Marmara Denizi'nde deprem araştırması! Çıkan sonuç...

TÜBİTAK, Fransa Ulusal Araştırma Ajansı (ANR) ve Avrupa Çok Disiplinli Deniz Tabanı ve Su Kolonu Gözlemevi (EMSO) desteğiyle Marmara Denizi'nde 2,5 yıldır yürütülen Marmara Earthquake Gap Assessment and Monitoring for İstanbul (MAREGAMİ) Projesinde sona yaklaşıldı.

VATAN VATAN
Marmara Denizi'nde deprem araştırması! Çıkan sonuç...

Marmara Denizi'nde çok disiplinli deprem araştırmalarının  yapılmasını ve deniz tabanında bir gözlem istasyonunun tasarlanmasını içeren  projeyi yürüten, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeoloji  Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır,  İTÜ Avrasya Yerbilimleri  Enstitüsünden Prof. Dr. Sinan Özeren ve Araştırma Görevlisi Nurettin Yakupoğlu  ile Fransa'daki Aix Marsilya Üniversitesi CEREGE Araştırma Biriminden yer bilimci  Pierre Henry ve Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezinden (CNRS) deniz  teknolojileri mühendisi Olivier Desprez de Gesincourt'un Silivri ve İmralı  açıklarında iki gün süren çalışmalarını görüntüledi.   Dört ayağı bulunan bilimsel proje kapsamında deniz tabanında farklı  cihazlarla sismoloji gözlemleri, deniz tabanında fay kaymalarının ölçümü (deniz  tabanı haritacılığı), deniz tabanı gözlem istasyonu dizaynı ve deniz tabanı  tsunamileri üzerine gözlem ve  modelleme çalışmaları yapılıyor.   Bilim adamları, araştırma için 6 ayda bir İstanbul Üniversitesine ait  Yunus-S araştırma gemisiyle Marmara Denizi'ne açılarak, fay hattı üzerinde  belirledikleri, derinliği yer yer 800 metre ile 1300 metre arasında değişen  noktalara, çeşitli tiplerde algılayıcılara sahip ölçüm cihazlarını bırakıyor.   Cihazlar, akustik modem aracılığıyla 6 ayda bir denizden çıkarılıyor  ve kaydettiği bilgiler alınarak bilgisayarlara aktarılıyor, cihaz bataryaları  yenilenerek yeniden hazır hale getiriliyor ve fay hattında belirlenen yeni  noktaya bırakılıyor.   Ölçüm cihazı 1300 metre derinden çıkarıldı   Bilim adamları  Yunus-S araştırma gemisiyle çıktıkları son seferde  Silivri'nin 13,5 mil açığında yer alan fay hattı üzerindeki ölçüm cihazını  denizden çıkardı.   Akustik modem denize bırakıldıktan sonra ilettiği sinyali algılayan  ölçüm cihazı, 1300 metre derinlikten 20 dakikada deniz yüzeyine ulaştı.   Vinç yardımı ile gemiye alınan ölçüm cihazı, su ile yıkandıktan sonra  üzerinde yer alan basınç ölçer, sıcaklık, oksijen ve akım ölçer sensörler bilim  adamları tarafından özenle çıkarılarak içindeki verilere ulaşıldı.   Son verileri inceleyen bilim adamları, Silivri açıklarında meydana  gelen 5,8 büyüklüğündeki depreme ilişkin bilgilere de ulaştı. Ölçüm cihazını da  etkileyen bu depreme ilişkin bilgiler, seferin tamamlanmasının ardından bilim  adamları tarafından detaylı şekilde incelenecek.   Bilim adamları, Silivri'deki çalışmalarını tamamladıktan sonra rotayı  İmralı'nın 4 mil açığındaki noktaya çevirdi. Çalışmanın ikinci gününde Silivri  açıklarında denizden çıkarılan ölçüm cihazı pili ve donanımı yenilenerek  İmralı'nın 4 mil açığında 400 metre derinliğe bırakıldı.   Cihaz 6 ay boyunca burada ölçüm yaptıktan sonra yine denizden  çıkarılarak, yeni verilere ulaşılacak.   "Üzerinde enerji biriktiren fay kırılacak"   Prof. Dr. Ziyadin Çakır, projeye ilişkin AA muhabirine yaptığı  açıklamada, TÜBİTAK'ın yabancı ülkelerle ikili iş birliği kapsamında Fransa  Ulusal Araştırma Ajansı ile ortaklaşa yürüttükleri projenin 6 ay sonra biteceğini  belirtti.   