Cumhurbaşkanı Erdoğan: Nobel kendini tüketmiştir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Nobel kendini tüketmiştir. Nobel, siyasi, ideolojik davranan bir kuruluş konumundadır. Benim için Nobel'in hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur." dedi. Erdoğan, "Trump'ı seversiniz sevmezsiniz, gizli ajandası yok. Putin de aynı şekilde ikili görüşmelerimizde gizli ajandası yok. Birbirimize karşı çok açık bir şekilde adımlarımızı atıyoruz. Bölgede barışı inanıyorum ki beraber sağlayacağız" dedi.

F5HABER F5HABER
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Nobel kendini tüketmiştir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında düzenlenen "Her İnsan Bir Dünya" etkinliğine katıldı.

Cumhurhurbaşkanı Erdoğan, Libya'dan talep gelinmesi halinde bu ülkeye asker gönderilebileceğini söyledi.

Erdoğan, "Eğer Libya bizden böyle bir talepte bulunursa, biz Libya’ya aynı şekilde elemanlarımızı yeteri derecede ne ise gönderebiliriz" açıklamasında bulundu.

Etkinlik açılışında kısa bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı, "Batının geçmişi en ağır insan hakları ihlalleriyle doludur. Terörle mücadelemizi insan hakları diye eleştirenlerin geçmişi soykırımla dolu. Halbuki bizim böyle bir ayıbımız yok" şeklinde konuştu.

ABD Başkanı Donald Trump’a övgüde bulunan Erdoğan, “Sayın Trump, sevin sevmeyin gizli ajandası yok. Ne biliyorsa bu noktada açık net söyler, saklısı gizlisi yok. Bana karşı da açık net söyler, ben de onar karşı açık net söylerim” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de görüşmelerde açık ve net olduğunu ve gizli ajandasının olmadığını belirtti.

Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

"İnsanları cinsiyetine, ırkına, rengine, diline, inancına göre ayrımcılığa tabi tutmak bu zulüm araçlarından biridir. Bizim inancımızdan Rabbimizin muhatabı tektir, o da insan. Bunun dışındaki tüm ayrımlar sunidir. Elbette kimi uzun boylu, kimi kısa boylu, kimi zayıf kimi kilolu gibi fıtrattan kaynaklanan farklılıklar olabilir. Bunlar öz ile ilgili değildir.

İnsan yaratılmışların en şereflisi olanıdır. İnsan hakları başlığı altında tartışılan konuların hepsi de bizim medeniyetimizin değerlerini ifade eder. Kur'an-ı Kerim, Hz. Muhammed'in hayatı ve Veda Hutbesi en büyük insan hakları belgesidir. İnsan hakları talepleri bize uzak veya yabancı değildir. En büyük mücadeleler insana en büyük zulümlerin yapıldığı yerde çıkmıştır.

Ülkemizin meşru terörle mücadele hakkını insan hakları altında eleştirenlerin soykırımdan sömürgeye kadar her türlü utanç verici hadiseler mevcuttur. Dünyanın neresinden mazlum, mağdur varsa tüm gücümüzle onların yanında yer aldık, alıyoruz. Onurlu duruşumuzda örnek oluyoruz.

Sessiz devrim dediğimiz reformlarla vatandaşlarımızın hayat seviyesini yükselttik, ülkemize çağ atlattık. Yasakları kaldırdık, özgürlük alanlarını genişlettik. Demokrasimizin üzerindeki vesayet gölgesine son verdik. Dini azınlıklara ait vakıfların mallarını iade ettik. Yargı Reformu Strateji Belgesi ile insan hakları alanında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İnsani Gelişim Endeksi'nde Türkiye çok yüksek insani gelişme kategorisinde yer alıyor."

Erdoğan, açıklamalarının devamında gazeteci Deniz Bayramoğlu'nun gençler adına yönelttiği soruları yanıtladı:

- Cumhurbaşkanı olmak için neye sahip olmalı?

