Beyaz Amerika milliyetçileri Trump ile güç kazanıyor
Beyaz Amerika milliyetçilerinin son versiyonu "Alternatif Sağ" hareketi, Trump'ın başkanlık seçiminden galibiyetle çıkmasının ardından güç kazanmaya başladı.
WASHINGTON" (AA) - ABD beyazlara aittir"
iddiasında bulunan beyaz Amerika milliyetçilerinin son versiyonu
"Alternatif Sağ" hareketi, 8 Kasım'daki başkanlık
seçiminden Cumhuriyetçi Partinin adayı Donald Trump'ın galibiyetle
çıkmasıyla güç kazanmaya başladı.
"Alternatif Sağ" adlı beyaz Amerika
milliyetçilerinin, Trump'ın 45. başkan seçilmesinin ardından
kamuoyu önüne daha fazla çıkmaya başladığı görülüyor.
Temel ideolojisini "beyaz ırkın üstünlüğü" ve
"yabancı düşmanlığı" üzerine inşa eden grubun
neo-Nazi sembolleri taşıması ve ülkedeki azınlıklara açık bir
şekilde karşı çıkması dikkati çekiyor.
Seçimin ardından adı daha sık duyulmaya başlanan
"Alternatif Sağ" hareketi, ırkçılık tartışmalarını
yeniden ülkenin ana gündemine taşıdı.
"Alternatif sağ" nedir?
İlk kez 2010'da aşırı sağcı Richard Spencer tarafından kamuoyunun
gündemine getirilen "alternatif sağ" nitelemesi,
mevcut milliyetçi ve muhafazakar yaklaşımları
"yetersiz" bulan ve daha sert bir söylem
geliştirilmesi gerektiğini savunan bir grup beyaz Amerika
milliyetçisinin çizgisini tarif ediyor.
Kendini mevcut muhafazakar çizgiden ayıran "Alternatif
Sağ" hareketi, 2010-2015 döneminde "ABD,
beyazların ülkesidir", "Azınlıkların yeri
yoktur" ve "Nüfusun yüzde 60'ını oluşturan
beyazlar, yeterince değer görmüyor" gibi söylemlerle
Amerikan kamuoyunun dikkatini çekmeye çalıştı. Grup, emlak
milyarderi Trump'ın Cumhuriyetçi Partiden başkan aday adayı
olmasıyla kendine güçlü bir "destekçi" bulmuş
oldu.
Seçimden zaferle çıkan Trump, koltuğuna oturmak için gün sayarken
"Alternatif Sağ" hareketi, medyanın ve kamuoyunun
önünde daha yüksek sesle konuşmaya başladı.
Washington'da Nazi selamı
Aşırı milliyetçi Ulusal Politika Enstitüsü Başkanı Richard Spencer
ve destekçilerinin, önceki hafta başkent Washington'da düzenlenen
bir toplantıda "Nazi selamı" verip
"Yaşasın Trump! Yaşasın halkımız! Yaşasın zafer!"
diye bağırmaları, medyaya yansıdı ve ABD'deki "beyaz
Amerika milliyetçiliği" tartışması yeniden alevlendi.
Spencer, birkaç gün sonra Teksas'ta yapılan benzeri bir toplantıda
da "Biz kazandık. Şimdi Amerika'nın ne olduğunu yeniden
tanımlamalıyız. Günün sonunda Amerika, beyazlara aittir."
ifadelerini kullandı.
California Üniversitesi-Berkeley Sağcılık Çalışmaları Merkezi
Başkanı Lawrence Rosenthal, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
"Bir anda 11 milyon Meksikalıyı göndermekten bahseden bir
başkan adayı ortaya çıktı. Daha fazlasını ise Müslümanlar için
söyledi. O zaman bu grup, 'İşte bizim dilimizden konuşan biri'
demeye başladı." şeklinde konuştu.
ABD'deki ırkçı beyaz hareketlerin çok eskiye dayandığını hatırlatan
Rosenthal, "Trump'ın kampanya dönemindeki bazı
söylemlerinin, bu grupların biraz daha gün yüzüne çıkmasına
yardımcı olduğunu" belirtti.
Başkanlık kampanyası boyunca "Amerika
Amerikalılarındır" yaklaşımını söyleme döken Trump'ın
seçimleri kazanmasının, aşırı milliyetçi beyaz grupları
"cesaretlendirmiş" olabileceği yorumları
yapılıyor.
Stephen Bannon tartışmalara neden oldu
20 Ocak 2017'de Beyaz Saray'daki koltuğuna oturacak Trump'ın
"Breitbart" adlı aşırı sağ internet sitesini
yöneten Stephen Bannon'ı baş stratejisti olarak seçmesi, sadece
Cumhuriyetçi Partide değil, tüm ülkede tartışmalara neden oldu.
Trump'ın bu atamayla aşırı sağ grupları
"kurumsallaştıracak" bir adım attığını iddia eden
Rosenthal, "Bu hareketler, 1920'lerden beri bekledikleri
sıçramayı birkaç ay içinde gerçekleştirerek Beyaz Saray'a uzanmış
oldu." ifadelerini kullandı. Rosenthal, "Yine de
bir atama yaptı diye Trump'ın da aşırı milliyetçi olduğunu
söylemenin doğru olmayacağını" vurguladı.
2005'te aşırı milliyetçi William Regnery ve Samuel Francis
tarafından kurulan Ulusal Politika Enstitüsünün, son zamanlarda
beyaz Amerika milliyetçilerinin uğrak yeri olmaya başladığı
belirtiliyor. Amerikan kamuoyu, "Alternatif Sağ"
hareketini Ku Klux Klan (KKK) gibi ırkçı örgütlerle bir tutmasa da
Bannon isminin Beyaz Saray'da olmasının verdiği
"rahatsızlık", ülkedeki azınlıklar kadar
liberalleri de endişelendiriyor.
Siyahilerin kilisesindeki katliam
ABD'de beyazlarla siyahiler arasındaki gerilimin, birçok nedeni
bulunuyor. Bu gerilimin silahlı saldırıya dönüştüğü durumlar da
yaşanmıştı.
Beyaz Amerika milliyetçisi Dylann Roof, 17 Haziran 2015'te Emanuel
Afrikan-Methodist Episcopal Kilisesi'ne düzenlediği silahlı
saldırıda 9 siyahiyi öldürmüş, 1 kişiyi yaralamıştı. Poliste
verdiği ifadede saldırıyı kabul eden Roof, "Her gün
siyahiler, beyazları öldürüyor. Birilerinin bir şey yapması
gerekiyordu." demişti.
Roof'un saldırıyı bir "ırk savaşı çıkmasını ümit
ederek" yaptığını itiraf etmesi, ülkedeki aşırı milliyetçi
grupların siyahilere ve diğer azınlıklara bakışını göstermesi
bakımından ilginç bir örnek olarak değerlendiriliyor.