'Beştepe'yi bilmeyenlerle vakit geçirecek zamanımız yok'

Hükümet kurma sürecine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan "Beştepe'nin adresini bilmeyenlerle bizim vakit geçirecek bir zamanımız yok" dedi.

F5HABER F5HABER
'Beştepe'yi bilmeyenlerle vakit geçirecek zamanımız yok'

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Erzincan, Hakkari, Iğdır, Malatya, Muş, Tunceli, Batman, Şanlıurfa ve Ankara'dan gelen muhtarlarla gerçekleştirilen "dokuzuncu muhtarlar toplantısı"nda konuştu. 

Hükümet kurma sürecine değinen Erdoğan, "Halep oradaysa arşın burada. İşte tekrar bir seçime doğru hızla gidiyoruz. Gereksiz polemiklere yol açmamak için cevap vermekten imtina ettiğim, zırvalarını tekrarlamaktan başka bir iş bilmeyenler dertlerini seçimde millete anlatacaklardır" dedi.

"Ufukları Beştepe ile uğraşmanın ötesine geçemeyenlerin milletimize, derdine derman olma ümidi verebilmesi mümkün değildir. Zaten Beştepe'nin adresini bilmeyenlerle de bizim vakit geçirecek bir zamanımız yok" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:

"Şu anda eğer bu ülkede halkımın kabullenmekte fevkalade zorlanacağı bir yola gidiyorsa Türkiye'de hükümet kurma çalışmaları, bunun vebalinin kimde olduğunu halkım çok iyi görüyor, görecek ve bunun bedelini de inanıyorum ki ödetecektir." 

"Cumhurbaşkanı sizi kapıdan mı kovdu?"

Hükümet kurma süreciyle ilgili şu ana kadar Anayasada belirtilen süreçleri işletme dışında hiçbir müdahalesi olmadığını belirten Erdoğan, "Elbette görüşümü soran olduğunda fikrimi söyledim, söylemeye devam edeceğim. Bunun için de birilerinden izin alacak halim yok, bana izni millet verdi" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Sonra da çıkıp 'Cumhurbaşkanı hükümet kurulmasını engelliyor' diyorlar. Hükümetin kurulma şartları belli. Siz bu şartları sağlayıp geldiniz de Cumhurbaşkanı sizi kapıdan mı kovdu? Hükümet kurmak için anlaştınız, el sıkıştınız da Cumhurbaşkanı elinize mi vurdu?" diye konuştu.

"Hesabı soracak olan yargıdır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Siyaset işi gücü bırakıp Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsıyla, ailesiyle uğraşmak değildir. Kalkıp benim evladıma, ismiyle 'Bilal'i ver, iktidarı al'. Bu ne çirkin yaklaşımdır, sen ne biçim siyasetçisin? Eğer oğlumun yaptığı bir yanlış, yolsuzluk varsa buna hesabı soracak olan yargıdır, sen kimsin? Sen benim evladımla ilgili iktidar bağlantısını nasıl kurarsın, nasıl böyle bir hakareti, saygısızlığı yaparsın? Ama evladı olmayanların böyle bir saygısızlığı yapmasından daha başka bir şey de olmaz. Bunlar aile, evlat nedir bilmez" ifadelerini kullandı.

"Seçilmiş atanmıştan üstündür"

Erdoğan, bugün ağırlıklı olarak Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinden muhtarları ağırladıklarını anımsatarak, geçen 12 yılın ve bugün yaşanan sürecin samimi bir değerlendirmesini yapmak istediğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü toplantıya gelmek istedikleri halde tehdit edilip de gelemeyen muhtarlar olduğunu belirterek, "Muhtar kim, memur mu? Muhtar seçilmiştir. Kim tarafından? Halk tarafından. Cumhurbaşkanı nasıl halk tarafından seçiliyorsa, muhtar da aynı şekilde halk tarafından seçildiği için benim indimde, benim inandığım demokraside seçilmiş, atanmışa göre daha üstündür. Demokrasiye inananların hepsi bu işi böyle görmeliler" diye konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 yıl önce göreve geldiklerinde olağanüstü hal uygulamasının bulunduğunu ve göreve gelmelerinin ardından 1 ay içinde bu uygulamaya son verdiklerini bildirdi.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"O zaman Güneydoğu'yu, Doğu'yu dolaşırken oradaki vatandaşlar bize şunu söylüyorlardı; 'olağanüstü hali kaldırın yeter.' Kaldırdık, yetti mi kardeşlerim? Ondan sonra neleri konuştuk, neleri açık hale getirdik. Televizyon dediler, 24 saat yayın başlattık mı? Başlattık. Kendi dilimizde propaganda başlattık mı? Başlattık. Üniversitelerde enstitüler kuruldu mu? Kuruldu. Bütün bunların yanında bu ülkede Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza vesaire bu ayrımlar ortadan kaldırıldı mı? Kaldırıldı. Altyapı, üstyapı yatırımları yapıldı mı? Yapıldı. Bütün bu ayrımlar kalkmasına rağmen hala bu ülkede bu fidanlarımızın öldürülmesinin, şehit edilmesinin sebebi nedir? Her şey yapıldığı halde bunlar ne istiyor? Bunlar ülkemizi bölmenin gayreti içindeler."