 Hak, hukuk, adalet bizim olmazsa olmazımızdır. Bir liderin de dikkat etmesi gereken konu budur. Bu üç kavram da adeta insanlığın tüm meseleleri saklıdır. Biz yola çıkarken ülkemizin ayağa kalkışını eğitim, sağlık, adalet, emniyetle sağladık.Göreve geldiğimizden bu yana tırmanışımızın arkasındaki en büyük sebep bunlardır. İşin ekonomik boyutu var. Geldiğimiz mesafeler ortada. Türkiye'yi dünyada ilk 10'un içerisinde sokmak hedefimiz. G20 Zirvesi üyesi ülkelerinden birisi olursak bunlar da bu gayretle oldu.

- Beğendiğiniz liderler kimlerdir?

Ben bunu geçmişinden bugüne bakmak gerekir. Her şeyden önce bizim için rehber diye baktığımızda geçmişten bugüne dediğimizde tek önderimiz sevgili peygamberimizdir.

Adaletin timsali olarak Hz. Ömer çok önemli. Osmanlı'da Selçuklu'da örnek liderlerimiz. Gazi'nin dönemi var. Bunlar dönemlerin inşasını temin etmişler, damgalarını vurmuşlar. Bu şu anda yaşayan liderler noktasına baktığımızda şu andaki liderlerle oturuyoruz, konuşuyoruz dara zora giriyoruz. Bölgesel olarak öyle liderler var ki gerçekten gizli ajandası yok, öyle liderleri var ki gizli ajandası var. Körfez'de genç dinamik olmasıyla ilgili Şeyh Temim'i beğenirim. Avrupa'da ciddi manada lider krizi var. Avrupa'da şu lider örnektir diyemiyorum fakat başbakanlığımın ilk dönemlerinde Almanya'nın Şansölyesi Schröder'dir. Almanya için önemli bir liderdi. İtalya'da Berlusconi beğendiğim liderlerden biri olmuştur. İtalyanlarla işbirliğini o dönemde çok başarılı götürdük.

Aynı şekilde bu dönemlere baktığımızda işbirliği yapma gücü itibariyle de İtalya'da Berlusconi ile attığımız adım, Afrika'ya doğru uzandığımızda işbirliği yapma noktasında olduğumuz ya da olabileceğimiz liderler var. Afrika hala bunun farkında değil. Son dönemde de Sayın Trump bu noktada önemli bir isim. Gizli ajandası yok, ne biliyorsa onu söyler. Bana karşı da açık ve net söyler ben de kendisine karşı açık ve net söylerim. Bir diğer isim de Putin'dir. O da bu noktada aynı şekilde ikili görüşmelerimizde gizli ajandamız yok, attığımız adımları açık ve net oyunlarımızı oynuyoruz. Bölgede barışı beraber sağlayacağız. Avrupa'da şu anda ciddi manada bir lider krizi, boşluğu var. 'Avrupa'da şu lider örnektir' diyebilecek cesareti bulamıyorum.

- Libya konusunda ne gibi adımlar atılabilir? Asker gönderilecek mi?

Ülkelere bunların bilgilerini sürekli veriyoruz. Asker gönderme konusunda Rusya'dan bir güvenlik şirketi söz konusu. Bu şirket oraya güvenlikçilerini göndermiş durumda. Libya bizden böyle bir talepte bulunursa biz Libya'ya da aynı şekilde elemanlarımızı yeteri derecede neyse gönderebiliriz. Bunlar bizimle böyle bir güvenlik anlaşmasını imzaladıktan sonra bir engel söz konusu değildir.

Almanya senin sınırın var mı? Fransa, İngiltere senin? Bizim orada 911 km sınırımız var. Biz sürekli taciz ediliyoruz. Bizim şehitlerimiz var tabii ki de orada olacağız. Siz ne zaman çıkarsanız, biz de bu teröristlerden orayı ne zaman temizlersek o zaman çıkacağız. Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok. Bizim mevcut topraklarımız bize yeter.

