için kaldı

'Diyanete saldırı tesadüfi değil'

-Başbakan Davutoğlu, "Biz, bu kadar kapsamlı bir misyon yüklemişken, birileri Diyanet'e saldırıyorsa, bu, Diyanete yapılan bir saldırı değildir" dedi.

F5HABER F5HABER
'Diyanete saldırı tesadüfi değil'

ANKARA (AA) - Başbakan Davutoğlu: "Biz, bu kadar kapsamlı bir misyon yüklemişken, birileri Diyanet'e saldırıyorsa, bu, Diyanet İşleri Başkanı'na, Diyanet'e yapılan bir saldırı değildir, bize, hükümet olarak yapılan bir saldırı değil. Tam da İslam'ın terörle özdeşleştiği bir dönemde, yanlış Şii ve Sünni, ifrat, tefrit gerilimlerinin yaşandığı bir dönemde, Türkiye'den yükselen makul sese, o geleneği de temsil eden sese yönelik bir saldırıdır."

Davutoğlu, Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesindeki İshak Paşa Sarayı'nda, Kanal 7 ve Ülke TV ortak canlı yayınında soruları yanıtladı. 

İshak Paşa Sarayı hakkında bilgi veren Davutoğlu, sarayı inşa edenlerin, tabiatla mimari arasındaki ilişkiyi böylesine güzel tasavvur etmelerinin etkileyici olduğunu dile getirdi.

Sarayın özgünlüğünün diğerlerinden farklı olduğuna işaret eden Davutoğlu, İshak Paşa Sarayı'nda, bir geçiş coğrafyası olduğu için Selçuklu, Osmanlı, Kafkas, İran kültürlerinin etkilerinin görüldüğünü anlattı.

Taş işlemelerinin her yere nakşedildiğini söyleyen Davutoğlu, "Bu tür mekanları saygı gösterilmesi gereken mekanlar olarak gördüğüm için onların yanına yaklaştığım zaman mutlaka ziyaret ederim. Yirmi miting oldu. Buraya gelip, bu havayı teneffüs etmek, başlı başına dinlendirici bir imkan" diye konuştu. 

"Bir derse hazırlık gibi"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu, sizin tekniğinizle ilgili. Çünkü siz anlatırken birden kitleye soru soruyorsunuz. Yani interaktif bir yöntem" denilmesi üzerine de şunları kaydetti: 

"Bu biraz yeni bir yöntem gibi gelebilir ama benim hocalıktan gelen bir şeyim. Ders anlatırken bir tür göz temasım olmazsa, bir tür iletişim kuramazsam rahatsız olurum. Üç, önümde bir metin ya da çok zihnimi dağıtacak bir şey olduğu zaman rahatsız olurum. Mitingler bir derse hazırlık gibi. Gelmeden o ilin tarihi, kültürel özelliklerini, yapılan, yapılacak yatırımlar, o günkü gündeme göre söylenecekler, bunu zihnimde kurmadan çıkarmazsam bir eksiklik olarak addederim. Derste de ben öyle yaparım, burada da yapmaya çalışırım. Doğal seyrine bırakmak lazım. 'Üçüncü dakikada şunu, 17. dakikada şunu söyleyeyim, sonra böyle bitireyim' dediğiniz zaman işin zevki kalmaz açıkçası, mekanik bir hale dönüşür. Bir de benim akademik hayatta da hiç hoşlanmadığım bir şey vardı, o zaman bazı hocalar bir ders alır, 7 kere anlatır. Ben ise 7 dersi ayrı ayrı anlatmayı severim. Birincisi ezberlersiniz ve tekrar edersiniz. Tekrar etmek çok hoş değil ama belli temel meseleleri ve belli sloganları tekrar ettirerek zihinlere yerleştirmek gerekiyor." 

 "Şehirdeki hava da önemli"

Davutoğlu, mitinglere başlarken böyle bir yöntem yapmayı düşünmediğini, bunun kendi doğası içinde geliştiğini söyledi.

Mitinglerde bir başka önemli konunun şehirdeki hava olduğunu belirten Davutoğlu, şu ana kadar vasat denilebilecek bile bir miting yaşanmadığını dile getirdi.

Başbakan Davutoğlu, özellikle şu an bulunduğu bölgede vatandaşın en çok ne istediğinin sorulması üzerine de daha iki gündür Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde olduğunu belirtti. 

