17 Aralık, çözüm süreciyle ilgili

AA Editör Masası'na konuk olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, "17 Aralık da bununla ilişkilidir. Bütün olan bitenlerin çözüm süreciyle ilişkili olduğunu düşünüyorum" dedi.

F5HABER F5HABER
17 Aralık, çözüm süreciyle ilgili

ANKARA (AA) - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, çözüm sürecini değerlendirirken, "17 Aralık da aslında bununla ilişkilidir. Olup biten birçok şeyin çözüm süreci ile ilgili olduğunu düşünüyorum" dedi.

Eker, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk oldu. 

Çözüm sürecine ilişkin değerlendirmede bulunan Eker,  hükümet olarak hep pozitif davrandıklarını, konuyla ilgili sorunu tanımlayan ve gerekli reform adımlarını atanın AK Parti iktidarları olduğunu söyledi. Eker, Türkiye'nin bu kadar tarihi ve kanlı bir meseleyi çözüme kavuşturma çabasının bazı kesimleri tedirgin ettiğini belirtti.

Sorunun sadece Türkiye değil, Suriye, Irak, İran dahil olmak üzere bütün Ortadoğu'yu ilgilendirdiğini vurgulayan Eker, Türkiye, İran, Irak ve Suriye etrafında şekillenen meselelerin çoğunun bundan kaynaklandığını söyledi. Eker, "Dolayısıyla bu mesele ne zaman çözülürse o zaman Ortadoğu'daki barışın, sükunetin sağlanması kolay olur" diye konuştu.

Ortadoğu üzerinde tarihi, stratejik hesabı olanların da bu işte parmağı olduğunu ifade eden Eker, terör örgütünün içindeki bazı unsurların birtakım bağlantıları bulunduğunu kaydetti. Eker, sürecin provoke edilmesi, sözlerin tutulmamasının altında hep bu duygunun olduğunu belirtti. Bunun işi zor kıldığını ifade eden Eker, şunları kaydetti:

"Barış inşa etmek her zaman savaşmaktan daha zordur. Barış inşa etmek çok daha gerçekten ciddi bir efor, sabır, metanet, soğukkanlılık gerektiriyor. Biz olup bitenin hepsini hem izliyoruz hem Türkiye'de yeni sorunlar üretilmesin diye gayret ediyoruz. Bunların komplikasyonları oluyor. Bir yandan bunları yönetmeye çalışırken, bir yandan da esas gayemiz olan çözüm sürecinin kalıcı bir barışa dönüşmesini hayata geçirmeye çalışıyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl bundan bir hafta önce Diyarbakır'daydı. Barzani ve Şivan Perver vardı. Orada, 'Bugün Diyarbakır'da yakılan barış meşalesi sadece Diyarbakır'a, Güneydoğu'ya değil, aslında buradan tüm Ortadoğu'ya yayılacak, aydınlatacak' dedi. Bu işin hem tarihsel kapsama alanı itibarıyla hem derinliği itibarıyla hem de ondan sonra birtakım hadiselerin vuku bulmasına da açıklık gerektiren bir mesajdı. Ondan sonra birtakım şeyler harekete geçirildi. 17 Aralık da aslında bununla ilişkilidir. Olup biten birçok şeyin çözüm süreci ile ilgili olduğunu düşünüyorum. Biz bütün bunlara rağmen, bütün provokasyonlara, sabotajlara, girişimlere, içeriden dışarıdan uluslararası güçlere taşeronluk yapan teşebbüslere rağmen bu süreci başarıya ulaştırmamız tarihsel öneme sahip, yaşamsal öneme sahip."

