"Türkiye’den mi yanasınız, Almanya’dan yana mı ?"

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Sayın Kılıçdaroğlu'na burada ben sormak istiyorum; siz Türkiye'den mi yanasınız, Almanya'dan yana mısınız?" dedi.

F5HABER F5HABER
"Türkiye’den mi yanasınız, Almanya’dan yana mı ?"

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Sayın Kılıçdaroğlu'na burada ben sormak istiyorum; siz Türkiye'den mi yanasınız, Almanya'dan yana mısınız?" dedi.

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelerek, sorularını yanıtladı. Suriye sınırında yeni bir operasyonun söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Bozdağ, "Suriye'de olup biten her şey Türkiye'nin hem sınır güvenliği hem de ulusal güvenliği bakımından büyük önem arz etmektedir. Sınırlarımızın ötesinde yaşanan istikrarsızlıklar, çatışmalar ve diğer hadiseler Türkiye'yi her açıdan doğrudan ilgilendirmektedir. Dünyanın binlerce kilometre ötesinden gelen ülkeler burada bir takım değerlendirmeler yaparken, 910 kilometre sınırı olan, sınırın bu tarafındakiler ile öbür tarafındakiler akraba olan, komşu olan, tarihdaş olan, dindaş olan böylesine köklü bağları olan Türkiye'nin yanı başında olup bitenlerle ilgilenmemesini kimse beklememelidir. Türkiye kendi ulusal güvenliği bakımından gerekli olan adımları gerektiği zamanda atmakta bugüne kadar tereddüt etmedi, bundan sonra da tereddüt etmeyecektir. Türkiye bölgede huzur, istikrar ve siyasi çözümün olması ve çatışmaların sona ermesi kalıcı barışın tesis edilmesi için üzerine düşenleri bugüne kadar fazlasıyla yaptı. Bütün uluslararası güçleri bölgede doğru adımlar atması konusunda uyardı. Bundan sonrada uyarmaya devam edecektir. Şu anda Rakka'da terör örgütü DEAŞ'a karşı yürütülen bir operasyon var. Bu operasyon elbette önemli bir operasyon Türkiye, DEAŞ terör örgütünün bölgeye yaşattığı acıların ve istikrarsızlandırmanın meydana getirdiği sonuçların farkındadır ve bunu sona erdirmek için DEAŞ ile dünyada en samimi, en etkin ve en kararlı mücadele eden tek ülke Türkiye'dir. Çok net söylüyorum. Hem ülkemiz içerisinde hem sınırlarımız ötesinde DEAŞ terör örgütüyle amasız, fakatsız, lakinsiz ve tereddütsüz bir mücadeleyi Türkiye vermektedir. Fırat Kalkanı Harekatı bu açıdan da son derece önemli bir görev ifa etmiştir. Ama bizim söylediğimiz hep şudur; bir terör örgütüyle mücadele ederken taktiksel niyetler ve düşüncelerle de olsa başka bir terör örgütünün kullanılması fevkalade yanlıştır" diye konuştu.

"VAHİM BİR HATADIR"

"ABD terör örgütü DEAŞ'ı bertaraf etmek için terör örgütü olduğu tartışmasız olan PYD/YPG'yi kullanması büyük bir hatadır, vahim bir hatadır" ifadesini kullanan Bozdağ, "Biz bunu her defasında ifade ettik. Bundan sonra da ifade etmeye devam edeceğiz. Sınırlarımızın ötesinden gerek Afrin'den gerekse de başka bölgelerden Türkiye'ye dönük her türlü eylem her türlü saldırı anında karşılık bulacaktır. Bunu her defasında ifade ettik. Nitekim zaman zaman ülkemize dönük oradan tacizler olduğunda anında misliyle mukabele edilmiştir, bundan sonra da misliyle mukabele etmeye devam edilecektir. Türkiye bölgedeki çıkarlarını, bölgenin huzur ve barışını korumak için bütün hadiseleri yakından takip ediyor bundan sonrada takip etmeye devam edecektir. Ülkemizin ve bölgemizin çıkarlar için gerekli adımları atmakta da tereddüt etmeyecektir. Hangi adım ne zaman atılır, nasıl atılır buna dair değerlendirmeleri devletimizin ilgili birimleri, hükümetimizin bakanları, Sayın Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız yapıyorlardır" açıklamasında bulundu.

