasında İsrail'in yanı sıra ABD yer aldı. ABD ayrıca Genel
Kurulda Eylül 2015'te yapılan BM Genel Merkezine Filistin
bayrağının asılmasını içeren tasarı için de
"hayır" oyu kullanan İsrail ile hareket etti.
36 yıl sonra bir ilk
BMGK'da İsrail'den yasa dışı yerleşimlerine son vermesini isteyen
kararın oylamasında ABD, 36 yıl sonra bu konuda ilk kez veto
hakkını kullanmayıp "çekimser" kaldı. Bu,
Obama'nın Filistin lehine önemli bir kazanıma imza atarak Ortadoğu
barışı konusunda puan topladığı adımlardan oldu. 1979'da BMGK
İsrail'in Filistin'deki toprak işgaliyle ilgili karar almış, ABD o
oylamada da çekimser kalmıştı.
Malezya, Yeni Zelanda, Senegal ve Venezuela'nın BMGK'ya getirdiği,
"İsrail hemen ve tamamen, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere,
işgal altındaki Filistin topraklarında tüm yerleşim yeri
faaliyetlerini durdurmalı" çağrısı yapılan kararda, İsrail
yerleşimlerinin "yasal dayanağının olmadığı" ve
"iki devletli çözümü tehlikeye attığı"
belirtildi.
Malezya'nın BM Daimi Temsilcisi Ramlan Bin İbrahim, yaptığı
açıklamada, yerleşim yerleri konusunda ABD'nin 36 yıl sonra ilk
defa veto hakkını kullanmadığını bildirirken, ABD'nin BM Daimi
Temsilcisi Samantha Power, Cumhuriyetçi Partili eski Başkan Ronald
Reagan'ın sözünden alıntı yaptı. Reagan, Washington'un İsrail'in
yerleşim yerleri için ek arazi kullanımını desteklemeyeceğini
söylemişti. Power, bunun Başkan Reagan'dan bu yana Cumhuriyetçi,
Demokrat bütün yönetimlerin politikası olduğunun altını çizdi.
Puan toplayan küresel çevre adımı
Başkan Obama, Aralık 2015'te Fransa'nın başkenti Paris'te çerçevesi
çizilen ve Nisan 2016'da ABD dahil 193 ülke tarafından imzalanan,
Kasım 2016'da da yürürlüğe giren ve dünya genelinde karbon
emisyonlarını azaltmayı amaçlayan Paris İklim Anlaşmasındaki
rolüyle sekiz yıllık görevinde BM karnesindeki en yüksek
notlarından birini aldı.
ABD'nin BM büyükelçileri
Bush döneminin BM Daimi Temsilcisi Zalmay Halilzad'dan 22 Ocak
2009'da görevi devralan Susan Rice, 1 Temmuz 2013'te Beyaz Saray'a
Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atandı.
1 Temmuz-1 Ağustos 2013 tarihleri arasında Rosemary DiCarlo'nun
vekillik yaptığı göreve, 2 Ağustos 2013'te insan hakları konusunda
uzman Samantha Power geldi. 42 yaşında üstlendiği bu göreve
getirilerek ABD'nin en genç BM Daimi Temsilcisi olan Power, görevi
Trump'ın atadığı Güney Carolina Valisi Hindistan asıllı Nikki
Haley'e 20 Ocak 2017'de devredecek.