Devlet Bahçeli gazetecilerin sorularını yanıtladı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İstanbul İl teşkilatını ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Devlet Bahçeli, Tuğrul Türkeş'in açıklamalarının sorulması üzerine, "Böyle bir açıklamayı uygun bulmadığımı, Sayın Tuğrul Türkeş Bey'e de yakıştırmadığımı ifade etmek isterim" dedi.

F5HABER F5HABER
 Devlet Bahçeli gazetecilerin sorularını yanıtladı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İstanbul İl teşkilatını ziyaretinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Devlet Bahçeli, Tuğrul Türkeş'in açıklamalarının sorulması üzerine, "Böyle bir açıklamayı uygun bulmadığımı, Sayın Tuğrul Türkeş Bey'e de yakıştırmadığımı ifade etmek isterim" dedi.



Bahçeli, "Hiç kimse hiç bir partili kendisini yasalar üzerinde görmemeli, tüzüğün üstünde görmemeli, partinin üstünde görmemeli, o partiye gönül vermiş insanlar üstünde görmemeli. Yasaya, tüzüğe yersiz kalmış olan kişi, disiplin kurulu gereğiyle her türlü işlemle muhatap kılınabilir. Önümüzdeki günlerde bunu sizde yakından göreceksiniz" şeklinde konuştu.

"SAYIN CUMHURBAŞKANI YETKİSİ OLMAMAKLA BİRLİKTE 1 KASIM'I DA SEÇİM GÜNÜ İLAN ETMİŞTİR"



Devlet Bahçeli, Bir gazetecinin "Seçimde meydanlara gidecek misiniz?" sorusu üzerine şu yanıtı verdi:



"Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Sayın Ahmet Davutoğlu'nu bir kez daha görevlendirmek sureti ile anayasamızın 116 ve 114. maddelerine dayanarak bir geçici seçim hükümeti kurmuşlardır. Bu seçim hükümeti kurulmakla beraber, Sayın Cumhurbaşkanı yetkisi olmamakla birlikte 1 Kasım'ı da seçim günü ilan etmiştir. Bu yetki Cumhurbaşkanı'nda değil Yüksek Seçim Kurulu'ndadır. 3-4 gün sonra Yüksek Seçim Kurulu Cumhurbaşkanı'nın isteği paralelinde sıkıştırılmış bir takvimle Türkiye'yi seçime götürme kararı almıştır. Seçim başlangıç günü 21 Ağustos 2015'dir. Oy verme günü ise 1 Kasım'dır. Bunun anlamı şudur; Türkiye, Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı çerçevesinde 26. dönem milletvekilliği genel seçimleri için seçim takvimine 60 günlük bir süre içerisinde belirlemiş ve bunu kamuoyuyla paylaştığı gibi, siyasi partilerimizle de paylaşmıştır. İşte bu süreçle beraber önümüzdeki pazartesi gününden itibaren 7 Hazirandan geçen süreyi de dikkate aldığımızda, 7 Haziran 2015'de 25. dönem milletvekilliği genel seçimlerinde partimizin milletimizle paylaştığı seçim beyannamesi göz önünde bulunarak aradan geçen süre içerisindeki bazı gelişmeleri de dikkate alarak bir seçim beyannamesi, güncelleştirmesi yapmak ve yeni bir programla, yeni bir seçim beyannamesi ile, yeni bir yeni bir sloganla milletimizin huzuruna çıkmayı düşünmektedir. Biz de elimizdeki imkanlarla beraber, Türkiye'de bir yönü ile mitingler, bir yönü ile kapalı toplantılar bir yönü ile milletvekili toplantıları yürüten arkadaşlarımızın toplantılarına katkı sağlamak amacıyla onları yalnız bırakmamak için ziyaretler, öbür taraftan da çok barışık olmadığımız, Türkiye'de önemli bir sorun olarak dikkatimizi çeken medyadan da fırsat bulursak görüşlerimizi paylaşmak istiyoruz."

"O KONU BİZİM GÜNDEMİMİZDEN DÜŞMÜŞTÜR"



Devlet Bahçeli, "Tuğrul Türkeş bu süreç içerisinde aday olmak isterse kendisine ne diyeceksiniz?" sorusu üzerine, "Siz çok ilgileniyorsunuz Tuğrul Türkeş'in arkadaşımısınız. O konu bizim gündemimizden düşmüştür. Tekrar tekrar soru sormakla bizi konuşturamazsınız" dedi.