"Ortak ses diyor ki, konuya devam et"

Çözüm Süreci, çözüm ve kardeşlik gibi konuların yanı sıra AK Parti'den bahsettiğinde insanların kardeşliğe önem verdiğini hissettiğini söyleyen Davutoğlu, "Ortak bir ses diyor ki, bu konuya devam et. Onu hissediyorsunuz" dedi. 

Konya Ereğli'de yerel seçim sırasında gittiği bir mitingde yaşadıklarını anlatan Davutoğlu, teşkilatın Ereğli'de sulama konusunu dile getirmesini istediğini belirtti. Konuyla ilgili aldığı bilgileri zihninde kurduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Zihnimde kurdum, bir yere getireceğim, 'sulama' diyeceğim. 'Demokrasi' dedim, Türkiye'nin itibarından bahsettim, tüm sulamaya geldiğimde, onun öncesinde Filistin ve Suriye'den bahsetmiştim, halk 'Somali, Somali' demeye başladı. Ben 'sulama' diyorum, onlar 'Somali'. Bu millet şunu istiyor; 'Bu insanlar iyi niyetli ve benim meselelerimle ilgileniyor, çözebildiği kadar çözer'. 'Ben gurur duyabileceğim bir ülke istiyorum'. Bu o kadar önemli bir şey ki; ait olmaktan gurur duyacağı bir ülke, büyük bir ülke. Bu bölgede de ben bunu hissediyorum. Mesela dün, Iğdır'da bayrak üzerine konuştuğumda müthiş bir fotoğraf vardı. Bugün de dikkat ederseniz Muş'ta millet kavramı etrafında milleti İbrahim ve bu millet kavramına niçin biz tek millet diyoruz, neden vatan tek diyoruz? Çünkü hepimizin dedesi bu topraklarda şehit oldu. Kimsenin değil bu vatan; hepimizin bu vatan. Ne Sünnilerin, ne Alevilerin, ne Kürtlerin, ne Çerkezlerin, hepimizin vatanı. 

"İnsanlar artık devlete güveniyor ve çıtayı yükseltmiş"

Gittikleri mitin alanlarında vatandaşların hepsinin artık hızlı tren istediğine değinen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kars'ta da anlattım, Sivas-Erzincan-Kars hattından Iğdır sonra da Bakü-Tiflis-Kars'a gidecek. Mesela Ağrı'da da hızlı tren isteniyor. Muş'ta bugün zikretmedim ama Erzincan'dan Muş'a bir bağlantı düşünüyoruz. İnsanlar artık devlete güveniyor ve çıtayı yükseltmiş. Daha azına razı değil. Bugün engellilere yaptığımız yardımlardan bahsettim orada en ön safta bir engelli varmış. Orada bütün gönlüyle, eliyle destek verdi. Muş'ta da bir kardeşimiz geldi ve 'AK Parti iktidarına kadar biz engelliler evden dışarı çıkmaya utanıyorduk' dedi. 'Siz bir kere bize itibar kazandırdınız ve ayrıca imkan getirdiniz' dedi. Basketbol takımı kurmuşlar Muş'ta. Sponsorluk bazında destek istediler 'Ne ihtiyacınız varsa karşılayacağız' dedik. Şimdi bunları gördüğünüzde mesela Kılıçdaroğlu'nun o vaatlerinin veya başka şeylerinin ötesinde halk bir gerçeklik istiyor ve aslında o sosyal devlet olgusu, ilk defa AK Parti ile hayata geçirildi, bunu görmek lazım. Bu talepleri karşılamak ta bizim görevimiz."