Araştırma kapsamında deniz tabanında farklı cihazlarla sismoloji  gözlemleri, deniz tabanında fay kaymalarının ölçümü (deniz tabanı jeodezisi),  deniz tabanı gözlem istasyonu dizaynı ve tsunamileri anlamak için gözlem ve  hidrodinamik modellemelerin yapıldığını aktaran Prof. Dr. Çakır, araştırma  sonunda elde ettikleri verilere ilişkin şu bilgileri aktardı:   "Biz bu projeyle Kuzey Anadolu fayının, Marmara Denizi içinden geçen  bölümünün özelliklerini daha detaylı anlamaya çalışıyoruz. Fay hangi hızda  hareket ediyor? Kilitli mi? Bir deprem üretebilecek mi? Bir deprem olursa tsunami  olur mu? Bu sorulara cevap bulmaya çalışıyoruz.   Marmara Denizi'nin Silivri açıklarından başlayıp, boğazın açıklarına  kadar gelen bölümünde fayın kilitli olup olmadığı belirsizdi. Bu çalışma ile  kesinlikle kilitli olduğunu ortaya koyduk. Deniz tabanına yerleştirdiğimiz  cihazlar sayesinde fayın bu bölümünün kilitli olduğunu ve üzerinde enerji  biriktirdiğini göstermiş olduk. Dolayısıyla üzerinde enerji biriktiren bu fay  gelecekte kırılacak."   Deniz tabanına gözlem istasyonu kurulacak   Deniz tabanında bu gözlemleri periyodik olarak değil, sürekli yapmak  istediklerini aktaran Prof. Dr. Çakır, "Bunu hayata geçirmek için ülkenin  ekonomik ve insan gücü var. Bu projede güneş enerjisinden beslenen şamandıra ile  bağlantılı bir gözlem istasyonu tasarlandı." dedi.   Prof. Dr. Çakır, hayata geçirmeyi hedefledikleri bu projeye ilişkin  şunları söyledi:   "Şamandıranın üzerinde birçok deprem kayıt cihazı ve sensörler olacak.  Gerçek zamanlı yani sürekli veri toplayıp bunları şamandıradaki sistemlere  aktaracak. Buradan veriler AFAD veya Kandilli'nin ağına dağılabilecek. Depremler  24 saat izlenecek bu istasyon üzerinden. Cihazın 1,5 milyon avro kurulum maliyeti  bulunuyor. Bir şamandıra ile tecrübe kazanıp sayısını arttırmayı hedefliyoruz.  Gerekli bütçenin bulunması halinde ilk şamandıra 800 metre derinlikte Kumburgaz  açıklarına konulacak. Devlet kurumlarının vereceği destek ile bu projeyi hayata  geçirmek istiyoruz."   Bu proje kapsamında deprem tabanında 5 deprem kayıt cihazı kurmak  istediklerini aktaran Prof. Dr. Çakır, "Depremlerin bir hazırlık safhası var  aslında. Örneğin İzmit depremi öncesinde 45 dakika öncesinden başlayan bir sinyal  var. Aynı sinyal bu gözlem istasyonları aracılığıyla yakalanabilir. Denizdeki  deprem kayıt cihazları karadaki cihazlarla birleştirilip, aynı anda  değerlendirilirse çok hassas bilgiler verebilir." diye konuştu.   "Ciddi zararlar verecek bir tsunami meydana gelebilir"   Marmara Denizi'nde de tsunami tehlikesinin bulunduğuna işaret eden  Prof. Dr. Çakır, "Marmara'da tsunamilerin oluştuğu tarihsel kaynaklardan  biliniyor. Tsunamiler deniz altındaki yamaç heyelanları veya Adalar fayı  dediğimiz fayın kırılmasıyla meydana gelebilir. Japonya veya Endonezya'daki gibi  bir tsunami beklentisi yok ama ciddi zararlar verecek bir tsunami meydana  gelebilir. Elde ettiğimiz verilerle tsunami konusunda modelleme  yapabileceğiz."dedi.   Prof. Dr. Çakır, yürüttükleri projeyle iyi sonuçlar elde ettiklerini,  sağlanacak finans desteğiyle ihtiyaç duyulan cihazları alarak devam etmek  istediklerini belirtti.   Dünyanın en hassas basınç sensörlerinden biri   Prof. Dr Sinan Özeren de denizin içinde gerçekleşen depremler ile su  kütlesi arasındaki ilişkileri incelemeye çalıştıklarını söyledi.   