"Ekonomik yıkımların ardı ardına geldiği, güven ve istikrar ortamının yerle yeksan olduğu Türkiye günleri hamdolsun bugün yok ama bunlar bunu hazmedemiyor" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz, işte böyle bir dönemin ardından milletimizin teveccühüyle ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendik, kolları sıvadık. Her alanda çok köklü reform politikalarını hayata geçirmeye başladık. Eğitimde, sağlıkta.... Şu anda Türkiye'nin 81 vilayetinin tamamında üniversitelerimiz var mı? Peki daha önce böyle bir şey yoktu. Hele hele Güneydoğu'da falan üniversite... 13 yıl önce söylersen 'yok canım, üniversite buraya nerede gelir' derlerdi. İşte geldi. Şimdi en ücra köşedeki benim Kürt kardeşim evladını oradaki üniversiteye gönderebiliyor mu? Gönderiyor, ama bunlar o üniversiteleri bile yakmanın, yıkmanın gayreti içindeler. Okulları yakanlar bunlar, hastaneleri yakanlar bunlar, camilerimizi yakanlar, yıkanlar bunlar. Bunlara karşı ortak mücadeleyi sürdürmek için sizlerle bir aradayız. Bunu beraber yapacağız. Bir taraftan ekonomiyi düzlüğü çıkarmak, milletimizin refahını yükseltme çabası içinde olduk, diğer yandan da demokrasi ve özgürlüklerin alanını genişletme mücadelesi verdik, ama biz emri dağdan almadık. Biz emri Hakk'tan ve halktan aldık."

Çözüm sürecine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan "Bu süreçte devlet de hükümet de huzur ve kardeşlik ikliminin tesisi için üzerine düşenleri ziyadesiyle yerine getirmiştir. Sabırla metanetle ve umutla bu sürece gerekli desteği vermiştir ancak örgüt ve güdümündeki parti, ortaya çıkan bu güzel iklimi yalanla kurnazlıkla şımarıklıkla zehirlemiş, tercihini şiddetten ve baskıdan yana kullanmıştır" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Dün devletin zulmünden, şiddetinden, baskısından şikayet edenler, bugün demokrasi ve özgürlük ortamını istismar ederek aynı yöntemlere kendileri tevessül ediyor. Bugün bölgede devletin değil örgütün şiddeti var, zulmü var, baskısı var" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

"Bir tercih var, 'Ben devletimin yanındayım' veya 'terör örgütünün yanındayım'. Bu tercihi yapacağız. Öleceksek bir kere ölelim ama adam gibi ölelim. Bir köyde, bir kasabada, bir ilçede eğer teröristler halkın arasına karışarak rahatça hareket edebiliyorsa burada bölge insanı da üzerine düşeni yapmıyor demektir."

Devletin ve hükümetin tercihini sonuna kadar kardeşlikten ve huzurdan yana kullandığını vurgulayan Erdoğan, çatışmaları devletin değil, 11 Temmuz'da yaptığı açıklamayla bölücü örgütünün başlattığını ifade etti. Erdoğan, bu süreçte, siyasetin imkanları ve diliyle hareket etmesi gerekenlerin ise örgütün şiddetten ve kandan yana olan tavrına teslim olduklarını belirterek, "Aksini iddia eden yalan söylemektedir" dedi.

"Bu bir taviz meselesi değil"

Erdoğan, şunları söyledi:

"Devletin ve hükümetin, ne bölücü örgüte ne onun güdümündeki partiye ne de sözde aydın güruhuna karşı herhangi bir yükümlülüğü, herhangi bir borcu yoktur. Bunu o köşe yazarlarına, o aydın geçinenlere söylüyorum. Kariyeriniz ne olursa olsun, önünde birçok kariyeri olanlara da söylüyorum. Sizin kariyeriniz, sizin kalemlerinizden akan mürekkep kandır, benim için önemli olan şehidimin o ulaştığı makamdır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesiyle yolumuza şu anda devam ediyoruz. Bu mesele kesinlikle bir al-ver meselesi, bir taviz meselesi değildir. Bu bir demokrasi meselesidir, hak ve özgürlük meselesidir hatta hak ve batıl meselesidir, kalkınma meselesidir" diye konuştu.

SONRAKİ HABER