Almanya’nın Müslüman feministleri
Almanya’da Müslüman feministler hem çoğunluk hem de Müslüman toplumunda eşit haklar için mücadele ediyor, toplumsal hayatta seslerini duyurmaya çalışıyorlar
Sivil toplum örgütlerinde ve internet platformlarında aktif olan
Müslüman kadınlar, Alman toplumunda oldukça yaygın olan "Müslüman
kadınlar eziliyor" şeklindeki önyargıları yıkmak, toplumsal hayatın
her alanında varlık gösterebilmek ve İslam'da kadın-erkek
eşitliğini sağlamak için çaba gösteriyorlar. Peki kendilerini
feminist olarak tanımlıyorlar mı?
Müslüman kadınların haklarının ve görüşlerinin tartışıldığı Nafisa
adlı internet platformunun yöneticisi Dr. Kathrin Klausing, hakları
için mücadele eden Müslüman kadınların kendilerini her zaman
feminist olarak tanımlamadığını, İslamî feminizmin sosyal
bilimciler tarafından yaratılan bir kategori olduğunu söylüyor.
Klausing, İslamî feminizmi "dinî bir perspektif ile kadının
güçlendirilmesi" olarak tanımlıyor.
Gazeteci ve internet aktivisti Kübra Gümüşay ise kendisini feminist
olarak görüyor ve Berlin'de yayımlanan die tageszeitung'daki
köşesinde ve "ein fremdwörterbuch" (bir yabancı diller sözlüğü)
adlı bloğunda ele aldığı konular arasında Müslüman kadınların
hakları da bulunuyor. Gümüşay, İslamî feminizmi "Müslüman kadının
kendi kararlarını alabilmesi, bağımsız olabilmesi, hayatını
istediği gibi şekillendirilmesi için İslam'ın kaynak alınarak
güçlendirilmesi" olarak tanımlıyor.
DİN ÖZGÜRLEŞTİRİR
Wesseling merkezli Müslüman Kadınların Eylem Birliği adlı derneğin
kurucularından Dr. Tuba Işık ise Almanya'da feminizme ilişkin
önyargılar nedeniyle bu kavrama mesafeli olduğunu belirtiyor. Işık,
İslamî feminizm yerine "kadın hakları" veya "kadının
güçlendirilmesi için mücadele" kavramlarını tercih ettiğini
söylüyor. İslamî cinsiyet çalışmaları konusunda araştırmalar yapan
Paderborn Üniversitesi Kültür Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi
Tuba Işık, kadın hakları için yürüttüğü mücadelede İslamî
feministler gibi dini referans alıyor. Kur'an-ı Kerim'e göre
kadın-erkek eşitliği olduğunu savunan Işık, ancak kutsal kitabın
yanlış yorumlanması sonucu Müslüman toplumlarda eşitliğin gözden
kaçırıldığına işaret ediyor. "Din özgürleştirir" diyen Işık, "din
ile kültürün birbirine karıştırıldığını" belirtiyor. Türkiye gibi
ülkelerde toplumsal kültürün ataerkil bir yapı üzerinde
şekillendiğini hatırlatan Işık, İslam dininin özünde ise
ataerkilliğin bulunmadığını öne sürüyor.
ÇALIŞMA HAYATINDA MAĞDURLAR
Kendilerini nasıl tanımlarlarsa tanımlasınlar, Almanya'da Müslüman
kadınlar eşit haklara sahip olabilmek için hem Alman hem de
Müslüman toplumunda mücadele ediyor. Kathrin Klausing, Müslüman
kimliğini benimseyen kadınların Almanya'da doksanlı yıllardan beri
aktif olduğunu belirtiyor. O yıllarda özellikle Müslüman kadın ve
kızların kendilerini özdeşleştirebilecekleri Müslüman rol modeller
geliştirmeye yönelik çalışmalar yapan örgütlerin olduğunu
hatırlatan Klausing, artık Müslüman kadınların iş hayatında daha
iyi bir yere gelmesi için uğraşan Köln Müslüman Kadınlar Danışma ve
Eğitim Merkezi gibi örgütlerin olduğunu belirtiyor.
Tuba Işık da, Almanya'daki Müslüman kadınların en büyük sorunun
çalışma hayatındaki zorluklar olduğuna dikkati çekiyor. "Müslüman
kadınların özellikle iş hayatında mağdur olduklarını" vurgulayarak,
"türban takan, siyah saçlı kadınların iş hayatında ayrımcılığa"
uğradığını söylüyor. Federal Anayasa Mahkemesi tarafından
öğretmenlere yönelik başörtüsü yasağının kaldırılmasını
memnuniyetle karşılayan Işık, "bu yasak sadece öğretmenler içindi,
diğer mesleklerde başörtüsü yasak değildi ama bu başörtüsü yasağı
diğer iş alanlarını da etkiledi ve kadınlar ayrımcılığa uğradı"
diyor.
ALMAN FEMİNİSTLERİN TAVRI
Hakları için mücadele eden Müslüman kadınlar Alman feministlerin
tavrını ise eleştiriyor. Gazeteci Kübra Gümüşay, Müslüman
feministlerin Alman feministler arasında kendilerine yer
bulamadığını söylüyor. Gümüşay, Müslüman kadınların Alice Schwarzer
gibi Almanya'nın önde gelen feministlerinin kafasındaki özgür kadın
imajına uymadığını ifade ediyor.
Alman feministler arasında "bütün Müslüman kadınların ezildiği
kanısı yaygın" diyen Tuba Işık, başörtüsü takan bir kadın olarak
Alman feministler tarafından ciddiye alınmadığı duygusuna
kapıldığını dile getiriyor. Tuba Işık, sadece Katolik ve Protestan
feministlerin desteğini aldıklarını söylüyor.
MÜSLÜMANLARIN YAKLAŞIMI
Eşitlik talep eden Müslüman kadınların işi Müslüman toplumunda da
kolay değil. Kübra Gümüşay, Müslüman toplumunda "feminizmin
Batı'dan alınan olumsuz bir kavram" olarak algılandığına dikkati
çekiyor. Bu durumun Müslüman feministlerin işini zorlaştırdığına
işaret eden Gümüşay, ancak yeni kuşağın sesini daha çok
yükselttiğini dile getiriyor. Gümüşay, Müslüman toplumunda kadına
yönelik şiddet gibi konuların yanı sıra "kadın ve ilahiyat"
meselesinin yoğunlukla tartışıldığına dikkati çekiyor. Gümüşay,
"kadınların camideki rolü, cami derneklerinin yönetim kurullarına
kadınların seçilmesi" gibi konularda çalışmalar yapıldığını
belirtiyor.(Almanyanın Sesi)