"TÜRKİYE DEVLETİ, TÜRK MİLLETİNİN BİNLERCE YILDIR SÜREN DEVLET GELENEĞİNİN SON TEMSİLCİSİDİR"

AK Parti'li Ayhan Oğan'ın ‘yeni devlet' açıklamalarıyla ilgili bir soru üzerine Bozdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Malatya konuşmasını tam dinlemekte fayda olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanımızın görüşleri çok net; 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet'. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkan olmasıyla da AK Parti kongre delegeleri bu ilkeleri AK Parti'nin tüzük kuralı haline getirdi. Bugün, 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' ilkesinin parti tüzüğüne koymuş yegane parti AK Parti'dir. Bu yüzden bizim görüşlerimiz burada çok net. Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşleri burada çok net, hükümetimiz görüşleri de burada çok nettir. Türkiye Devleti, Türk milletinin binlerce yıldır süren devlet geleneğinin son temsilcisidir. Türk milletinin kurduğu son devlettir. Devletin yönetim şekli olan cumhuriyetin nitelikleri, resmi dili, başkenti, milli marşı yani devletin kimlik bilgileri çok nettir. Ve bunlar sadece anayasanın kuralı değil, aynı zamanda 80 milyon milletimizin ortak değerleridir. AK Parti'nin de hükümetimizde benimsediği temel esaslardır. Biz bunun her tarafta, her yerde her şekilde ifade ettik. Ortaya koyduğumuz siyaset anlayışıyla da yaşam tarzımızla da bunu tescilledik. AK Parti'nin içinden çıkan cumhuriyet hükümetinin veya AK Parti kadrolarının devletle sorunu varmış gibi gösterilmesi AK Parti'ye ve bu kadrolara yapılan çok büyük saygısızlıktır, çok büyük bir haksızlıktır. Böyle bir şey olamaz. Yani Türkiye'nin AK Parti bugün birleştirici gücüdür. Türkiye'nin her yerinde oy alan, Türkiye'nin her yerinde siyaset yapabilen, Türkiye'nin her yerinde Ankara'da konuştuğu gibi konuşan yegane parti, AK Parti'dir. Bu açıdan baktığımızda da partimizin Türkiye'nin her tarafından ortaya koyduğu bu siyaset, Türkiye'yi birleştiren, bütünleştiren bir siyasettir. Siz AK Parti'yi Türkiye'nin siyasetinden çektiğinizde ortaya çıkacak haritayı gözünüzün önüne getirin Türkiye'nin her yerini kucaklayan, her yerini birleştiren AK Parti'dir. Dolayısıyla AK Parti içerisinden çıkan hükümetimiz, Türkiye'nin her yerinin, her ilinin, her ilçesinin, beldesinin, köyünün milletimizin tamamının ve devletimizin hükümetidir. Bizim vazifemiz de devletimizi ve milletimizi her alanda her geçen gün daha güçlü kılmak, daha ileri götürmek ve bunun için gece gündüz demeksizin çalışmaktır. Bizim devletimiz vardır ve adı Türkiye Devletidir. Bizim vazifemiz Türkiye devletini korumaktır, yaşatmaktır. Her alanda geliştirmek ve güçlendirmektir."