(Nobel Edebiyat Ödülü'nün Avusturyalı yazar Peter Handke’ye verilmesiBu çok önemli bir sınavdı ve Nobel ne olduğunu ortaya koydu. Nobel kendini tüketmiş, kendini bitirmiştir. Nobel tamamıyla ideolojik davranan bir kurumdur. Benim için Nobel'in hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Böyle bir zalime ödül vermekle buna ortak olmuştur. Bu tür bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil. Bu adamın destek verdiği adamlar hepsi mahkûm edilmiş kişiler. Bu kişilere methiyeler düzen birine ödül veriyorsanız sizin artık uluslararası camiada takdir edilecek hiçbir tarafınız kalmamıştır demektir. Teröristleri kendi romanına yansıtan siz Nobel'e layık görürseniz bizim de sizi tanımamız mümkün değildir. Bu akşam benim önemli bir toplantım var o toplantıda da buna özellikle değineceğim. Bu sadece şu anki ödülde değil ki bundan önceki ödüllerde buna dikkat etmişlerdir. Türkiye’den kalkmışlardır teröriste ödül vermişlerdir.

(Bir gün size Nobel verilmek istenirse ne yaparsınız?) "Almam."

"Sevgili gençler öncelikle şunu bilmeniz lazım şu an itibariyle 110 bin Suriyeliye biz vatandaşlık verdik."

"Bay Kemal bundan rahatsız olur. Biz iktidar olursak bunları Suriye'ye göndereceğiz diyor. Bizim bombalara göndermeye niyetimiz yok. Şu an itibariyle kendi evlerine, topraklarına dönmek isteyen gönüllülük esasına dayalı olarak dönecekler. Güvenli bölge tezimiz tutarsa, plan projemiz hazır, ben bunları uluslararası camiada görüşüyorum, bunu yaparlarsa beraberce Tel Abyat'tan Irak sınırına kadar olan bölgede bu projeleri hayata geçireceğiz. Bir milyona yakın insanı oraya yerleştirebiliriz. Bu insanlar buralarda kalabilir, asla cebri bir şey söz konusu değil. Diğerleri için ise aynı şekilde ülkemizde vatandaşlığı varsa çalışanlar olacak. Bunlardan da aynı şekilde istifade etmiş olacağız.  Kötü propaganda var. Bunlar geri gönderilmeyecek diyorlar, biz gönüllülük esasına dayanarak geri göndermekten yanayız. "

(Sizce BM reform edilerek hürriyete kavuşabilir mi? Yoksa uluslararası başka bir yapı mı gerekir?) "BM birinci dünya savaşı sonrası şartlarda teşekkül etmiş bir yapı. O günden bugüne çok şeyler değişti. O günün şartlarıyla dünyayı değerlendiremeyiz. Dikkat edilirse daimi üyeler arasında 5 ülke, İngiltere, Fransa bir kenara, Rusya'yı da Avrupa ülkesi sayabiliriz, bir tarafta Amerika var. Bunların içinde Müslüman bir ülke yok. Dini anlamda bir kopuş söz konusu. Kıtalara bakınca da her kıtanın temsil edildiğini söylemek mümkün değil. Bizim söylediğimiz bu 15 geçici üye olan ülkelerin hiçbirinin anlamı yok.  Biri hayır diyorsa oradan karar çıkmaz. Bu adalet mi! Dünya beşten büyüktür. "

"20 tane daimi üye olabilir. 10 tanesi bir ikinci yılda değişime tabi olur. Bu değişimle birlikte bu ülkelerin her biri de daimi ülke olma şansını yakalar. 198 ülke de bu şekilde daimi üye olma şansını yakalayınca dünya şunu konuşacaktır, benim de temsil yetkim var. Bir geçici üye olabilmek için yapılan lobi faaliyetler akla hayale gelmez. Almanya şimdi diyor ki ben 5+1, Japonya da, Hindistan da, ben de istiyorum. Bırakın bunları 198 ülkelerin tamamı daimi üye olsun. böylece tüm bu ülkeler daimi ülke olma şansını yakalasın, 5 ülkenin hegomanyası altında ezilmesin."