"ONLARDA AKILLARINI BAŞLARINA ALSINLAR"



Bahçeli bir gazetecinin "Yapılan operasyonlar sonucunda muhalif medyada bir tedirginlik söz konusu, bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Parti olarak bir şey yapacak mısınız?" sorusuna, "Basın ve medyaya aşırı derecede bugünkü siyasi iktidar tarafından baskı değil, zulüm yapılmaktadır. Bir çok basın mensubu arkadaşlarımız görevlerinden uzaklaştırılmıştır. Yıllarını basın hayatına vermiş, toplumu aydınlatmak, şuurlandırmak için yüksek birikime sahip kişiler Recep Tayyip Erdoğan paralelinde düşünmüyorsa, patronlara baskı yapılmak sureti ile işlerine son verilmiştir. Şimdi bunun bir kötü örneğine daha şahit olmaktayız. Türkiye'nin sosyal ve ekonomik yönden, üretim ekonomisi açısından da katma değer ve istihdam yaratan bir kuruluşunun bir bölümü medya ile meşgul olurken, şimdi oraya baskı yapılarak, her gün ora tedirgin edilmek sureti ile bir yol takip edilmektedir. Bunu MHP olarak doğru bulmuyoruz. Bu yolu tercih eden insanlardan ve bu uygulamaya sebebiyet verenlerden eğer bir gün devlet yönetiminde söz sahibi olduğumuz vakit hepsinin hesabını soracağımızda İstanbul'dan ilan ediyorum. O bakımdan son Koza Grubu olsun, ondan sonrası olsun, ondan evvelki olsun yani havuzun dışındakilere yapılan eziyet, bir gün havuzun içerisinde devletin kudreti ve adaleti ile boğulup gitmesinler. Onlarda akıllarını başlarına alsınlar" diye yanıt verdi.



Devlet Bahçeli, "Partinize yönelik 'hayırcı' ifadelerine ne diyorsunuz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:



"MHP'yi, kendi hedefleri amaçları doğrultusunda kullanamayanlar, yönelttikleri önerilerde karşılık bulamayanlar 'hayırcı' bir parti olarak MHP'yi suçlamaya çalışıyor. Birbirileri ile olan görüşmeleri sırasında, çok da barışık olmayan insanların veya siyasi kurumlar MHP'yi 'hayırcı' olarak nitelendiriyorsa, MHP'de bir hayır var demektir. MHP neye hayır diyor? Erken seçime hayır diyor. Güvenliğin nasıl sağlanacağına dair her hangi bir tedbiri görmediği için. MHP azınlık hükümetine hayır diyor. geçmişte eksik kalan 18 milletvekilliğini bir baka yollarla temin ederek azınlık hükümeti kurmaya gayret gösterenlere hayır diyor. MHP temsil yönüyle geçici bir hükümetin oluşmasına hayır diyor. Ama MHP yine 4 şart ileri sürerek AKP ile veya herhangi bir parti ile koalisyon kurmada bu 4 şartı esas alıyor ve 4 şartın yerine getirilmesi halinde koalisyona, taşın altına elini değil, gövdesini koymayı düşünüyor. Bu 4 şatımızda çok nettir. Başbakanla, MHP bu 4 şartını, bir gün evvele, bir hafta evvel kamuoyu ile paylaştığı şekilde paylaşmıştır. Bu 4 şartı kabulü halinde yanımda bulunan çantayı da ele almak sureti ile... Bunun içerisinde protokol var, koalisyonun programı var, çözüm sürecinin nelerini reddediyoruz onlar var, Sayın Cumhurbaşkanı ile beraber ülke yönetimindeki bazı konuları da dikkate almak sureti ile hükümetin nasıl kurulacağına, hükümetin protokolünün ne olacağına ve mevcut bakanlıkların koalisyon olması halinde, Adalet ve Kalkınma Partisi ile birlikte MHP arasında nasıl paylaşması gerektiğine dair önerilerimiz var. Eğer bu 4 şartı kabul etmiş olsaydınız, bu çantayı size verirdim. Ama şimdi vermiyorum dedim. Koalisyon şartlarında MHP'ye yine medyadaki güçlerini kullanarak aşırı derecede bir propaganda altında tutarak hayırcı bir parti olarak ifade ediyorlar. Biz Dolmabahçe Sarayı'nda PKK'nın 10 maddesine evet diyenlere karşı milletimizin birliği, dirliği ve devamı için ortaya koyduğumuz 4 maddeye hayır diyenleri milletimize anlatacağız. 4 maddeyle beraber MHP'nin hayırları, 1 Kasımdan itibaren milletimiz için hayırlara vesile olacak."