"KILIÇDAROĞLU YALANCI ŞAHİTLİK YAPMIŞTIR"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Focus Dergisi'ne verdiği demecin ve tepkilerin hatırlatılması üzerine Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "Türk turizmine bir bomba attığı gibi Türk ekonomisine de bir bomba atmaktır bu. Çünkü Türkiye'de istedikleri siyasal değişimi sağlamayı başaramayan çevreler en son darbe teşebbüsüyle bunu silahlı kuvvetlerin içerisindeki FETÖ'cü unsurlarla beraber yapmak istediler ama başaramadılar. Milletimizin, medyamızın, toplumun her kesiminin gayretiyle buna engel olundu. Türkiye'nin ekonomisini, turizmini ve dünyada güçlü olmasını sağlayan göstergelerini kötüye götürmek için büyük bir gayretin, çabanın her alanda olduğunu görüyoruz. Buna rağmen Allah'a şükür ülkemizin ekonomisi gayet iyi seyrediyor. Her alanda güçlü ve olumlu değişmeleri görüyoruz. Türkiye'nin yaşadığı son 3 yıldaki hadiselere bakın. 2013'ten alalım Gezi olaylarına, 17-25 Aralık'a, MİT tırlarına bakarsanız. 2014'te iki tane seçim yaşadık, arkasından 2015'te iki tane seçim, hendek terörü, Rusya'nın uçağının düşürülmesi ve arkasından 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü. Bütün bu olumsuzlukların Türkiye'de olduğunu düşünün, seçimler hariç. Onlar bizim demokrasimizin olgunluğunun göstergesidir ama diğer alanlara baktığınızda bir kirli oyunun birer parçaları olduğunu görüyoruz. Yanı başımızda Suriye'de, Irak'ta yaşananlar, Türkiye'deki 3 milyon civarındaki mülteci ve bunların durumu ve Türkiye'nin bunlara yaptığı harcamalar. Bütün bunları değerlendirdiğimizde Türk ekonomisinin bugün içinde bulunduğu şeyi daha iyi görüyoruz. Bütün bunlara rağmen Allah'a şükür güçlü bir ekonomimiz var. Her türlü olumsuzluğa karşı direnç kat sayısı yüksek bir ekonomimiz var" değerlendirmesinde bulundu.

Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:

