İngiltere Merkez Bankası’nın faizle imtihanı
İngiltere Merkez Bankası bir yandan İngiltere’nin AB'den çıkış sürecinin yaratabileceği riskleri kontrol altına almaya çalışırken, diğer yandan Fed’in istikametini takip ederek politika faizini artırmayı değerlendiriyor.
LONDRA (AA) - İngiltere Merkez Bankası bir yandan İngiltere’nin
Avrupa Birliği’nden (AB) çıkış sürecinin yaratabileceği riskleri
kontrol altına almaya çalışırken, diğer yandan ABD Merkez Bankası
Fed’in istikametini takip ederek politika faizini artırmayı
değerlendiriyor.
İngiltere’nin AB’den ayrılık kararını verdiği referandumdan
yaklaşık iki ay sonra İngiltere Merkez Bankası (BoE) devreye
girerek hem parasal teşvik programını devreye sokmuş, hem 2009
yılından beri aynı seviyede tuttuğu politika faizini yüzde
0,50’den, tüm zamanların en düşük seviyesi olan yüzde 0,25
seviyesine çekmişti.
Buna ek olarak piyasaya para enjekte etmek için varlık alım hedefi
60 milyar sterlin artırarak 435 milyar sterline yükseltilmişti.
Bankanın o dönem attığı bu radikal denebilecek adımlarda esas
etken, referandum öncesinde yapılan projeksiyonlardaki resesyon
beklentisiydi.
Para politikasında teşvik ve faiz indirimi ile ekonominin olası
şoklara karşı direnç göstermesi, ekonomik aktivitenin hız kesse de,
sert şekilde fren yapmaması hedefleniyordu. İngiltere Merkez
Bankası’nın bu adımlarının büyük çapta ekonomin dengelenmesine
katkıda bulunuyor.
Yine o dönem İngiliz ekonomisinin 2017 büyüme tahmini yüzde 2,3
seviyesinden yüzde 0,8 seviyesine, 2018 büyüme tahmini ise yüzde
2,3 seviyesinden yüzde 1,8 seviyesine çekilmişti. Öte yandan
İngiliz ekonomisi her ne kadar AB’den ayrılış sürecine ilişkin
endişelerle baskılanmış olsa da İngiltere Merkez Bankası’nın
yaklaşık bir yıl önce öngördüğü kadar zayıflamadı. İngiltere Merkez
Bankası geçen yılın ağustos ayında yüzde 0,8 olan 2017 büyüme
beklentisini, kasım ayında yüzde 1,4’e, şubat ayında ise yüzde 2,0
seviyesine yükseltti.
Her ne kadar banka mayıs ayında bu kez bu yıla ilişkin büyüme
beklentisini yüzde 1,9’a çekmiş olsa da, geçen yılın ağustos ayı
ile kıyaslandığında oldukça olumlu yönde bir beklentinin hakim
olduğunu söylemek mümkün. Öte yandan İngiltere Merkez Bankası henüz
uzun zamandır Para Politikası Kurulu tutanaklarında yer verdiği
yüzde 2 enflasyon hedefini tutturabilmiş değil.
İngiliz sterlinin ABD doları karşısındaki sert değer kayıplarının
üretim ve ithalat maliyetlerini etkilemesi nedeniyle iç tüketimdeki
yavaşlama giderek daha görünür hale geliyor. Öte yandan zayıf
sterlinin İngiliz ihracatçısı açısından fırsat oluşturduğu
düşünülüyor.
İngiltere’de enflasyon nisan ayında bir önceki ayda kaydettiği
yüzde 2,3 seviyesinden yüzde 2,7’ye sert şekilde yükseldi.
İngiltere Merkez Bankası daha önce bu yılın sonunda enflasyonun
yüzde 3 seviyesine ulaşabileceğini belirtmişti.
Tüm bu ortam içerisinde son dönemde İngiltere Merkez Bankası’nın
faiz artırımına gidip gitmeyeceği konusu gündeme oturdu. Bu
tartışmaların temelinde ise Para Politikası Kurulu tutanaklarından
ziyade, son dönemde bankanın önde gelen yetkililerinden tarafından
yapılan çelişkili açıklamalar var.
