Kudüs tasarısı ABD’nin tehditlerine rağmen BM’de kabul edildi
Türkiye’nin girişimleriyle hazırlanan ve Trump’ın Kudüs kararını eleştiren karar tasarısı, BM Genel Kurulu’nda ABD’nin tehditlerine rağmen 9’a karşı 128 oyla kabul edildi. Oylamada 35 ülke ise çekimser kaldı.
NEW YORK
Türkiye’nin girişimleriyle hazırlanan ve ABD Başkanı Donald
Trump’ın Kudüs kararını eleştiren karar tasarısı, BM Genel
Kurulu’ndan ABD’nin tehditlerine rağmen 128 ülke tarafından kabul
edildi.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, Türkiye’nin girişimleriyle
hazırlanan ve Trump’ın Kudüs kararını eleştiren Kudüs'ün statüsüne
ilişkin “İsrail’in İşgal Altındaki Doğu Kudüs ve Filistin
Topraklarındaki Faaliyetleri” başlıklı karar tasarısını oylamak
üzere özel oturumla toplandı.
ABD Daimi Temsilcisi Nikki Haley’in ülkelerin BM Daimi
Temsilcilerine bir mektup yollayıp daha sonra da sosyal medya
hesabından ABD’nin yardımları ile tehdit etmesine rağmen 128 ülke
tasarıya destek verdi.
ABD ve İsrail’in yanı sıra, sadece Guatemala, Honduras, Marshall
Adaları, Mikronezya, Nauru, Togo ve Palau tasarıya karşı oy
kullandı.
Bunun yanı sıra Avustralya, Antigua-Barbuda, Arjantin, Benin,
Butan, Bosna Hersek, Kanada, Hırvatistan, Çekya, Dominikler,
Ekvator Ginesi, Fiji, Letonya, Lesoto, Meksika, Panama, Paraguay,
Filipinler, Polonya, Romanya, Tuanda, Soloman adaları, Güney Sudan,
Trinida Tobago, Tuvalu, Uganda ve Vanuatu ise oylamada çekimser
kaldı.
BM Güvenlik Konseyi’nden 1967’den 2016’ya kadar geçmiş 10 karar’a
atıf yapan tasarıda, ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in
başkenti olarak ilan etmesi ve ABD’nin Tel Aviv Büyükelçiliğini
Kudüs’e taşınmasına ilişkin kararına atıfta bulunarak “Kudüs’ün
statüsüne ilişkin son kararlara yönelik derin teessüfte”
bulunuldu.
Tasarıda BMGK kararlarına da atıf yapılarak, Kudüs’ün “ruhani, dini
ve kültürel boyutlarının” korunması gerektiği ifade edilirken,
Kudüs’ün statüsünün BM kararları çerçevesinde müzakerelerle
çözülecek en son konu olduğu vurgulandı.
Tasarı metninde “Kutsal Kudüs şehrinin statüsünde, karakter ve
demografisini değiştirmeye gönelik herhangi bir adımın geçersiz,
hükümsüz olduğu ve ilgili Güvenlik Konseyi kararları uyarınca
feshedilmesi gerektiği beyan olunur ve bu bağlamda tüm üye
devletlerden Güvenlik Konseyi 478 (1980) sayılı kararı gereğince
Kutsal Kudüs şehrinde diplomatik misyon açmaktan kaçınması
çağrısında bulunuluyor” ifadesine yer verildi.
Tasarı aynı zamanda tüm üye devletlere BMGK’nin Kudüs kararlarına
uyması ve bu kararlara aykırı atılan adım ve kararları tanımamaları
talebinde bulunuyor.
Tasarı aynı zamanda Filistin’de iki devletli çözümü tehlikeye atan
olumsuz trendleri tersine çevrilmesi ve BM kararları kapsamında ve
Madrid karaları kapsamında Ortadoğu’da kapsamlı ve kalıcı bir barış
sağlanması için uluslararası ve bölgesel çabalara hız verilmesi
çağrısında bulunuyor.
Kudüs'teki yarım asırlık işgal
Doğu Kudüs'ü 5 Haziran 1967'de işgal eden İsrail, 1980'de tek
taraflı olarak kentin doğusunu ve batısını "birleşik başkenti" ilan
etti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BGMK), 1980'de kabul
ettiği 478 sayılı kararla, İsrail'in ilhak ve başkent ilanını
geçersiz saydı. BMGK kararı çerçevesinde, ABD dahil uluslararası
toplum Doğu Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor. İsrail
yönetimini tanıyan tüm ülkelerin büyükelçilikleri Tel Aviv'de
bulunuyor. Hiçbir ülke, Kudüs'ü ya da doğu ve batı bölümlerini
başkent olarak kabul etmiyor.
İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmeleri, İsrail'in "1967
sınırlarını, zorunlu göçe maruz bırakılan Filistinlilerin geri
dönüş hakkını ve yeni Yahudi yerleşim birimlerinin inşasına son
vermeyi kabul etmemesi" nedeniyle Nisan 2014'te durmuştu.
Trump'ın açıklaması tüm dengeleri değiştirdi
ABD Başkanı Donald Trump, 6 Aralık'ta yaptığı açıklamada "Kudüs'ü
tek taraflı olarak İsrail'in başkenti olarak kabul ettiğini" ilan
etmiş ve Tel Aviv'deki Amerikan büyükelçiliğinin Kudüs'e taşıması
noktasında Dışişleri Bakanlığına talimat verdiğini açıklamıştı.
Uluslararası toplumun tepkisini çeken Trump yönetimi, bölgenin
kaosa sürükleneceği ve İsrail-Arap ihtilafının daha da çözümsüz
hale geleceği uyarılarını göz ardı etmişti.
ABD, BMGK'de yalnız kaldı
18 Aralık'ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BM) ABD'nin
Kudüs kararını geçersiz kılma yaklaşımıyla Mısır'ın gündeme
getirdiği tasarı, ABD'nin vetosuna karşın kalan 14 üyenin de
desteğini almış ve ABD Kudüs konusunda BM'de yalnız kalmıştı.
Trump'tan yardımları kesme "tehdidi" Bu gelişmelerin ardından
Trump, BM Genel Kurulunda bugün görüşülen Kudüs tasarısına destek
verecek ülkelere "maddi yardımları kesmekle" gözdağı vermişti.
Trump, "Yüzlerce milyon hatta milyarlarca dolar alıp sonra bize
karşı oy kullanıyorlar. Peki, bu oyları takip edeceğiz. Bırakalım
aleyhimize oy kullansınlar, biz de epey (parayı) muhafaza etmiş
oluruz. Umrumuzda değil." açıklamasını yapmıştı. ABD'nin BM Daimi
Temsilcisi Nikki Haley de Trump'tan bir gün önce BM'de görev yapan
diplomatlara e-posta göndererek "karara karşı oy kullanmamaları"
konusunda diplomatları "üstü kapalı tehdit" etmiş, "Aleyhte oy
kullananların isimlerini alacağız." demişti.
Haley'den "çirkin" benzetme
Ayrıca Haley'nin bu yılın mart ayında Washington'da yapılan
Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) yıllık
toplantısında sarf ettiği, "BM'de Filistin konusundaki girişimleri
topuklu ayakkabılarıyla tekmeleyip geri gönderdiği" şeklindeki
sözleri de o dönem büyük tepki toplamıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sert tepki
ABD yönetiminin bu "tehditlerine" uluslararası kamuoyundan ciddi
tepki gelmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump'ın
açıklamalarına, "Şu yapılanları gördüğümüz zaman, 'Bu nasıl bir
demokrasidir' diye kendi kendimizi hesaba çekmek durumundayız.
Demokrasi mücadelesi verilecekse böyle kalkıp iradeleri dolarla
satın almak suretiyle engelleyerek değil, bırakın, herkes iradesini
özgür bir şekilde kullansın, özgür bir şekilde ortaya koysun.
Amerika'ya ne diyorlar, 'demokrasinin beşiği.' Demokrasinin beşiği,
dünyada dolarla satın alınacak iradeler arıyor. Sayın Trump, siz
Türkiye'nin demokrasi iradesini dolarlarınızla satın alamazsınız.
Temenni ediyorum ki bugün Amerika oradan beklediği neticeyi alamaz
ve bu konuda dünya, Amerika'ya çok güzel bir ders verir diye
beklentim var, temennim var." değerlendirmesinde bulunmuştu.
Başbakan Binali Yıldırım, konuyla ilgili değerlendirmesinde, "ABD
Başkanı işi zıvanadan çıkarmış görünüyor. Her ülke egemendir,
bağımsız karar verecek yetkinliğe sahiptir." ifadelerini
kullanmıştı.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ ise konuyla
ilgili açıklamasında, "ABD Başkanı Donald Trump'ın, Kudüs konusunda
ABD aleyhine oy veren ülkeleri tehdidi kabul edilebilir bir durum
değildir." açıklamasını yapmıştı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ABD'ye hitaben, "Ne
yapacaksınız isimleri alacaksınız da? O ülkelerin de işgal
edilmesine müsaade edeceksiniz ya da onları cezalandıracak mısınız?
Artık dünya değişti. Artık ben güçlüyüm, o nedenle de haklıyım
anlayışı değişti. Artık dünya haksızlıklara isyan ediyor. Artık
hiçbir onurlu millet, hiçbir şerefli devlet bu tür baskılara boyun
eğmez." yorumunu yapmıştı.