"Kılıçdaroğlu'nun Almanlarla beraber politika üretmesine karşı da direnci yüksek bir ekonomimiz var. Ben, Focus dergisine verdiği röportajı baştan sona okudum. Röportajlarda sorulardan sonraki kısımlar tırnak içidir. Ses kaydı vardır, o ses kaydının dökümü yapılır, oraya geçirilir. Ben Focus'u merak ediyorum, onlar ne açıklama yapacaklar? 'Biz yalan mı yazdık' diyecekler, yoksa 'Sayın Kılıçdaroğlu söyledi, biz de çözümünü yaptık aynen yazdık mı' diyecekler. Sayın Kılıçdaroğlu adına zannedersem bir genel başkan yardımcısı bunu bir açıklama yaparak şey yaptı ama burada benim gördüğüm şey böyle bir beyanın yapıldığıdır. Ben şimdi soruyorum Allah aşkına Türkiye'de siyaset yapan ve Türk halkından iktidar olmak için oy isteyen birisi, Türkiye'nin ekonomisi kötüye gitsin, Türkiye'ye turist gelmesin, turizmi geriye gitsin diye açıklama yapabilir mi? İşte görüyoruz örneğini açıklama. Focus dergisindeki mülakatın baştan sona değerlendirmesini görünce Almanya'nın üzerinde durduğu konularda, Almanya'nın istediği cevapları almak için sorulmuş sorular. Soru soranlar, Alman hükümetinin Türkiye'ye karşı yaptığı son dönemdeki haksız değerlendirme ve uygulamaları haklılaştırmak için sorular soruyor. Sayın Kılıçdaroğlu da bir yer hariç, 'teröristleri vermiyor' filan diye soruyor, 'orada teröristler var' diyor. Bir kısım hariç, diğer soruların cevaplarına baktığında muhabir ne istediyse Sayın Kılıçdaroğlu'ndan almış. Ben burada Türkiye'nin ana muhalefet liderine, 'gelecekte iktidara talip olduğunu' söyleyen birine şunu söylemem gerekmez mi; 'Siz Türkiye'nin çıkarlarını, Türkiye'nin hükümeti gibi korumakla mükellef değil misiniz?' Almanya'da terör örgütlerine destek veriliyor. Orada da tek bir cümle söylüyor. Şunu demesi lazım gelmez mi; 'PKK terör örgütü, Almanya'nın da terör listesinde olan bir örgüttür. Avrupa Birliği'nin de NATO'nun da bütün uluslararası örgütlerin de kabul ettiği bir terör örgütüdür. Siz, orada ne yapıyorsunuz. Bu terör örgütünün her türlü faaliyetine izin veriyorsunuz, sizin gözünüzün önünde faaliyet yapıyor. Bu Türkiye ile Almanya ilişkilerini olumsuz etkiliyor ve bunu sonlandırın.' Burada gazeteciler tutuklandı, şu oldu, bu oldu diye söyleniyor ama ona isnat edilen suç üzerinde de durmuyor Sayın Kılıçdaroğlu. 'Onlar Cumhurbaşkanının veya iktidarın yargıyı etkilemesi sonucu orada duruyor, herhangi bir şey yok, dosyaları boş.' Türkiye'de siyaset kimi isterse o tutuklanıyor, cezalandırılıyor gibi bir algı operasyonunun altına kendi görüşleriyle şahitlik ederek imza atıyor. Bu ahlaki değildir, doğru da değildir. Milli bir siyasetin, milli bir siyasetçinin yapacağı bir iş hiç değildir. Kılıçdaroğlu bu yaptıklarıyla kendi milletine ve kendi devletinin aleyhine kanaatlerin pekişmesine ve Türkiye'ye ve Türk milletine dönük kirli algı operasyonlarının gerçekmiş gibi kabulüne yol açan bir yalancı şahitlik yapmıştır. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Olabilir mi böyle bir şey? Türkiye'de suç işleyen insanlarla ilgili adli süreçler var. Bunlar yargı tarafından yerine getiriliyor. Dosya da isnat edilen bir takım suçlar, onlara ilişkin deliller var. Bunun değerlendirmesini savcılar ve hakimler dava açıldıktan sonra mahkemeler yapar, kararı onlar verir. 'Almanya'da hukuk var, Türkiye'de hukuk yok mu' diyeceğiz? 'Almanya'da hakimler var, Türkiye'de hakimler yok mu' diyeceğiz? Böyle bir şey olabilir mi? Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Almanya'da konuşmak, Türk toplumuyla bir araya gelmek istiyor, Alman Hükümeti Türkiye'nin Cumhurbaşkanının Türk toplumuyla bir araya gelmesine izin vermiyor. Ama Kandil'deki teröristlerin telekonferansla oradaki terör örgütü yandaşlarına hitap etmesine izin veriyor. Cumhurbaşkanımızın telekonferansla vatandaşlarına hitap etmesine izin vermiyor ama terör örgütünün temsilcilerine veriyor. Peki bir ana muhalefet lideri, Türkiye'de siyaset yapan kişiler kim olursa olsun bunun karşısında 'ey Almanya' demesi gerekmez mi? 'Sizde de ifade, düşüncü hürriyeti, AB değerleri, insan hakları varsa, o zaman Türkiye'nin Cumhurbaşkanının, bakanlarının, Türkiye'den gelen yetkililerin kendi vatandaşlarıyla bir araya gelmesine izin vermiyorsunuz, kendi görüşlerini kendi vatandaşlarına aktarmasına izin vermiyorsunuz, sizin nereniz demokrat bir ülke?' diye sorması gerekmez mi? 'Hani Türkiye'yi suçladığınız ifade özgürlüğü, sizde bunun ne kadarı var?' diye sorması gerekmez mi? Ama sormuyorlar. Bakıyorsunuz, teröristlerle ilgili şeyleri hep gündeme getiriyorlar. Yani siz, teröristlerin bütün orada ifade hürriyetini tam olarak sağlıyorsunuz, toplantı ve gösteri hürriyetini tam olarak sağlıyorsunuz, onlarla ilgili soruşturmalar yılladır hep söylenir, Cumhurbaşkanımız da söyler 4 bin 500 dosya var. O 4 bin 500 dosya ne hikmetse bir türlü bitmiyor, hala orada duruyor. Bunlar bir adım ilerlemez mi? Birisi bir yerde karara bağlanmaz mı bu dosyaların? Birisi kesinleşmez mi bu dosyaların? Hep dosya var, biz bakıyoruz, ediyoruz ama yok. Çok net bir şekilde görüyoruz ki Türkiye'nin aleyhine olan faaliyetlere büyük destek veriliyor."

"SİZ TÜRKİYE'DEN Mİ YANASINIZ, ALMANYA'DAN YANA MISINIZ?"

