'Halep'in fotoğrafları film şeridi gibi gözlerimizin önünde'
Yaklaşık 10 ay önce yaralı eşi ve 2 çocuğuyla Gaziantep'e yerleşen Halepli hemşire, özgürlük mücadelesine Gaziantep'te kurulu bulunan ve Arapça yayın yapan radyodaki programlarıyla devam ediyor.
GAZİANTEP (AA) - KEREM KOCALAR - Ülkesindeki iç savaşa daha
fazla dayanamayarak, 6 yaşında bombalarla okulda öldürülen oğlunun
acısını kalbine gömerek, "Göz bebeğim" dediği
Halep'i terk etmek zorunda kalan eski hemşire yeni radyocu Gazve
Milaji, Halep'te yaşanan dramı hatırladıkça gözyaşlarını
tutamıyor.
İç savaşın her geçen gün yeni bir hayatı alt üst ettiği Suriye'de
uzun yıllar hemşirelik yapan Milaji de yaşananlardan nasibini aldı.
6 yaşındaki oğlunu, öğrenim gördüğü okula atılan bombalarla
kaybeden hüzünlü anne, hayatının birçok şeyi gibi çok sevdiği
hemşireliği de Halep'te bırakıp 10 ay önce yaralı eşi ve 2
çocuğuyla Türkiye'ye geldi. Gaziantep'te yeni bir hayata tutunmaya
çalışan Milaji, özgürlük mücadelesini kentte kurulan FECR
radyosunda 8 aydır yaptığı programlarla sürdürüyor.
Halep'teki sıkıntıları yakından takip edip dinleyicilerine
ulaştırmaya çalışan Gazve Milaji, Halep'in durumunu anlatırken de
duygusal anlar yaşıyor.
Açıklamaları sırasında zaman zaman gözyaşlarını tutamayan Milaji,
AA muhabirine, Halep'in eğitim seviyesi yüksek, müziği seven, sanat
ve bilimle uğraşan insanlarla dolu bir kent olduğunu anlattı.
Halep'te güzel bir yaşamları olduğunu belirten Milaji,
"Halep'te, çok mutlu bir hayatımız vardı ama siyasi
otoriteden rahatsızdık. O da özgürlük yoktu. Kimse istediğini ifade
edemiyordu, aksini yapanlar cezalandırılıyordu, cezaevlerinde
işkencelere tabi tutuluyordu. Biz bunu kabul etmedik ve ağzımızdan
çıkan tek söz: özgürlüktü. Bunun üzerine başımıza neler gelmedi
ki?" diye konuştu.
Halep'i çok sevdiğini, şu an Halep'in halini gördükçe ve oradaki
yakınlarıyla konuştukça acı çektiğini belirten Milaji, şöyle devam
etti:
"Gelmek zorundaydım çünkü artık dayanacak gücümüz
kalmamıştı. Yaşadığımız köy yerle bir oldu, ölüm korkusu her yerde
vardı, elektrik, su ve yemek yoktu. Hayatınızı sürdürmek için lazım
olan hiç bir şey yoktu. Oğlum şehit olduktan sonra orada
kalamazdım, sabredecek gücüm kalmadı. Geride 2 çocuğum daha vardı,
onları da düşünmek zorundaydım. O yüzden Halep'imden ayrıldım.
Benim oğlum okula gidiyordu, harika bir insandı. Oğlum olduğu için
söylemiyorum, o gerçekten şehit oldu."
"Keşke ben şehit olsaydım da oğlum kalsaydı"
Milaji, oğlunun şehit olduğu günü unutamadığını aktararak şunları
söyledi:
"Keşke ben şehit olsaydım da oğlum kalsaydı. Oğlum keşke
beni bırakıp gitmeseydi ama ben kadere inanıyorum. Buna razı
geliyorum. Hamdolsun veren de O, alan da O. Çok şükür ama bu bir
çocuk, okula eğitim almaya gidiyor, hiçbir suçu yok, sonra
öldürülüyor. Biz böyle olsun istemezdik, evimizi terk etmek
istemezdik ama buna mecbur kaldık. Ölüm illaki var, bundan
korkmuyorum, 4-5 yıl sabrettim. Tek korkum çocuklarımdı. Oğlumun
cennette olduğunu umut ediyorum Allah'tan. Bunu diliyorum, İnşallah
oğlum bana şefaatçi olur." dedi.
"Suriye halkı bunu hak etmiyor"
Halep'i anlatırken gözyaşlarını tutamayan Milaji, şöyle
konuştu:
"Biz savaş ve çatışmalar döneminde de Halep'teydik. Zulüm
gördük, şehrimizi yok ettiler, hayvanlarımızı katlettiler. Halep,
şu anda yerle bir olmuş durumda, aynı ölü bir insan gibi. Şunu
aklımızdan çıkaramazlar, çocukluğumuzdan itibaren Halep'in
fotoğrafları film şeridi gibi gözlerimin önünde. Çocukluğumdaki
Halep'i hafızamdan çıkaramazlar. Zihnimizden bunu silemezler. Halep
Esed'in değil, bizim. Allah'ın izniyle, emeğimiz ve
çalışmalarımızla Halep yine bizim olacak. Bana 'Halep ne halde?'
diye soruyorsun, onun halini Halep halkının yüzünde görürsün.
Halep, yıkılmış, yerle bir olmuş, kan ağlıyor. Aynı halkı gibi.
Halep ağlıyor, Arap ve İslam ülkeleri buna kayıtsız kalıyor, kimse
bir şey demiyor, herkes izliyor. Bizim şiarımız ve duamız şudur: Ya
Allah, senden başka kimsemiz yok ancak Allah'tan yardım bekliyoruz.
Bu nasıl insanlıktır, Suriye halkı bunu hak etmiyor."
"Komşumuz iyi ki Türkiye'ymiş"
Milaji, Türkiye'de mutlu olduklarına işaret ederek buradaki halkı
"ağabey, abla ve kardeş gibi gördüklerini"
vurguladı.
Gaziantep'te Suriyeli veya Türk ayrımı olmadığına dikkati çeken
Milaji, şunları kaydetti:
"Türkiye'de mutluyuz, işimizi yapıyoruz. İnsanları
seviyorum, saygı görüyoruz. Çok iyi muamele görüyoruz. Ensarın
muhacire davrandığı gibi davrandılar ama biz de muhacir olduğumuzun
farkındayız. Yaşadığımız yere hürmet gösteriyoruz. Türkiye'den bir
talep isteyecek olursam, o da Allah razı olsun sözleri olur.
Allah'tan Halep'in komşusu, Türkiye'ydi. İyi ki komşumuz
Türkiye'ymiş. Allah'a hamdediyoruz iyi ki Irak'la veya Ürdün gibi
ülkelerle komşu değiliz. Türkiye başka bir ülke. Çok iyi muamele
gördük ama insanın ülkesini terk etmesi, kovulması çok acı.
Kardeşinin evine gelse bile bu acı bir şey. Sonuçta burası
kardeşinin evi, senin değil."