Bunları incelerken kullandıkları en önemli aletlerden birinin çok  hassas bir basınç sensörü olduğunu anlatan Prof. Dr. Özeren, sözlerine şöyle  devam etti:   "Suyun dibinde duran bir basınç sensörü aslında kendi üzerinde bulunan  suyun ağırlığıyla orantılı olarak statik basıncı ölçüyor. Bizim basınç sensörümüz  dünyanın en hassas basınç sensörlerinden biri. Ekvador'da geçen sene meydana  gelen bir depremi kaydettiğini gördük. Tam manasıyla değil ama neredeyse bir  sismometre gibi çalışıyor.   Sadece basıncı değil aynı zamanda suyun dibindeki diğer parametreleri  de ölçüyoruz. Cihazın üzerindeki bir bölüm, denizin tabanına yakın yerdeki suyun  akıntısının hızını ve istikametini ölçmemize yarıyor. Sıcaklık sensörü, suyun  iletkenlik miktarını ölçüyor. Bir başka sensör denizin altındaki oksijeni  ölçüyor. Bütün bu sensörlerin yaptıkları gözlemler, cihazın altındaki silindirik  kısmın içindeki diske yazıyorlar. Bu cihazı çeşitli aralıklarla denizden  çıkarıyoruz. Verileri alıyoruz, pilini değiştiriyoruz ve denize yeniden  bırakıyoruz. Her operasyon iki gün sürüyor."   Silivri depremine ilişkin önemli veriler elde edilecek   Prof. Dr. Özeren, depremlerin denizde etkileşiminin en tanınan  etkisinin tsunamiler olduğunu ifade ederek, "Ciddi tsunamilere neden olmayan  depremlerin yine suyla etkileşimleri oluyor. Bu verilerden yola çıkarak birtakım  matematiksel modeller kurmaya çalışıyoruz. Örneğin su dibinde, deprem nedeniyle  oluşan akıntılar ile depremlerin nasıl bağlantıları olduklarıyla ilgili birtakım  teorileri test etmeye çalışıyoruz." dedi.   Ölçüm cihazını en son geçen aylarda 5,8 büyüklüğünde depremin meydana  geldiği Silivri açıklarına koyduklarını anlatan Prof. Dr. Özeren, şunları  kaydetti:   "Bu son veriler, 5,8 büyüklüğündeki depremin etraftaki çevre  değişkenleriyle olan etkileşimi hakkında bilgi verecek. Geçmiş depremlerle ilgili  çeşitli veriler alıyoruz. Örneğin deniz tabanından karotlar alıyoruz, tıpkı  doktorların kanser hastalarından biyopsiyle doku örneği aldığı gibi. Fakat  aldığınız örnekleri yorumlarken olayın tam olduğu sırada nasıl şeyler olduğu  hakkında fikriniz olması lazım yoksa elinizde veri olsa bile bunu yorumlamanız  zor oluyor. Bu araştırma deprem ile su kolonu arasındaki ilişkinin fiziği üzerine  de fikirler verecek."   Projenin devamlılığı için finansman desteği gerekiyor    Prof. Dr. Özeren, "Daha uzun süre suyun altında kalabilecek, veriyi bu  operasyonları yapmadan kablo veya şamandıralar yoluyla aktarabilecek  sistemlerimiz olsa ve bunlara ek olarak su altı sismometreleri de koyabilsek bu  verilere anında veya çok kısa zaman harcayarak ulaşabilsek hem bilimsel hem de  pratik yönden daha iyi olur." dedi.   Projenin mart ayında sonlanacağını belirten Prof. Dr. Özeren, bu  proje, bilimsel bir araştırma olmasının yanında deprem ile ilgili bir araştırma  olduğu için pratik öneme de haiz olduğunu, bu nedenle projenin devamlılığı için  kuruluşların desteğini beklediklerini vurguladı.  

Önemli Not: Bu haber içerik ortaklığı kapsamında VATAN internet sitesinden, F5Haber.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak geldiği şekliyle alınmıştır. Bu haberlerin hukuki muhatabı haber kaynaklarıdır. Haberlerle ilgili her tür şikayetinizi sikayet@f5haber.com adresimize gönderebilirsiniz.
SONRAKİ HABER