Keşanlı Ali Destanı İzmarit Nuri’siz düşünülemez!

Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te F5Haber'e abone olun

F5Haber'e Google News'te abone olun

Abone Ol

İlk sahnelenişinin üzerinden 56 yıl geçen, Haldun Taner’in ölümsüz eseri, “Keşanlı Ali Destanı” dev kadrosuyla yeniden sahnelerde. Oyunda İlker Ayrık ve Birce Akalay’a, Meral Çetinkaya, Köksal Engür, Aykut Taşkın ve Nilgün Kasapbaşoğlu gibi tiyatromuzun duayen isimleri ve dev oyuncu kadrosu eşlik ediyor. Oyunda İzmarit Nuri karakterini canlandıran Aykut Taşkın ile kariyeri, Pervasız Yapım’ı ve “Keşanlı Ali Destanı” oyununu konuştuk.

Hayat yolculuğunuzdan bahsedebilir miyiz? İlk tiyatroya başlangıcınız, ilk sahneye çıkışınız ne zaman oldu?

Herkes gibi ben de ilk defa ilkokulda sahneye çıktım. Onu saymazsak ilk oyunum Zeytinburnu Endüstri Meslek Lisesi’nde çıkardığımız “Sevgili Doktor”du. 30 Mayıs 1995 günü sahneye çıktım, o gün bu gündür de inemedim.

Sanat, yetiştiğiniz bu ortamın neresinde duruyordu?

Türkiye’de sanat nerede duruyorsa yetiştiğim ortamda da orada duruyor.

Oyuncu olmaya ne zaman, nasıl karar verdiniz bu konuda en büyük destekçiniz ya da destekçileriniz kimler oldu?

Karar vermekten ziyade yönlendirildim diyelim. Sonuçta her insan doğuştan oyuncudur. Ailem, İlkokul öğretmenim Gülcan Kavuşkan, lise öğretmenlerim Mustafa Koçak ve Ali Vatan... Bu insanlar olmasaydı tiyatro ile tanışmam ve sürdürebilmem mümkün olmazdı. Ve tabii ki Müjdat Gezen, Mustafa Alabora, Savaş Dinçel... MSM’deki tüm hocalarım. O yaştaki bir çocuğa el verdiler. Hepsinin yüreğinden öperim.

Tiyatronun sizdeki karşılığı nedir, sahnede olmak sizin için ne ifade ediyor? Bu mesleğin sizi besleyen tarafları nelerdir?

Ne söylesem beylik bir laf olacak. Ama söyleyeyim. Tiyatro=Hayat

“Bu tiyatro bir gün Haldun Taner oyunu yapmak üzere kurulmuştur!”

Oyunculuğun yanı sıra bu konuda eğitimler de veriyorsunuz. Peki, başarılı bir oyuncu olmanın bir sırrı var mıdır? Yetenek ve eğitim olmazsa olmazı mıdır bu mesleğin? Eğitimini almadan oyunculuk yapılmasını doğru buluyor musunuz?

Evet... Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde eğitmenlik yapıyorum. Okulda da söylüyorum bunu. Yetenek ehliyet gibidir. Araba kullanmanızı sağlamaz. Yeteneği kullanabilmek için eğitim ve pratik gerekir. Eğitim almadan olmaz bu iş. Eğitimi nereden alırsanız alın. Okullu da olsan alaylı da olsan bir usta-çırak ilişkisinden geçmek gerekiyor. Hiç eğitim alanla almayan bir olur mu? Peki, kimler oyunculuk yapabilir? Herkes!

İlk sahnelenişinin üzerinden 56 yıl geçen, Haldun Taner’in ölümsüz eseri, “Keşanlı Ali Destanı” dev kadrosuyla yeniden sahnede. Bu oyunda yer alma kararını nasıl verdiniz?

Yer almaktan ziyade bu oyunu yapma kararı aldık. Daha doğrusu almıştık. 21 Temmuz 2005 günü saat 18.34’te İlker Ayrık ile Pervasız Tiyatro’yu kurarken neleri nasıl yapacağımıza dair kendimize notlar almışız. Bir tane de dip not düşmüşüz. “Bu tiyatro bir gün Haldun Taner oyunu yapmak üzere kurulmuştur!” diye. Aradan 15 yıl geçti ve o gün ne hayal ettiysek bugün yaptık. Tabii bu İlker ve benim altından kalkabileceğimiz bir proje değildi. Bir özel tiyatro için prodüksiyon anlamında oldukça büyük bir sorumluluk. Serhat Sarı ve Serdar Fırat bize inandılar ve yanımızda durdular. Pervasız Tiyatro artık dört kişi.

Oyunda “İzmarit Nuri” karakterlerine hayat veriyorsunuz. Bu karakterin sizi besleyen, bu rolü kabul etmenize sebep olan yönü neydi?

“Hamlet” deyince akla Hamlet gelir. “Midas’ın Kulakları” deyince Midas, “Antigone” deyince Antigone. “Keşanlı Ali Destanı” da İzmarit Nuri’siz düşünülemez. Zilha da öyle tabii ki. Birce’nin Zilha’yı benden daha iyi oynayacağını düşündüm. O yüzden İzmarit Nuri’yi seçtim. Bu rolü daha önce Genco Erkal ve Savaş Dinçel gibi isimler oynadı. O yüzden epey stres yaşadım açıkçası. Ne oynarsanız oynayın her rolün sorumluluğu büyük ancak İzmarit Nuri, Türk Tiyatrosu’nda kült rollerden biridir. Ali’nin yancısı... Memleketlisi... Hınk deyicisi... Kraldan çok kralcı bir adam. Oynaması çok keyifli bir rol. Ama Ali’yi de oynamayı çok isterdim Sipsi’yi de... Artık bir dahaki sefere.

Meslektaşlarım kardeşlerimdir!

Oyunculukta yeni kuşağı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne gibi eksikleri, artıları var?

Ne demiş Hipokrat? “Meslektaşlarım kardeşlerimdir!” Hepimiz aynı kuşağız. Aynı çanağın çamuruyuz. Kuşak farkı değil de bu işe yeni adım atanlar diyelim... Eksik gedik ararsak buluruz. Ama öncelikle eksik gedik olan şey koşullar. Tiyatro yapmanın zorlukları değişmedi memlekette aksine her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Dolayısıyla okullarından yeni mezun olanlar bizim dönemimizden çok daha zor şartlarda tiyatro yapmaya çalışıyorlar. Ve yapıyorlar! Ve yapacaklar! Çok güzel meslektaşlarımız var. Samimiyetle söylüyorum bunu.

“Keşanlı Ali Destanı” uzun zamandır hazırlıkları devam eden bir oyundu. Hazırlık süreci hakkında da konuşmak isteriz. Nasıl bir süreçti?

Bir oyun üç ayrı prova diye anlatabilirim. Oyun, dans ve müzik provaları. Tabii ki hepsi oyuna dair. Ancak o kadar insanın bir arada dans edip şarkı söylemesi kolay olmadı. Oyuna yakışanı yapmaya çalıştık.

Yakın zamanda televizyon ya da beyaz perde de yer alacağınız yeni bir proje var mı?

Pervasız Yapım’ın “Müstakbel Damat” adlı bir sinema filminde rol aldım. Henüz vizyona girmedi. Vizyona girmeden herkesin haberi olur zaten. Küfürsüz şiddetsiz bir aile komedisi. Çoluk çocuk toplanıp gidilesi bir film. Muhakkak bekleriz.

Kaynak: Gaste24