"SEÇİM HÜKÜMETİ DİYE BİR KONU YOK. AKP İLE HDP'NİN HÜKÜMETİ VAR"



Bahçeli, bir gazetecinin "1 Kasım'da sandıktan benzer bir sonuç çıkarsa yine aynı şartlarımı sunacaksınız?" sorusu üzerine, "Böyle bir ön bilgiye nereden sahipsiniz. tahminde değil gerçekler üzerinde yürümekte yarar var" dedi.



Biz gazetecinin "Türkeş'in durumu MHP'nin oylarını böler mi?" sorusuna Bahçeli, "Bir dağa bir serçe konsa dağ ne kazanır, bir dağdan bir serçe kalksa dağ ne kaybeder? Bilmem anlatabildim mi?" şeklinde yanıt verdi.



Avrupa Birliği Bakanı'nın sözde Ermeni soykırımı konusundaki sözlerini hatırlatması üzerine Devlet Bahçeli, "Seçim hükümeti diye bir konu yok. AKP ile HDP'nin hükümeti var" dedi.

"BAZI TEDBİRLERİN ALINCAĞI İFADE EDİLİYOR AMA AYNI GÜN 4 ŞEHİDİMİZ GELİYOR"



Bahçeli, artan terör olayları konusunda neler yapılması gerektiğinin sorulması üzerine şunları kaydetti:



"Bununla ilgili olarak herkesten önce 2 Eylül'de toplanmış olan Milli Güvenlik Kurulu'nu daha önce olağan üstü toplantıya çağırmış ve Türkiye'nin güvenlik meselesine öncelik verebilecek tarzda tüm tedbirleri görüşmelerini, alınması gereken tedbirleri de hükümete tavsiye etmelerini salık vermiştik. Fakat Milli Güvenlik Kurulu'nun 2 Eylül'de yaptıkları görüşmelerde yine bazı tedbirlerin alınacağı ifade ediliyor ama aynı gün 4 şehidimiz geliyor. Bunu da düşünmek lazımdır."

"BURADAKİ BAĞIMSIZLIK TANIMINDA BİR TERSLİK VARDIR"



Biz gazetecinin "Bağımsız bakanlar ne kadar bağımsız?" sorusuna MHP Genel Başkanı şu yanıtı verdi:



"İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanlarının bağımsız olması gerekir. Bu bağımsızlığın belirlenmesi de mevcut hükümete yetki olarak verilmiştir. Bağımsızlığın ayrı bir ölçüsü, boyu, posu yok. Nasıl algılıyorsanız öyle yaparsınız. Bir gün evvel müsteşar yaptığınızı bir gün sonra bakan olarak atıyorsanız buradaki bağımsızlık tanımında bir terslik vardır. Bağımsız olarak gelenler dahi Adalet ve Kalkınma Partisi'ni temsil ediyor. Öte yandan 2 HDP'li vekil de orada Bakan olarak temsil ediliyor. Bu AKP, HDP koalisyonudur ve MHP'nin 7 Haziran gecesi 1'i 10 geçe ifade ettiği durumu temsil ediyor."



Bahçeli, "Medya kendisine çeki düzen vermek durumundadır. Medya adaletli olmak durumundadır. Medyaya olan güven de sarsılıyor. Bunu sizler aracılığıyla medya patronlarına iletmek istiyorum. Sizler elinizden gelen gayretle yapıyorsunuz. Ama bir baskı geldiği takdirde en kolay harcanan insanlar sizler oluyorsunuz. Bu medyadaki adaleti ve ahlakı bozan durumlardı. Medya gerçekten bağımsız ve hür olmalıdır."



Bir gazetecinin, "Daha önce sosyal medyadan 'ak troller' konusundan bahsetmiştiniz, nedir bu ak troller?" sorusuna Devlet Bahçeli şöyle yanıt verdi:


(DHA - Boğaçhan ÖZER)
SONRAKİ HABER