Çözüm sürecinin bölgedeki insanların, medeniyet havzasının tamamını ilgilendiren bir konu olduğunu belirten Eker, şöyle konuştu:

"O nedenle dikkatle, metanetle, sabırla, kararlılıkla, inatla, inançla sürdürmemiz gerekiyor. Hükümetin, devletin sergilediği tutumun, serinkanlılığın, barış özleminin, barış inşa etme sürecinin yanlış anlamalara yol açtığı da görüldü. Ya birileri şımarıklıkla bunu yanlış yorumladı, birtakım huzursuzluklar çıkarmaya, eylemler yapmaya başladı veya kamu düzeni bundan zarar gördü. Hem kamu düzeninin hem çözüm sürecinin birlikte hassasiyetle, birbirine feda edilmeyecek şekilde özenle, titizlikle korunması gerekiyor. Şu anda geldiğimiz nokta budur. Hem kamu düzeninin sağlanması hem de çözüm süreci ile ilgili gerekli adımları attık. Birkaç ay önce yasa çıktı. Bunun içeriğinin ikincil, üçüncül regülasyonlara dönüştürülüp uygulama sahası bulması gerekiyor ve şu anda devam ediyor."

-"Ocak-eylül döneminde Rusya'ya yapılan beyaz et ihracatı yüzde 447 arttı"

Türkiye'nin, Rusya'ya gıda ve tarım ürünleri ihracatına ilişkin beklentilerin sorulması üzerine Eker, Rusya'ya özellikle yaş meyve sebze, narenciye gibi kalemler başta olmak üzere birçok gıda maddesi ve tarım ürünleri ihraç edildiğini ve söz konusu ihracatın yaklaşık 1,2 milyar doları bulduğunu söyledi.

Eker, Türkiye'nin Rusya'ya ihracatını artırmasını 3 boyutta ele aldıklarını ifade ederek, "Biz mevcut ürünlerimizin miktarını nasıl artırırız, yeni ürünlere ne ilave edebiliriz ve bunları yaparken bunun muhtemel olumsuz yan etkilerinden Türk ekonomisini, tüketicisini ve üreticisini nasıl koruruz... Mevcut pazarlarımız, uluslararası bir müşteri ağımız var, bunlara da zarar gelmemesi lazım. Yani bir yeni dost ve alan bulduk diye eski dostlarımızı, eski müşterimizi de ihmal edemeyiz" diye konuştu.

Hayvansal ürünlerle ilgili sertifikasyon sistemi üzerinde birtakım ihtilaflar olduğunu, Türkiye'nin düzenlediği sertifikaların Rusya tarafından daha kolay kabul edilmesi konusunu gündeme getirdiklerini ve bu konuda mesafe kat ettiklerini vurgulayan Eker, bunun çok önemli bir gelişme olduğunu ifade etti. Bu konuda Rusya'yla yapılan görüşmelere ilişkin bilgi veren Eker, şunları kaydetti:

"Rusya'ya 'bizim üretim sistemimizi gelin görün, gıda sanayi sistemimizi, çiftlikten çatala kadar ki süreçteki her aşamayı görün, buna ait zihninizde herhangi bir soru varsa, bunların cevabını verelim' dedik. Bununla biz onlardan bazı onaylar aldık. Mesela, 8 adet süt ürünleri, 19 adet su ürünleri, 16 adet kanatlı eti ve ürünleri, 3 adet kuluçkalık yumurta ve günlük civciv işletmesi... Bunlar Rusya Federasyonu Federal Veterinerlik ve Bitki Karantina Servisinin resmi internet sitesinde yayınladı. Sistemini gelip gördüklerini hemen onayladılar. Bu önemli bir gelişme."

Eker, bu yılın ocak-eylül döneminde Rusya'ya yapılan beyaz et ihracatının yüzde 447 arttığına dikkati çekti. Rusya'nın toplam gıda ve tarım ürünleri ithalatında Türkiye'nin payının arttığını ifade eden Eker, Rusya'ya ihracatın 2015'te daha da artmasını öngördüklerini belirtti. 