(Karar alma süreçleriniz hepimiz adına çok önemli. Bir konu ile alakalı karar alıyorken nasıl bir süreç takip ediyorsunuz?) "Şu anda çok açık net bir defa karar alma sürecim kesinlikle tamamiyle istişare kaynaklıdır. Bu istişarede iki ayak vardır. Biri partimin kabinesidir, bir diğeri de partimiz MYK'sıdır. Buralarda bu görüşmeleri yapar, adımı ona göre atarız. Bunun dışında yeni dönemde ofisler oluşturuldu. Oralarda görüşülmesi gerekenleri istişare ederler."

(Bazen ani kararlar almak gerekiyor. Öyle durumlarda nasıl bir süreç gelişiyor?) Orada sizin o ana kadar birikimleriniz, doluluk oranı neyse zaten liderlik de budur. Orada lider olarak o adımı atarsınız. Zaten Davos denilen olay da böyle olmuştur."

(Siyaset açısından elinizi açık ediyorsunuz, bundan hiç çekinmiyor musunuz?) "40 yıllık bir siyasi hayatımız var, tecrübelerimiz var. Bunlar bizim için bir birikim. Biz siyaset mektebinde 40 yılımızı geçirdik. Bizlere bu tür sorular geldiğinde cevap verme ehliyetini veriyor."

(Pek çok ülke dolaştınız, sizi gerçekten en mutlu eden şey ne oldu?) "Öyle bir soru ki bu, her ülkenin kendine has birçok özellikleri var. Mesela öyle bir ülkeye gitmişsinizdir ki bu ülkeye 20 yıl önce gittiğinizde bu ülke farklıdır, 10 yıl sonra gelişmişliğiyle çok farklıdır. Belediye başkanıyken, Başbakanken, cumhurbaşkanıyken gittiğim ülkelere bakışım hep farklı olmuştur. O ülkelerden bize gelenler de aynı şekilde bakıyorlar. İstanbul'u tanıyamadım diyorlar. Kapadokya'ya gittim tanıyamadım diyorlar. Niye? Sürekli bir dönüşüm var. Bu ülkelerde değişim olmuyorsa zaten bu ülkeler yerinde sayıyor ve yok olmaya mahkûm. Mesela bugünkü Çin'i tanıyamazsınız. 20 yıl önceki haliyle değil. Amerika da öyle. Biz dikey mimariye karşıyız ama tehdidi de altındayız ama Manhattan'da dikey mimari hakim, hava sirkülasyonu yok. Bu değişi,m süreci içerisinde bu ülkelerdeki liderlerin geliş gidişlerine göre de çok şey değişiyor. Sosyal hayatta da insanlara bakışlarının çok değiştiğini görüyoruz. Almanya'da insan haklarında her şey çok huzurlu diyemem. Fransa'da diyemem. Buyurun sarı yeleklileri nereye yerleştireceksiniz? Baktım bir bayanı yerde sürüklüyorlar, nerede insan hakları? Aynı şey diğer Batı ülkelerinde. Ama lafı gelince kimseye bırakmıyorlar. Fransa'nın kara lekesi. Ama Türkiye'de Gezi olayı olunca yer yerinden oynadı biz böyle bir şey yapmadık kimseye. Fransa'daki polisin yaptığını bizim polisimiz yapsa kıyamet kopardı. "

(KYK borçlarının silinmesi gündemde mi?) "Bu şu anda gündemimizde. Değerlendirmesini bütçe müzakerelerinden sonra masaya yatıracağız. Öğrencilerimizin lehine olacak bir adımı da atacağız. Kredi konusundaki derdimiz, istiyoruz ki bursu her müracaat eden alıyor. Kredi farklı. Krediyi her müracaat eden alıyor ama geri ödemek üzere alıyor. Şimdi bu atılacak adımda bütün borçlu olanların beklentiniz biliyorum, tamamiyle borçların silinmesi süreci olacaktır. O zaman farklı bir beklenti oluşacaktır. O zaman ya kredi olayı kalkacaktır, onun çalışmasını değerlendirmelerini yapıp adımımızı da ona göre İnşallah atacağız."

SONRAKİ HABER