 MHP'nin seçim bürosu ziyareti

Seçim tansiyonunun barışçıl ve düşük bir ortamda seyretmesi gerektiğini dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Doğrusu ben seçim tansiyonunun barışçıl bir ortamda ve düşük olması gerektiğini düşünüyorum ama meydanların tansiyonu yüksek olabilir çünkü herkes meydanda kendi derdini anlatacak, anlatmalı. Özgürce, istediği coşkuyla... Fakat meydan dışında herkes birbirine saygıda kusur etmemeli. Dikkat ederseniz Osmaniye'de sayın Bahçeli'yi yuhalamaya kalktıklarında durdurdum, samimi bir örnek teşkil etti. Kılıçdaroğlu da onu devam ettirdi başka bir yerde. Hep bunu yapmalıyız. Dün Iğdır'dan ayrılırken tam da halkı selamlarken oradaki arkadaşlar, 'efendim MHP'nin seçim bürosu var' bir aksilik olmasın diye uyardılar. 'Aksine MHP seçim bürosunu gidelim' dedim. Milletvekili adaylarımızı gönderdik önden, onlarda büyük bir nezaketle otobüse kadar geldiler. 'Çayınız var mı' dediğimde 'memnuniyetle sayın başbakanım' dediler. İçeri girdik ve bir çay içtik. O sırada milletvekili Sinan Ogan'ın annesinin vefatını öğrendim. Onun üzerine telefonda kendisine taziyede bulunduk, o da daha sonra geldi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Benim HDP'ye tavsiyem Türkiyeleşsinler ama sakın ha CHP'lileşmesinler. CHP'lileşmek demek, CHP'nin altı okunu benimsemek değil, altı oku Kürt versiyona çevirmek demek" dedi.

Türk ulusalcılığına ilişkin değerlendirmede bulunan Başbakan Davutoğlu, "Yani CHP'nin tek parti zihniyeti, bir ulus inşa edebilmek için 'bütün farklılıkları yok edeyim, öyle bir şey ben tanımlayayım, sen şusun, sen de şusun, sen gayrimüslimsin diyip mallarına el koyayım, sen Kürtlüğü bırak' bunun son miyadı 12 Eylül ile yaşandı ve bitti sonraki artçı şoku da 28 Şubat'ta. Sen iyi vatandaş mı olacaksın başını açacaksın, iyi memur mu olacaksın hanımına başını açtıracaksın, iyi Türk mü olacaksın şu andı içeceksin, Kürtçe konuşmayacaksın, iyi Müslüman mı olacaksın, şöyle olacaksın. Devletin tanımladığı kimlikler üzerinden bir ulusalcılık" diye konuştu.

"Bir anda o eski ideolojik kültürel bilinçaltı kendini gösteriyor"

Aynı kültürel kopuşun Kürt vatandaşlar üzerinden ve Orta Doğu'daki Kürt unsur üzerinden yürütüldüğünü, "din özellikle 70'li yıllardan itibaren afyondur, sizi ayağa kaldıracak şey etnik kimliğinizdir" çizgisinin benimsendiğini belirten Davutoğlu, bunun parçalayıcı olduğunu ve kopuşu getirdiğini kaydetti.

CHP ve HDP'nin oy alabilmek için dine karşı daha hoşgörülü göründüklerini belirten Davutoğlu, "Bu güzel, o kopuştan ne kadar uzaklaşırlarsa ben memnun olurum ama bir bakıyorsunuz hiç olmadık bir yerde bir anda o eski ideolojik kültürel bilinçaltı kendini gösteriyor, saklayamıyorlar. 'Taksim bizim için Kabe'dir', Kudüs Yahudilerin kutsal mekanıdır' diyebiliyor. Çünkü kültürel kodları bizim kodlara uygun değil. Doğu'da Güneydoğu'da, Irak'taki Kürtler eskiden beri İslam kimliğiyle o kadar hemhaldiler ki Kudüs dediğinizde her şeylerini ortaya koyacak bir kültürel geçmişten geliyor. Aramızdaki en önemli fark bu. Benim HDP'ye tavsiyem Türkiyeleşsinler ama sakın ha CHP'lileşmesinler. CHP'lileşmek demek, CHP'nin altı okunu benimsemek değil, altı oku Kürt versiyona çevirmek demek." 

"Diyanete saldırı tesadüfi değil"

"HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyaneti kaldıracağını söylüyor, aynı noktada paralel yapıda Diyanet İşleri Başkanı üzerinden diyanet camiasını yıpratmaya çalışıyor. HDP ile paralel yapı aynı noktada aynı hedefe paslaşıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusunu Davutoğlu, "Diyanete saldırı tesadüfi değil. Sadece seçim nedeniyle değil" diye yanıtladı.

Diyanetin dört kez önemli bir değişim geçirdiğini, kurulduğu dönemde ve tek parti döneminde Diyanet'e biçilen rolün denetleme ve tek partinin ön gördüğü din anlayışını topluma yayma ve dini hayatı tanzim etme olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu misyonun din adamları üzerinde büyük bir ağırlık oluşturduğunu vurguladı.

SONRAKİ HABER