Rusya'nın AB ile olan sorunun siyasi bir mesele olduğunu belirten Eker, "Biz yeni bir pazar ve müşteri bulmaktan memnunuz ama takdir edersiniz ki bütün tarımsal üretim sistemi bir zamana ihtiyaç hisseder. Yani böyle bugün akşam karar verdim, yarın sabah üreteceğim diye bir şey yok, üretim sistemi kurmanız lazım" dedi.

-Gıda fiyatlarının enflasyona etkisi

Mehdi Eker, gıda fiyatlarının enflasyon üzerindeki etkisine ilişkin soru üzerine, "Enflasyonu değerlendirirken, tek başına bunu gıda fiyatları üzerinden açıklamak doğru değil, yetersizdir" diye konuştu. 

Enflasyon sepetinde gıdanın yüzde 24-25 gibi bir payı olduğunu, sorunun, üretici ile tüketici fiyatı arasındaki makastan kaynaklandığını anlatan Eker, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Türkiye'deki ticaret sistemleri ve lojistiğin birlikte çalışması gerektirdiğini söyledi. Gıda fiyatlarında, sebze ve meyveyi taşıyan lojistik sektörünün, günlük-haftalık hava değişimlerinin, hal sisteminin, komisyoncuların, marketlerin üreticilerle yaptığı anlaşmaların da etkisinin olduğunu ifade eden Eker, şunları kaydetti:

"Zincirin bu halkalarını dikkate almadan, 'tek başına üretici fiyatları veya gıda fiyatları şöyle böyle' demek, meseleyi çözmek için yeterli değil. Bunu net bir şekilde ifade edebilirim. Merkez Bankasına açıklama yaptık. Ekonomi Koordinasyon Kuruluna, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'a, bu analizimizi söyledik, 'bir komite oluşturalım' dedik. Komite oluşturuldu ve çalışmaya başladı. Biz, çerçeve çiziyoruz, bunun içinin doldurulması gerekiyor. Ona göre de bir sonuç elde edilecek. Somut olarak bir noktaya henüz gelmedi. Gelir gelmez de biz bunu kamuoyuyla paylaşacağız. Şu anda bunun izleme ve analitik çalışması yapılıyor."

-"Türkiye'de tekrar veteriner hekimliğin uzmanlık eğitimini başlatacağız"

Veteriner hekimlikteki uzmanlık eğitimi konusundaki çalışmalar hakkında soruyu yanıtlayan Eker, uzman veteriner hekimin bir sahada yüksek düzeyde bilgiye ve operasyonel kabiliyete sahip yetişmiş eleman olduğunu söyledi. 

Eker, 1981'deki YÖK Kanunu ile Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Yüksekokulunun kapandığını anlatarak, kendisinin de işletmecilikle ilgili bir branşta uzman olmak istediğini ve bu konuda mücadele ettiğini ifade etti.

Bunu gerçekleştiremediği için İngiltere'de yüksek lisans yapmak zorunda kaldığını kaydeden Eker, tezinin de Hayvan Sağlığı Ekonomisi konusunda olduğunu dile getirdi. 

Eker, geçen hafta TBMM'deki bir kanunda, YÖK Kanunu'nun ilgili maddesini değiştirerek, veteriner hekimlikte ihtisas yapmanın önünü açtıklarını belirtti. 

Kanunun imza için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gittiğini hatırlatan Eker, bunun çok tarihsel bir adım olduğunu, bu sayede uzman veteriner hekim yetiştirilebileceğini ifade etti.

Eker, bu konuda uluslararası akreditasyonu dikkate aldıklarını kaydederek, ön çalışmalarının İsviçre'de görüşüldüğünü bildirdi. Türkiye'de yaşayan eski uzmanları toplayacaklarını söyleyen Eker, "Uzmanlık usta-çırak ilişkisidir. Usta olmadan, çırak olmaz. Dolayısıyla uzman veteriner hekimlerin hepsini toplayacağız, yurt dışından uzmanları getireceğiz ve Türkiye'de tekrar veteriner hekimliğin uzmanlık eğitimini başlatacağız. Bu meslek 33 yıldır uzmanlıktan mahrum kaldı" diye konuştu.

