'Gezi olayında Çözüm Sürecine en büyük darbe vuruldu'

Başbakan Davutoğlu, "Gezi olayında, çevre meselesi gibi başlayan olayı anarşiye dönüştürdüklerinde çözüm sürecine en büyük darbe vuruldu" dedi.

F5HABER F5HABER
'Gezi olayında Çözüm Sürecine en büyük darbe vuruldu'

ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen kahvaltılı toplantıda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge illerinden bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.

Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, "Türkiye'de kardeşliği istemeyenler, milli birliği, beraberliği, ortak kader bilincinin gelişmesini istemeyenler, provokatif eylemlerle Gezi olayında, bir çevre meselesi gibi başlayan bir olayı güya istismar ederek, büyük bir toplumsal anarşiye dönüştürdüklerinde çözüm sürecine en büyük darbe vurulmuş oldu" ifadelerini kullandı.

"Türkiye'de kaderlerin birleştirilmesi mücadelesini veriyoruz"

Başbakan Davutoğlu, "Eğer toplumların ortak kader bilinci yok edilmiş ve zayıflatılmışsa herkes kendi kaderini, komşusunun kaderinden farklı düşünmeye başlamışsa, orada huzur, düzen kalmaz. Burada da iki yaklaşım var; Bir kaderleri ayrıştıranlar, iki kaderleri birleştirenler. Biz, Türkiye'de kaderlerin birleştirilmesi mücadelesini veriyoruz, 'tek kaderimiz var' diyoruz. 78 milyonun huzuru da ya hep beraber olacak, Allah muhafaza kaosu da hep beraber yaşama riskimiz var" şeklinde konuştu.

Davutoğlu, "Hangi demokratik ülkede, bir siyasi lider, Cumhurbaşkanlığına aday olmuş bir lider, 'silahlanın ve sokaklara çıkın' diye bir çağrıda bulunabilir? Bir örneği gösterilebilir mi?" dedi.

-"Biz bu oyunu gördük"

"Eğer barajın altında kalınsaydı, 'haksızlık yapıldı' diye bir başka şiddet sarmalına gidilecekti, baraj aşılınca bu sefer aşırı kibir, Mesut Barzani'nin basına yansıyan ifadesiyle söylüyorum, aşırı kibirle ve Ortadoğu'daki kargaşadan aldıkları cesaretle bu sefer de bir başka şiddet sarmalı çağrısında bulundular" ifadelerini kullanan Davutoğlu, "Öyle ikili oyun ki, Ankara'da demokrasi, Diyarbakır'da, Batman'da, Hakkari'de şiddet ve terör" değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Eğer biz, 'ben buradayım' diye ayağa kalkan terör örgütlerine karşı, 'millet de devlet de burada' diyerek, aynı anda hem DEAŞ'a hem PKK'ya hem DHKP-C'ye şehirlerde ve Türkiye sınırları ötesinde mukabelede bulunmamış olsaydık, bu terör örgütleri birbirleriyle işbirliği halinde, perde gerisindeki şahları, vezirleriyle oynadıkları satranç oyununda bugün Türkiye'yi Kobani olaylarından çok daha ağır bir şiddet sarmalının içinde, bütün şehirlerimizde bir kargaşaya sebebiyet vereceklerdi. Biz bu oyunu gördük."

-"Suruç'ta hepimizin yüreğine ateş düştü"

Davutoğlu, "20 Temmuz'da, Suruç'ta yaşanan alçakça katliamla, terör saldırısı sonrasında sadece 32 vatandaşımızın yakınlarına değil hepimizin yüreğine bir ateş düşmüştü. O günden bu yana Türkiye'de şiddet sarmalını derinleştirmek isteyenlerle insan hak ve özgürlüklerini, kamu düzenini savunanlar arasında çok ciddi mücadele seyrediyor" şeklinde konuştu.

-"Gönülleri birleştirmeyi hedef edindik"

"Biz son 13 yıl içinde tek tipleştirme ve ayrıştırma çabalarına karşı hep birleştirmeyi, farklılara saygı duyarak o farklılıklar üzerinden çatışma çıkarmadan, gönülleri birleştirmeyi hedef edindik" diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çözüm Süreci'nin esas itibarıyla özünde de bu vardı, Milli Birlik, Kardeşlik Projesi'nin özünde de bu vardı, demokratikleşmenin özünde de bu vardı.

Bugün kimse, konuştuğu dil, ait coğrafya, benimsediği kültür, okuduğu şiir, terennüm ettiği türkü ya da şarkı dolayısıyla hangi dilden hangi arka plandan olması sebebiyle her hangi bir muaheze altında tutulmuyor."

-"Her açıklama ertesi gün Kandil'den tekzip edildi"

Başbakan Davutoğlu, "7 Haziran'dan beri eş başkanların, Sayın Demirtaş'ın, Yüksekdağ'ın yaptığı her açıklama yukarıdan bir yerlerden tekzip edildi, şu denmeye çalışıldı: 'Sen siyaset oyunu oynayabilirsin ama aklı ben üretirim, senin söz söyleme hakkın yok'. Her açıklama ertesi gün Kandil'den tekzip edildi" dedi.

"Şimdi önce akıllarına saygı duyanlar, vicdanlarına saygı duyan HDP'lilerin buna isyan etmesi lazım. Ha 12 Eylül rejimi partilere dönüp 'Hizaya girin' demiş, ha Kandil'den birileri HDP'ye dönüp 'Hizaya girin' demiş, aynı mantıktır, aynı zihniyettir, hiçbir farkı yok" ifadelerini kullanan Davutoğlu, "Mesele Kürt meselesi değil, mesele 'Kürtler için ne doğruysa sadece ben bilirim' diyen ve aynen 12 Eylül'de 'Türkler için ne doğruysa sadece ben bilirim' diyen zihniyet paralelliğidir" şeklinde konuştu.

SONRAKİ HABER