İngiltere Merkez Bankası bu ay para politikası faizini yüzde 0,25
seviyesinde tutmak yönünde karar vermiş olsa da, PPK üyelerinden
üçü politika faizinin 0.25 baz puan artırılması yönünde oy
kullandı. Kurulda bu yönde bir eğilimin olması piyasalarda
beklenmiyordu.
"Beklenenden önce faiz artışı gelebilir"
AA muhabirine değerlendirmede bulunan London Capital Group (LCP)
Piyasa Stratejisti İpek Özkardeşkaya Bornand, “Enflasyon baskısı
ile köşeye sıkışan İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney
mevcut makroihtiyati tedbirlerle son kozunu oynamaya hazırlanıyor.
Eğer enflasyondaki artışın kısa zamanda önüne geçemezse, Para
Politikası Kurulu’nun desteğini kısa zaman içerisinde kaybedebilir.
Bu da beklenenden önce bir faiz artırımını gündeme getirebilir.”
ifadelerini kullandı.
Bornand, “İngiltere Merkez Bankası’ndaki dengeler haziran ayında
hiç beklenmedik şekilde Carney’nin aleyhine döndü. Bu trend devam
ederse Brexit’e rağmen yıl sonundan önce faiz artırımına
gidilebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Konuya ilişkin olarak Jefferies International’ın Kıdemli Ekonomisti
Marchel Alexandrovich son günlerde BoE’nin karmaşık mesajlar
verdiğini belirterek, “BoE’nin istihdamdaki güçlü artışa rağmen
gelir artışının sürekli beklentilerin altında kalması nedeniyle
kafası karışmış görünüyor. BoE işsizlik ve gelir artışı arasındaki
ilişkiye dair bir değişim öngörmüyor.” ifadelerini kullandı.
Carney’den U dönüşü
Geçen hafta BoE Başekonomisti Andy Haldane, bu yılın ikinci
yarısında bankanın politika faizini artırması gerekebileceğini
söylemişti. Bu açıklamanın ardından İngiltere Merkez Bankası
Başkanı Mark Carney devreye girerek politika faiz oranının
artırılması için aceleci davranmayacağının işaretini vermişti.
Carney, İngiliz ekonomisinde halen Avrupa Birliğinden çıkış süreci
nedeniyle bazı zayıflıkların olduğuna dikkati çekerek, ekonominin
Brexit müzakerelerine nasıl karşılık verdiğini görmek istediğini
belirtmişti.
Yakın zamanda Carney’nin bu açıklamaların bir destek de bankanın
Başkan Yardımcısı Jon Cunliffe’den gelmiş, bankanın politika
faizini artırması için şu an doğru zaman olmadığı mesajı
verilmişti.
Fakat Carney çarşamba günü Portekiz’de düzenlenen bir toplantıda,
“Para Politikası Komitesi'nin karşı karşıya olduğu ikilemin
hafiflediği ve politika kararında uzlaşmaya yaklaşıldığı durumda,
parasal teşviğin bir miktar azaltılması muhtemelen gerekli olacak.”
ifadesini kullandı.
Carney politika faiz artışı olasılığına ilişkin olarak ise, “Bu
yönde ilerlemek, düşük tüketici talebinin, diğer unsurlar
tarafından (iş ortamı, gelirler, birim işgücü maliyetleri) telafi
edilip edilmediğine bağlı olacak. Genel olarak ekonomini daha sıkı
finansal koşullara ve Brexit müzakerelerine nasıl yanıt verdiğine
bağlı olacak. Bunlar önümüzdeki aylarda Para Politikası kurulunun
bakacağı konular.” değerlendirmesinde bulundu.
Carney’nin açıklamalarının ardından İngiliz sterlini ABD doları
karşısında 24 Mayıs’tan bu yana en yüksek seviyesine ulaşarak
1,2952 seviyesini gördü.
İngiltere Merkez Bankası için terazinin bir tarafında enflasyon ve
düşük tüketici talebi, diğer tarafında faiz artırımı var.
Önümüzdeki aylarda Para Politikası’ndaki kamplaşmanın istikameti
olası faiz artışına ilişkin gösterge olacak ve piyasalar tarafından
yakında takip edilecek.