"Ben Kılıçdaroğlu'ndan şunu demesini beklerdim; ‘Türkiye'nin aleyhine kim faaliyette bulunuyorsa, siz onu el üstünde tutuyorsunuz'" ifadesini kullanan Bozdağ, "Türkiye'ye karşı terör eylemi yapanlar, sizin ülkenizde. Türkiye'de darbe yapmak isteyen, darbeciler sizin ülkenizde himaye ediliyor. FETÖ terör örgütü mensupları sizin ülkenizde. PKK'cılar sizin ülkenizde. DHKP-C'liler sizin ülkenizde el üstünde tutuluyor. Türkiye'de yargılanmış, ceza almış birisi sizin ülkenizde Cumhurbaşkanlığı Sarayında ağırlanıyor. Ona ödüller veriliyor. Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkilerin daha iyi olmasına Almanya'nın da katkı vermesi gerekmez mi? Elbette gerekir. Ama baktığınızda bunların hepsi oluyor. Peki Türkiye ne diyecek şimdi. Siz Türkiye'nin cumhurbaşkanı, başbakanı, hükümeti olun. Teröristler destekleniyor, darbeciler, FETÖ'cüler himaye ediliyor. Türkiye'nin aleyhine kim faaliyette bulunursa, onun önüne pek çok imkan açılıyor. O zaman Türkiye devletinin yöneticileri olarak sizlerin olup bitenler karşısında tavır koymanız, vazifenizin, milletinize ve devletinize olan yükümlülüklerinizin gereği değil mi? Türk hükümetinin bugün yaptıkları vazifesinin gereğidir. Biz onu yapıyoruz. Alman hükümetinden, Almanya'dan da bu konuları, karşılıklı çıkarlar esasında bizim değerlendirmemiz lazım. Medya üzerinden yapmamız lazım. Sayın Kılıçdaroğlu'na burada ben sormak istiyorum; "Acaba siz Türkiye'den mi yanasınız, bütün bu olup biten olaylar tartışmalar konusunda yoksa Almanya'dan yana mısınız? Siz, bütün bu Türkiye ile Almanya arasındaki tartışmalarda Alman hükümetini mi yoksa Türk hükümetini mi haklı görüyorsunuz? Darbecileri, Almanya'nın himaye etmesini doğru mu görüyorsunuz, Türkiye'nin bunu eleştirmesini yanlış mı görüyorsunuz? PKK'ya karşı Almanya'nın tutumunu doğru mu görüyorsunuz yoksa Türkiye'nin eleştirilerini yanlış mı görüyorsunuz?" Daha pek çok soru bu minvalde sıralanabilir. Alman halkı ile Türk halkı arasında çok büyük bir dostluk vardır. Öyle bir günde de oluşmuş bir dostluk değil. Gündelik siyasal tartışmalarla da Alman halkı ile Türk halkı arasındaki dostlukta bir zedelenme olmaz. Almanya'daki insanların Türkiye'ye gelmekten çekindiğine dair haberler, yorumlar, sorularla oluşturulmak istenen kanaatlerin tamamı planlı yalanlardır. Rakamlar ortada. Almanya'dan 2016 yılı Temmuz ayında gelen turist sayısıyla, şimdi aynı ayda gelen turist sayısını karşılaştırdığınızda, ortaya çıkıyor. Zannedersem, 385 bin civarında şu ana kadar gelen turist. Geçen seneye baktığınızda 20 bin civarında bir artış olduğunu görüyoruz. Bir azalma yok. Geçen senenin aynı aylarına göre mukayese ettiğinizde Türkiye'de Almanya'dan gelen turist sayısında bir artış olduğunu görüyoruz" açıklamasında bulundu.

Bozdağ, Türkiye'de yerleşik Alman vatandaşlarla ilgili rakamın sorulması üzerine ise "Şu anda elimde o rakamlar yok ama Türkiye'de çok sayıda yerleşik Alman vatandaşı var. Onların hepsi hayatından memnun. Hiçbirisinde bir sıkıntı yok. Türklerle de çok iyi dostlar, çok iyi ilişkileri var. Almanya'da milyonlarca vatandaşımız var. Onlarla da bir sıkıntı yok. Bu nedenle bir sıkıntı varmış gibi oluşturup halklar arasına bir soğukluk yerleştirmeye Türkiye'ye, Almanya'dan turist akınını engellemeye dönük çalışmalar, bugüne kadar başarılı netice vermedi. Bundan sonra da vermeyecektir. Ben, ondan eminim. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu yaklaşımını ben aziz milletimizin iyi değerlendireceğine eminim. O röportajı görünce acaba bu Almanya'da bir siyasi partinin lideri mi Türkiye'ye dönük açıklama yapıyor diye benim aklıma o geldi. Ama baktım maalesef Türkiye'nin ana muhalefet partisi lideriymiş bunu yapan. Fakat okuyunca siz öyle değerlendiriyorsunuz?" ifadelerini kullandı.

(İHA)

SONRAKİ HABER