- "Tavukları gönül rahatlığı ile tüketebilirsiniz"

Bakan Eker, damızlık saf tavuk getirip ıslah çalışmaları hakkındaki son durum ve kanatlı et sektöründeki olumsuz algı konusundaki yanlış bilinenlerin neler olduğunun sorulması üzerine, bu alanda yanlış bilinenlerin doğrudan daha fazla olduğunu belirtti. 

Bu konuda bir enformatik kirlilik olduğuna işaret eden Eker, "İnsanlar kendi kendilerine ve birbirlerine bu anlamda yanlış enformasyonla zarar veriyor. Bazı nimetler vardır ucuz protein kaynağıdır, insanlar bu konuda şüpheye düşüyor ve yanlış enformasyondan ötürü yediğinden mutlu olmuyor. Hormon, yemlerde antibiyotik gibi konular bayat enformasyon, çiğnenip çiğnenip piyasaya sunuluyor" dedi.

Eker, insanların tarımı ve üretimi ticari faaliyet için yapmasıyla başka problemlerin ortaya çıktığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Etçi ırklarla yumurtacı ırklar zaman içinden birbirinden ayrıştı. Türkiye, etçi ve yumurtacı ırkları dışarıdan alıyordu. Biz yıllar önce bir çalışma yaptık, Türkiye'de kendi geliştirdiğimiz yumurtacı ırkları devreye soktuk. Bunların ana baba hatları eskiden ithal ediliyordu. 2007-2009 yılları arasında 6-7 milyon liralık yatırım yaptık, yumurtacılıktaki ihtiyacımızın tamamını karşılayabilecek bir sistem kurduk." 

Türkiye'de üretilen tavukların gönül rahatlığıyla tüketilip tüketilemeyeceğine ilişkin soruyu da yanıtlayan Eker, 2006'da antibiyotiklere yem katılmasını yasakladıklarını, hormonun zaten kullanılmadığını dile getirdi. 

Eker, hijyen ve sağlık olarak, tavukların yüzde 100 emniyet ve güvenle tüketilebileceğini ifade etti. 

Tavuktaki lezzeti artırmanın yolunun yem hammaddeleri ile orantılı olduğuna işaret eden Eker, doğal yemleme yapılmasıyla tavuğun da lezzetin artacağını söyledi.

Eker, kendisi tavuk alırken fiyattan ziyade kaliteye önem veren firmalardan alım yapmaya özen gösterdiğini belirtti. 

-"Sonbahar yağışları iyi"

Bakan Eker, taklit ve tağşiş yapan firmaların açıklanmasının sonucunu alıp almadıklarının sorulması üzerine de teknolojinin gelişmesiyle en küçük yanlışlıkların bile tespit edilebildiğini kaydetti. 

Bu kapsamda karışım eti yasakladıklarını anımsatan Eker, "Biz dedik ki bunlar olmasın, niye istismara açık hale geliyor. İstismar edilmesin ve bunları birbirinden ayırın. Üretim hatlarını birbirinden ayırdılar. Dolayısıyla sistem birbirinden ayrıldı, bizim uyguladığımız gıda denetim mekanizmalarında tüketici en azından parasını ödediği ürünün ne olduğunu bilerek alıyor" değerlendirmesinde bulundu. 

Bakan Eker, tarımın tabiat şartlarından bağımsız hale getirilemeyeceğinin de altını çizerek, "Geçen yıl 29-30 Mart, 1 Nisan gecelerinde don nedeniyle Türkiye'nin 17 meyvesi bundan etkilendi. Bu beklenmeyen bir şey ama olabilecek bir şey. Türkiye'de şu anda sonbahar yağışları iyi hamdolsun" diye konuştu. 

SONRAKİ HABER